Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

HADİS-İ ŞERİFLER-3

14 Aralık 2017 Perşembe / No Comments
hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis

Hz. Muhammed (sav)'in hayatımıza dair sözleri(hadisler) bu sayfada bulabilirsiniz.


hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis




hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis




hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis



hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis








hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif, sadaka hadis, sabır hadis, rüya hadis

HADİS-İ ŞERİFLER-2

11 Aralık 2017 Pazartesi / No Comments
   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif


Hz. Muhammed (sav)'in hayatımıza dair sözleri(hadisler) bu sayfada bulabilirsiniz.



   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif




   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif








   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif




   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif




   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif




   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif




   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif




   hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif









hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif

HADİS-İ ŞERİFLER-1

/ No Comments
hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hadisi şerif, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler


Hz. Muhammed (sav)'in hayatımıza dair sözleri(hadisler) bu sayfada bulabilirsiniz.


hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler





hadisler, kırk hadis, 40 hadis, resimli hadisler, hayatımıza yön veren hadisler, hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed sözleri, resimli hz muhammed hadisler, hadisi şerif

VATAN SİZE MİNNETTAR

6 Aralık 2017 Çarşamba / No Comments
asker ne demek, askerlik nedir, asker tanımı, özel harekat, polis, resimli mesajlar, resimli sözler, şehitlik, terör, vatan haini, vatan sevgisi, vatan size minnettar,

VATAN SİZE MİNNETTAR 

Soğuk, sıcak demeden,
Kara, yağmura aldırmadan,
Vatan deyip canını, kanını hiç çekinmeden veren,
Türk Milletinin yiğit evlatları;
Vatan size minnettardır...

*

ASKER VE ASKERLİK

Asker demek: Bir ordu içerisindeki en ufak rütbeden yani erden başlayarak en yüksek rütbeye yani generale kadar olan herkese asker denir. Bizim ülkemizde de askere özgü hukuksal ve genel bir tanım vardır. Askerlik mükellefiyeti altına girmiş olan erbaş ve erlere özel kanunlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne girmiş olan ve resmi kıyafet giyen kişilere ASKER denir.

Asker kelimesi aslen Arapça kökenli bir kelimedir. Dilimizde yüz yıllardır kullanılan bu terim artık bizim öz malımız gibi olmuştur. Asker kelimesi 5 adet kelimenin baş  harflerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir terimdir. Şimdi tek tek bu kelimelerin anlamlarına bakalım. Asker kelimesinin ilk harfi olan A yani Arapçada E Ulviyet-i Ruhiye anlamını taşımaktadır. Bu kelime askerin ruhunun yüksek bir ruh yapısına sahip olmasını anlatır. Asker ocağında bütün ruhlar temizlenir, geliştirilir ve yükseltilir. Manası çıkmaktadır. İkinci harf yani S harfinin kelimesi Selamet-i Fikriyedir. Bu söylem ise asker’in Salih bir fikre sahip olması için söylenmiştir. 

Asker kelimesindeki K harfi ise Keramet-i Tabiyedir. Keramet-i Tabiye iyi taktik yapmayı ve düşmanı çok iyi bir biçimde sezmeyi belirtmektedir. İlmi esaslara dayanmakta olan askerlik de son derece iyi tetkikler vermek gerekildiği belirtilmektedir. Askerler her türlü şartlarda kendi hayatlarını en iyi şekilde idame ettirmelidirler. Asker kelimesinin son harfi olan R harfi ise Riyazat-ı bedeniye yani sağlam vücut manasına gelmektedir. Asker ruhunu çok iyi geliştirmenin ve ruhu terbiye etmenin yanında vücudun çok iyi bir biçimde geliştirmek ve dayanıklı bir hale getirmek zorundadır. Bu kelimelerdeki üstün manalar askerliği onurlu bir meslek haline getirmektedir.





asker ne demek, askerlik nedir, asker tanımı, özel harekat, polis, resimli mesajlar, resimli sözler, şehitlik, terör, vatan haini, vatan sevgisi, vatan size minnettar, 

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE AİLE EĞİTİMİ-5

1 Aralık 2017 Cuma / No Comments
çocuk psikolojisi, aile danışmanlığı, çocuklarla doğru iletişim nasıl kurulur, çocukla iletişim kurmanın altın kuralları çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği,

ÇOCUKLARLA İLETİŞİM KURMADA ALTIN KURALLAR

Çocuğunuzu yetiştirirken, onunla kurduğunuz iletişim biçimi çok önemli. Bu iletişim biçiminin, yaşam boyu onunla kurulacak ilişkinin temellerini oluşturacağını söyleyen uzmanlar, doğru iletişim için 13 altın kuralı anlattı.

İŞTE, DOĞRU İLETİŞİMİN 13 ALTIN KURALI

1) Öncelikle çocuğunuzu iyi dinlemeyi öğrenmelisiniz. Onu dinliyormuş gibi yapmayın, bunu hemen hisseder. Eğer bir işiniz varsa biraz beklemesini ve birazdan onu dinleyeceğinizi ifade edin.

2) Onunla konuşurken göz göze gelmelisiniz. Bu onun kendisini önemli hissetmesine neden olur. Konuşma başlamadan önce onu kucağınıza alabilir ya da onun mesafesinde oturabilirsiniz. Yukarıdan konuşmanız onun karşısında bir güç olduğunuz imajını yaratabilir. Söylediklerini anladığınızı belli etmek için onay işaretleri verin (başınızı sallamak, “hıı… hıı…, evet, seni anlıyorum” demek gibi).

3) Görüşlerini saygı ile dinleyin. Haksız olduğu bir konu söz konusu olsa bile dinlenmeye hakkı vardır. Kendi duygularını, düşüncelerini tanımalı ve özgür bir ortamda bunu her zaman söyleme hakkı olduğunu bilmelidir. Kendisini rahatlıkla ifade edebilen bir çocuk kendisine daha çok güvenir.

4) Sorunlarını çözmek için kendisi çaba göstermelidir. Zorlandığı anlarda çözümsel davranmayın sadece ona yol gösterin. Çözümü kendisi bulabildiğini görebilsin.

5) Yanlış bir davranış yapmış olsa bile ondan bahsederken öncelikle olumlu olan yönlerini vurgulayın. Bu davranışı ile onu sevmenizden bir şey eksilmediğini hissettirmelisiniz. Olumlulardan sonra olumsuz davranışlar nedenleri ile vurgulanmalı ve çözüm için birlikte yeni kararlar alınmalıdır.

6) Almış olduğunuz her yeni karar ya da koymuş olduğunuz her kural kararlı ve sürekli bir biçimde uygulanmaya devam edilmelidir. Sağladığınız tutarlılık doğru davranışın yerleşmesini sağlayacaktır.

7) Ona gün içerisinde yaşına uygun sorumluluklar verin. Yapmış olduğu her sorumluluk için dönem dönem ona teşekkür etmeyi unutmayın.

8) Gün içerisindeki yapacağı her şey yaşına uygun bir şekilde planlanmalıdır. Ne kadar süre televizyon izleyecek, saat kaçta uyuyacak, oyuncaklarını ne zaman toplayacak gibi. Bunun bilincinde olan bir çocuk kendi sınırlarının ve birey olduğunun daha çok farkındadır.

9) Anne ve baba olarak her akşam onunla özel rutin aktiviteler planlayın. Bir çocuk için annenin yeri ayrı, babanın yeri ayrıdır. Bu nedenle birbirinizin rollerini almak için çaba göstermeyin. Her akşam sizinle en az bir şey yapacağını bilmesi onu mutlu eder, rahatlatır ve ilişkinizi güçlendirir.

10) Onu sevdiğinizi dile getirmelisiniz. Sevgiyle büyüyen bir çocuk yaşam karşı çok daha güçlü durur.

11) Söz verdiğiniz şeylerde kesinlikle geri çekilmeyin. Bu onun size olan güvenini zedeler.

12) Ona ait olan sınırları aştığında uyarıda bulunun. Bu uyarılar çocuğu azarlayacak ya da rencide edecek biçimde olmamalıdır. Açıklayıcı bir uyarı, bu davranış sonrasında ondan beklediğiniz davranış biçimi ve kararlı bir tutumla zaten istediğiniz sonucu alabilirsiniz.

13) Bir çocuk yetiştirirken sabırlı olmak ve karşınızdakinin bir çocuk olduğunun farkında olmak çok önemlidir. Sabırlı olabilmeniz için kendinize de zaman ayırmalı, yaşamdaki yerinizin ve beklentilerinizin daha fazla farkında olmalısınız. Unutmayın; mutlu bir anne-babalar daha mutlu çocuklar yetiştirebilecektir.




çocuk psikolojisi, aile danışmanlığı, çocuklarla doğru iletişim nasıl kurulur, çocukla iletişim kurmanın altın kuralları çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, 

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE AİLE EĞİTİM-3

/ No Comments
çocuk psikolojisi, aile eğitimi, aile danışmanlığı, ders çalışmak istemeyen çocukların eğitimi, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, çocuklar nasıl ders çalışır

Ders çalışmak istemeyen çocukla 5 adımda başa çıkın!

“Ders çalışma sorunu, hem öğretmenlerin hem de anne-babaların en fazla şikayet ettikleri konulardan biri. Yetişkinlerin bakış açısına göre, çocuklara her türlü imkan ve fırsat sağlanmasına rağmen büyük bir sorumsuzluk göstererek ders çalışmıyorlar. Öğretmenler, anne babalar, ellerinden geleni yapmalarına rağmen istedikleri sonucu alamayınca da zaman zaman aşırı kaygılanıp öfkeleniyorlar. Duygularını yönetemedikçe de çocuklarının ders çalışma sorunu içinden çıkılamaz bir hal alıyor”


Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın’ın bu sözleri aslında binlerce velinin hislerine tercüman oluyor. Ders çalışmamak bir suç değil beynin tercihi! Ders çalışmama gerçekten de birçok öğrencinin sorunu. Çocuklar her türlü imkana göre neden çalışmıyor?

“Beyin ve öğrenme ilişkileri”, “Zeka ve zekanın geliştirilmesi”, “Üstün zekalı çocukların eğitimi” konularında ihtisas yapan Oktay Aydın işte bu noktada veli ve öğretmenlerin bilmesi gereken bilimsel gerçeklere dikkat çekiyor:

“Çocukların ders çalışmamaları sanıldığı kadar basit bir sorun değil. Ders çalışmamanın çocuğa göre farklılaşan nedenleri olmakla birlikte bazı ortak nedenlerden söz edilebilir. Bu sorun sadece çocuklarımızın değil aslında öğrencilik sürecini geçirmiş tüm insanların ortak noktası. Aslına bakılırsa, ders çalışmak özünde kimsenin zevk alarak yaptığı bir şey değil. Çünkü, ders adı altında sunulan konuları bizler belirlemiyoruz, dışımızdan birileri tarafından belirleniyor. Doğal olarak da bu kimseye çok heyecanlı gelmiyor. Hatta diyebiliriz ki, bir çocuğun ders çalışmayı istemesi değil, istememesi daha doğaldır.”

Ders çalışmanın gerçek ödülünün çok uzun zaman sonra üniversite sınavı ya da iyi bir meslek sahibi olunduğunda alındığını söyleyen Oktay bu ödüllerin en büyük tehdidinin çocuğun burnunun ucunda duran, bilgisayar, TV, sinemaya gitme, arkadaşlarla sosyal bir ortamı paylaşma gibi etkinlikler olduğunu söylüyor: “Bir çocuğun ders çalışabilmesi için, şimdiki hazdan vazgeçip uzun vadeli sıkılmayı göze alması gerekiyor. İşte bu, çoğu zaman beynimizin tercihleri ile örtüşmeyen bir durum. Çünkü beynimiz en kısa sürede haz veren faaliyete yönelmeyi sever. Beynin, hazzı kontrol eden alın bölgesi en geç olgunlaşan (yirmili yaşlar) bölümüdür. Bu nedenle, çocukların ders çalışmayı istememesi bir suç değil, beyinlerinin tercihidir.”

Çocuğunuza ders çalıştırırken şu yöntemi uygulayın

Çocukların ders çalışmasını sağlamak çok iyi yönetilmesi gereken bir süreç. Yaşa göre farklı uygulamalar söz konusu olsa da genelde bu çocuklar üzerinde uygulanan ve başarı elde edilmiş bir modelden söz etmek mümkün. Bu yöntem henüz ders çalışma alışkanlığı oturmamış çocuklarda etkili oluyor…

Psikolojik Direnci Kırma

Bu aşamada, çocuğunuzla konuşarak günde en az ne kadar ders çalışabileceğini sorun. Diyelim ki yarım saat demiş olsun. Bu sürenin yarısı olan 15 dakikayı esas alın. Çocuğunuza da, “Sen yarım saat dedin ama ben senden yarım saat çalışmanı istemiyorum, sadece 15 dakika çalışmanı istiyorum” deyin.

“Çünkü, şu an sende öncelikle ders çalışma alışkanlığını kazandırmamız gerekiyor” gibi bir açıklama, uygulamanın başlangıç mantığını çocuğun fark etmesini sağlar. Rutin oluşturun İkinci aşamadaki temel hedef, çocuğunuzun belirlenen süreyi her gün çalışmasını sağlamak olmalı. Bunun için ona, “Belirlediğimiz süre ile ilgili bazı kurallarımız var. Bu kurallarımızdan birincisi, belirlediğimiz bu 15 dakikalık çalışma süresini her gün tekrarlayacağız. Tüm sürelerimizi biriktirip hafta sonu çalışmak yok” şeklinde bir açıklama yapın. Düzeni kurun Bu aşamada, çocuğunuzun çalışma ortamı ile ilgili düzenin oturtulması gerekiyor. Çocuğa, “İkinci kuralımız, televizyon karşısında, yatarak, uzanarak çalışmak yok. Belirlediğimiz süreyi, çalışma odamızda ve masamızda tamamlıyoruz. Çünkü, senin hep aynı ortamda çalışmanı sağlayarak çalışma alışkanlığını pekiştirmek istiyoruz” demelisiniz.

Otokontrolü sağlayın

Çocuğunuzun belirlenen sürenin altına düşmemesini sağlayın. Bu aşamada çocuğunuzla, “Senden, belirlediğimiz 15 dakikalık sürenin altına düşmemeni istiyorum. Bunun nedeni, senin ders çalışma alışkanlığını kazanabilmen için otokontrolünü güçlendirmeyi istememiz. Böylece, belirli bir öz disiplin kazanacak ve bu alışkanlığı iyice güçlendirmiş olacaksın” şeklinde konuşun. Masasına bir çalar saat koyarak kurmasını istemek ve süreyi çalar saatle kontrol altına almak mümkün.

Motivasyonu artırın

Beşinci son adımda, çocuğunuzun motivasyonunu geliştirici hamleyi yapmak son derece önemli. Çocuğunuza, belirlenen sürenin üstüne çıkmakta serbest olduğunu söyleyin. Bir başka ifadeyle, “Eğer istersen, 15 dakikadan daha fazla çalışabilirsin” anlamında bir mesajla, çocuğun çalışma isteğindeki yoğunlaşmaya bağlı olarak tercih yapması sağlayın. Özellikle bu aşamada, çocukların birçoğu, kendilerinin bile farkında olmadıkları şekilde belirledikleri sürenin üstüne çıkıyor. Böylece çocuklar, düşündükleri ve belirledikleri sürenin üstüne çıkmanın gururunu yaşıyor ve başarılı oldukları ya da başarılı olacakları inancını iyice güçleniyor. Bu hissediş, onlar açısından önemli bir kırılma aşaması. Unutulmamalı ki, her başarısızlık bir sonraki başarısızlığın, her başarı da bir sonraki başarının zeminini hazırlar.

“Ders çalışmada hırslı olmak değil, azimli olmak gerekiyor. Hırslı çocuklar, yapacakları işe değil, arkadaşlarına odaklanır. Sürekli rekabet halindedir ve arkadaşlarını geçmeye çalışırlar. Bu nedenle, çocuklarda hırsı beslememek gerekiyor. Ancak aşırı iç motivasyon ‘hırs’ olarak karşımıza çıkabiliyor. Hırs ise asla beslenmemesi gereken bir özellik. Çünkü aslolan hırs değil, azimdir. Azimli çocuklar, görev odaklı olup üzerlerine düşen görevi sonuna kadar yapar ve mutlu olurlar. Oysa hırslı çocuklar ilişki odaklıdır. Bir başka ifadeyle, üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmekten çok arkadaşlarını geçmeye çalışırlar.””

MOTİVASYON TİPİNE GÖRE ÖNLEM ALMAK GEREKİYOR!

Ders çalışmayı engelleyen en önemli şeyin motivasyontipi olduğunu söyleyen Aydın, insanda bir iç bir de dış motivasyon diye tanımlanabilecek iki yapı bulunduğunu ve bunların doğuştan gelen kişiliğin bir parçası olduğunu söylüyor.

İç motivasyonu yüksek çocuklar

1- Genelde amaçlarını bilmek isterler

2- Planlı çalışmayı severler

3- İstekli ve sabırlıdırlar

Dış motivasyonu yüksek çocuklar

1- Sürekli yönlendirilmeye ihtiyaç duyarlar

2- Sonuç odaklıdırlar ve kısa sürede işi tamamlamak isterler

3- Kısa sürede tamamlanmayan işlerden çok çabuk sıkılırlar ve enerjileri düşer

4- Başladıkları işleri çoğu zaman yarım bırakırlar ve sürekli mazeret üretirler

5- En belirgin özellikleri de ertelemedir. Sorumluluklarını sürekli erteler ve biriktirirler

Oktay Aydın’a göre, çocuğu sürekli suçlayıp eleştirmek yerine motivasyon tipini anlamak ve ona uygun önlemler almak gerekiyor: “Dış motivasyon tipine sahip çocukların iç motivasyon kaynaklarını harekete geçirecek faaliyetler yaptırılmalı. Buradaki en kritik nokta da, çocukta, başarılı olduğu ve başarılı olacağı inancının hep üst düzeyde tutulması.”

Dikkat

Temel alışkanlıkların ve yeni davranışların kazandırılması için yaklaşık olarak 21 gün tekrar edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, çocukların ders çalışma alışkanlığını kazandırmak amacıyla yapılacak bu uygulama 2-3 hafta kadar hiç değiştirilmeden aynen devam ettirilmeli. Böylece, çocuğun beyninde ders çalışma ile ilgili nörolojik aktiviteyi iyice belirginleştirmek ve kalıcılığı sağlamak mümkün olur. Bu süre sonunda, çocukla tekrar görüşerek, çalışma süresinin üzerine 5-10 dakika eklenmesini sağlayabilirsiniz. Süreç bu şekilde adım adım ve azar azar ileriye doğru götürülerek ideal süreye kadar devam ettirilmeli.

Kaynak: Vatan-Türkan Hiçyılmaz




çocuk psikolojisi, aile eğitimi, aile danışmanlığı, ders çalışmak istemeyen çocukların eğitimi, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, çocuklar nasıl ders çalışır

GUSÜL ABDESTİ

30 Kasım 2017 Perşembe / No Comments
gusül abdesti, gusül abdesti ne zaman alınır, gusül abdesti neden alınır, gusül abdesti nasıl alınır, guslün farzları, guslün sünnetleri, cünüp ne demektir, cünüp iken neler yapılamaz

GUSÜL ABDESTİ

Gusül Abdesti, Allâh-ü Teâlâ'nın emrettiği, hem maddi hem de manevi temizlik şeklidir. Namazın doğru olması için, abdestin ve guslün doğru olması lazımdır. Cünüb olan her kadının ve erkeğin, hayzdan ve nifasdan kurtulan kadınların, namaz vaktinin sonunda o namazı kılacak kadar zamann kalınca, gusül abdesti alması farzdır.

Namaz kılan ve kılmayan herkes, bir namaz vaktini cünüb geçirirse, çok acı azab görecekdir. Su ile yıkanmak mümkin olmazsa teyemmüm etmelidir.

Cünüp olan kimse, ilk fırsatta gusletmeye çalışmalıdır. Bu durumda, ancak içinde bulunduğu namaz vaktinin çıkmasına kadar izin vardır; guslün daha fazla geciktirilmesi günah olur.

"Eğer cünüp iseniz iyice yıkanıp temizlenin" (Mâide sûresi, 6)

Cünüb olan kimseler şunları yapamaz:
- Hiç bir namazı kılamaz,
- Kur’ân-ı kerîme ve ayetlerine el süremez,
- Kabe'yi tavâf edemez,
- Cami ve mescidlere giremez.

Gusül Ne Zaman Farzdır:
Ergenlik çağına gelmiş her müslüman erkeğin ve kadının şu durumlarda boy abdesti alması farzdır.
1- Cünüplük: Cinsî münasebet, ihtilam ve ne şekilde olursa olsun meninin (sperm) şehvetle vücut dışına çıkması. (Dövülmekten veya başka sebepten vücuttan ayrılan sperm gusül gerektirmez.)
2- Kadının adet görme veya lohusalık halinin sona ermesi.

GUSÜL FARZLARI VE SÜNNETLERİ

Gusül, Allâh-ü Teâlâ'nın emrettiği, hem maddi hem de manevi temizlik şeklidir. Namazın doğru olması için, abdestin ve guslün doğru olması lazımdır. Cünüb olan her kadının ve erkeğin, hayzdan ve nifasdan kurtulan kadınların, namaz vaktinin sonunda o namazı kılacak kadar zamann kalınca, gusül abdesti alması farzdır.

Guslün Farzları:
1- Ağıza su alıp boğaza kadar çalkalamak.
2- Burna su çekmek ve burnu yıkamak.
3- Tepeden tırnağa bütün vücudu, ıslanmayan yer kalmayacak şekilde yıkamak.

Guslün Sünnetleri:
1- Gusle Besmele ve niyet ile başlamak.
2- Avret yerini yıkamak ve bedenin herhangi bir yerinde pislik varsa onu temizlemek.
3- Gusülden evvel abdest almak.
4- Abdestten sonra, önce başa, sonra sağ omuza, sonra sol omuza su dökmek, bu işlemi aynı sıralamayla üç defa tekrarlamak.
5- Guslederken çok fazla veya çok az su kullanmaktan kaçınmak.
6- Kimsenin göremeyeceği bir yerde yıkanmak.
7- Tenha bir yerde yıkanılsa bile, avret yerini açmamak.
8- Guslederken konuşmamak.
9- Gusül bitince bedeni bir havlu ile kurulamak.
10- Gusülden sonra çabucak giyinmek.

GUSÜL ABDESTİ NASIL ALINIR?

Gusül, Allâh-ü Teâlâ'nın emrettiği, hem maddi hem de manevi temizlik şeklidir. Namazın doğru olması için, abdestin ve guslün doğru olması lazımdır. Cünüb olan her kadının ve erkeğin, hayzdan ve nifasdan kurtulan kadınların, namaz vaktinin sonunda o namazı kılacak kadar zamann kalınca, gusül abdesti alması farzdır. Gusül abdesti boy abdesti olarakta bilinir.
Namaz kılan ve kılmayan herkes, bir namaz vaktini cünüb geçirirse, çok acı azab görecekdir. Su ile yıkanmak mümkin olmazsa teyemmüm etmelidir. Cünüp olan kimse, ilk fırsatta gusletmeye çalışmalıdır. Bu durumda, ancak içinde bulunduğu namaz vaktinin çıkmasına kadar izin vardır; guslün daha fazla geciktirilmesi günah olur.

"Eğer cünüp iseniz iyice yıkanıp temizlenin" (Mâide sûresi, 6)


Gusül Abdesti Nasıl Alınır?

- Gusletmek isteyen bir kimse, banyoya girmeden ''Eûzü- Besmele'' çeker ve sol ayağı ile banyoya girer (Eğer banyoya girdikten sonra Besmele çekmek gerekirse kişi, Besmeleyi ağız kıpırdatmadan içinden çeker).

- "Niyet ettim Allah rızası için gusül abdesti almaya" diye niyet eder.

- Önce avret mahallini temizler (Avret mahalli; kadınlar için diz kapağı ile koltukaltı hizası arası, erkekler için göbeğin altı ve diz kapağının üstüdür).

- Önce namaz abdesti alır.

- Bundan sonra ağzına üç kere dolu dolu su alır ve her defasında ağzını boğazına kadar gargara yapmak sûretiyle çalkalar (Oruçlu ise boğazına su kaçmamasına dikkat eder).

- Sonra burnuna üç defa su çekerek burnunu temizler, buradaki ölçü, çekilen suyun burnu sızlatacak derinlikte olmasıdır.

- Daha sonra kuru yer kalmayacak şekilde bütün vücut yıkanır. Göbek boşluğuyla küpe deliklerine su gitmesi hususuna dikkat edilmelidir.

- Önce başa, sonra sağ omuza ve sol omuza birer defa su dökülür, bu işlem üç defa tekrarlanır.

- Ayak altında su birikmişse çıkarken ayaklar yıkanır.

- Daha sonra sağ ayak ile gusledilen yerden çıkılır.

- Gusül abdesti niyeti olmadan, bütün vücudu yıkamak gusül yerine geçmez.





gusül abdesti, gusül abdesti ne zaman alınır, gusül abdesti neden alınır, gusül abdesti nasıl alınır, guslün farzları, guslün sünnetleri, cünüp ne demektir, cünüp iken neler yapılamaz 

ABDEST NASIL ALINIR?ABDESTİN FARZLARI NELERDİR?

/ No Comments
abdest nedir, abdestin farzları nelerdir, abdest alırken yapılacak dualar, abdest duaları, abdesti bozan şeyler, abdest nasıl alınır, ne için abdest alınır, neden abdest alırız


ABDEST NEDİR?

Abdest, namaz kılmak için abdest almak farzdır. Yani abdest almak, namazın farzlarındandır. Abdest alınmadan kılınan namaz geçersizdir.

Abdest demek belirli uzuvları organları yıkamak ve meshetmek demektir.

Cebrail (aleyhisselam) Hz. Peygamber'e namaz kılmasını gösterip öğretmek için geldiğinde, önce abdest almasını göstermiştir. Yani abdest namazla beraber farz kılınmıştır.

Abdest kelimesinin anlamı farsçadan gelmekte olup; Ab: su, Dest: el kelimelerinden oluşarak el suyu anlamına gelmektedir. Abdest'in arapçadaki anlamı ise Vudu'dur. Manası ise temizlik, güzellik, parlaklık demektir.

Kur’ân-ı Kerimi tutmak, Kabe'yi tavaf etmek, tilavet secdesi yapmak, cenaze namazı kılmak için de abdest almak gerekir.

Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: "Abdestli olarak ölen, ölüm acısı çekmez. Çünkü abdest, imanlı olmanın alametidir. Namazın anahtarı, bedenin günahlardan temizleyicisidir.

Abdest alırken yapılan dört temel esasa abdestin farzları denir. Bu farzlar:

1- Yüzü bir kere yıkamak (yüz, iki kulak memesi ve saç kesimi ile çene arasıdır),
2- İki kolu dirsekler ile birlikte bir kere yıkamak,
3- Başın dörtte bir kısmını meshetmek, yani yaş eli başa sürmek,
4- Ayakları yandaki topuk kemikleri ile birlikte bir kere yıkamak.

"Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, topuklarıyla beraber ayaklarınızı yıkayın..." (Maide, 6)

Abdest sırasıyla aşağıdaki gibi alınır:

1- Abdest almaya başlarken "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet edilir,

2 - Euzübillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim denir,

3- Üç kez eller bileklere kadar yıkanır, (Bir elin parmakları diğer elin parmakları arasına geçirilerek hilallenir)

4- Sağ el ile ağıza üç kere su verilerek ağız yıkanır,

5- Sağ el ile buruna üç kere su verip, sol el ile sümkürülür,

6- Avuçlara su alıp, alından çene altına, şakaklara kadar üç kez yüz yıkanır,

7- Sol el ile sağ kol dirsek ile beraber üç kez yıkanır,

8- Sağ el ile sol kol dirsek ile beraber üç kez yıkanır,

9- Her iki kol yıkandıktan sonra, eller tekrar yıkanır ve başın dörtte biri mesh edilir, (başın üst kısmına ıslak elle dokunulur)

10- Daha sonra sağ ve sol elin şehadet parmakları ile iki kulağın deliklerine su verirken baş parmaklar ile kulakların arkası mesh edilir,

11- Ellerin dış yüzü ile ense mesh edilir,

12- Sol elin küçük parmağı ile, sağ ayağın küçük parmağından başlayarak, ayak parmaklarının arasını hilallemek suretiyle, topuklarla birlikte, sağ ayak üç kez yıkanır,

13- Sol ayağı üç kez yıkarken, ayak parmaklarının arasını küçük parmağı ile bu sefer baş parmaktan başlayarak, küçük parmağa doğru, ayak parmaklarının arasını hilallemek suretiyle topuk ile birlikte yıkanır.


ABDEST DUALARI

Abdest alınırken şu dualar okunur:

1- Eller Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Elhamdulillâhillezî ce’alel-mâe tahûren ve ce’alel-İslâme nûra."
Anlamı: "Suyu temizleyici, İslâm’ı da nur kılan Allah’a hamdolsun."

2- Ağız Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme! Esgınî min havzı nebiyyike ke’sen lâ ezme’u ba’dehû ebedâ."
Anlamı: "Ey Rabb'im, bana Peygamberinin (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) havzından bir kâse içir, ondan sonra hiç susamayayım."

3- Burna Su Verilirken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme Erihnî raihatel Cenneti verzugnî min neîmihâ vela türıhnî raihaten naar.''
Anlamı: "Allah’ım! Bana Cennetin kokusunu nasip et ve Cennet nimetleriyle rızıklandır. Cehennem kokusunu bana nasip etme."

4- Yüz Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme! Beyyıd vechîy binûrike yevme tebyeddu vücûhun ve tesveddu vücûh."
Anlamı : "Ey Rabb'im! Nice yüzlerin beyaz, nice yüzlerin kara olacağı günde yüzümü nurunla beyaz kıl, nurlandır."

5- Sağ Kol Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme! A’tınîy kitâbîy bi-yemînî ve hâsibnîy hısâben yesîra."
Anlamı: "Ey Rabb'im! Kitabımı sağ elime ver ve hesabımı kolay gör."

6- Sol Kol Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme! Lâ tu’tınî kitâbî bi şimâlî ve lâ min verâi zahrî ve lâ tuhâsibnî hısâben şedîdâ."
Anlamı: "Ey Rabb'im! Kitabımı sol elime verme, arkamdan da verme ve hesabımı zorlaştırma."

7- Baş Meshedilirken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme! Ğaşşinî bi rahmetike ve enzil ’aleyye min berakâtike."
Anlamı: "Allah’ım! Beni rahmetinle sar, üzerime bereketinden indir."

8- Kulak Meshedilirken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümmec’alnî minel-lezîne yestemi’ûnel - kavle fe yettebi’ûne ahsenehû."
Anlamı: "Ey Rabb'im! Beni sözü dinleyip de ona en güzel şekilde tabi olanlardan kıl."

9- Boyun Meshedilirken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme a’tık rakabetî minen-nâr. Vahfazni minesselasili vel ağlâl"
Anlamı: "Ey Rabb'im! Benim boynumu ateş esaretinden, cehennem zincirleri ve bukalarından muhafaza et."

10- Sağ Ayak Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: "Allâhümme! Sebbit kademeyye ‘alas-sıratı yevme tezillü fîhil-akdâm."
Anlamı : "Ey Rabb'im! Nice ayakların kaydığı günde benim ayaklarımı sırat üzerinde sabit kıl."

11- Sol Ayak Yıkanırken Okunacak Duâ
Okunuşu: Allâhümme’c-alli sa’yî meşkûren ve zenbî mağfûren ve amelî makbûlen ve ticâretî len tebûre.
Anlamı: Ey Rabb'im! Bana râzı olduğun bir çalışma ver, günahımı bağışla, makbul bir amel ve zarar etmeyen bir
ticâret nasîb et.

12- Abdest Bittikten Sonra Okunacak Duâ
Okunuşu: ''Allâhümmecalnî minettevvabine vecalnî minel mütedahhirîn vecalnî min ibadikessalihîn. Vecealnî minellezine la *havfün aleyhim velahüm yahzenûn. SübhânekAllâhümme vebihamdike Eşhedüenla ilahe illa ente vahdeke lâ şerikeleke ve enne Muhammeden abdüke ve rasûlüke. Estağfiruke veetübü ileyke. ''
Anlamı: "Allah'ım beni çok tövbe edenlerden kıl ve çok temizlenenlerden kıl ve salih kullarından eyle. Kıyamet gününde üzerinde korku olmayan ve mahzun
olmayanlardan eyle. Allah'ım, Sen'i bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim. Sana hamd ederim. Şahadet ederim ki Sen'den başka ilah yoktur. Sen'in şerikin de (ortağın) yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Sen'in kulun ve rasulündür. Sen'den mağfiret talep ederim ve Sana tövbe ederim."

ABDESTİ BOZAN HALLER

Abdesti olan kimsenin aşağıdaki hallerde abdesti bozulur:

1- Büyük ve küçük abdest bozmak ve yellenmek,
2- Vücudun bir yerinden kan ve irin çıkmak,
3- Ağız dolusu kusmak,
4- Ağızdaki kanamaların fazla olması,
5- Uyumak,
6- Bayılmak,
7- Namaz kılarken yandaki işitecek kadar gülmek,
8- Bir anlık çıldırmak, delirmek abdesti bozar,
9- Sarhoş olmak,
10- Eşlerin birbiri ile aşırı derecede oynaşması,
11- Erkeklerin ve kadınların idrar kaçırmamak için önlerine koydukları pamuk fitilin dısarda kalan kısmı ıslanınca abdest bozulur,
12- Teyemmümlü kimsenin suyu bulması abdesti bozar.





abdest nedir, abdestin farzları nelerdir, abdest alırken yapılacak dualar, abdest duaları, abdesti bozan şeyler, abdest nasıl alınır, ne için abdest alınır, neden abdest alırız

ABDESTİN BİLİMSEL OLARAK FAYDALARI

/ No Comments
namaz abdesti, abdest nedir, abdestin faydaları, abdestin bilimsel olarak faydaları, abdestin faydaları nelerdir, neden abdest almalıyız, abdest niçin alınır

Abdest almanın 7 bilimsel faydası:

Yaptığımız bu ibadetin maddeler halinde bilimsel olarak ispatlanmış faydaları...


1) Abdest mikropları yok eder.Abdest, vücudun mikroplarla en fazla temasta bulunan bölgelerin temizlenmesine olanak sağlar.

2) Abdest dolaşım sistemini düzenler.Abdestin aynı zamanda kan dolaşımına, lenf dolaşımına ve sinir sistemine olumlu etkileri de bulunmaktadır.

3) Abdestin damarlara da faydası vardır.Abdest alınan suyun ısısı bile bir fayda abidesidir, eğer su sıcaksa damarlar genişler, soğuk ise damarlar daralır bu da damarlara esneklik kazandırır.

4) Abdest dokulardaki sorunları da giderir.Abdest ısı farkı sebebiyle dokularda meydana gelen dolaşım     yavaşlığını ortadan giderir ve damar sertliğine karşı bir önlem oluşturur.

5) Abdest ile statik elektrik vücuttan atılır.Abdest ile statik elektrik yok olur özellikle teyemmüm ile yapılan abdest ile statik elekrik vücuttan atılır.Vücuttaki statik elektriğin atılmasına fayda sağladığından, psikolojik sıkıntıları ortadan kaldırarak rahatlatır.

6) Abdestin solunum yoluna da faydası vardır.Burun solunum yolumuzun bekçisidir. Toz ve mikrop yığınlarını tutar ve başımızdan içeri girip vücudumuza yayılmalarına engel olur.Abdest bu yığınları atar.

7) Abdest cilde parlaklık ve güzellik verir.Yüzün yıkanması, cildi kuvvetlenir, baştaki ağrı ve yorgunluğu hafifletir. Damar ve sinirleri harekete geçirir. Devamlı abdest alanların yüzünde yaşları ilerlese bile bir güzellik oluşur.




namaz abdesti, abdest nedir, abdestin faydaları, abdestin bilimsel olarak faydaları, abdestin faydaları nelerdir, neden abdest almalıyız, abdest niçin alınır

HAYATIN YOL AYRIMLARI

22 Kasım 2017 Çarşamba / 2 Comments
bilgi nedir, denk gelmek, hayatın dönüm noktaları, hayatın dönüm noktası, his nedir, kader denk noktası, kader nedir, levha, sözharmanı, tecrübe, yol, yol ayrımı, yön, yön levhası,

YOL AYRIMI

Hayat kısa ve değerlidir.
Hayatın kader denk noktaları diyebileceğimiz yol ayrımları vardır.
Yol ayrımlarında aldığımız kararlar hayatımızın akışını belirlemektedir.
Ancak hayatın yol ayrımlarında yön levhaları yoktur.
Tecrübelerimizle, bilgimizle, hislerimizle hareket edeceğiz.
Yönümüzü kendimiz belirlemek zorundayız. acer

*

HAYATIN DÖNÜM NOKTALARI

   İnsanoğlunun hayat serüveninde yaşadığı, karşılaştığı özel günler, önemli anlar ve anılar vardır. Evvela en önemlisi insan olarak yaratılmasıdır. Yaratılmışların en şereflisi olarak müşerref olmasıdır. Yüce Rabbimiz (cc) bizleri insan olmamız hasebi ile tabiri caiz ise şanslı kılmış, kendisine kul kabul etmiş ve bizleri kendisine muhatap görmüş. Ne bahtiyarlık. Bizleri tüm varlıklardan üstün tutmuş da yaratmış. Mevsimlik açan, sonrasında solup rüzgarın esintisi ile ordan oraya savrulan, toprak olan bir yaprak bir bitki olarak yaratmamış. Havada uçan bir kuş, denizde yüzen bir balık veya insanların hizmetinde olan dünyadan bihaber dört ayaklı mahluk olarak da yaratmamış. Bizi, düşünen, idrak eden, duyan ,gören, hisseden, seven, sevilen, kulluk eden ve sonunda cennetle şerefyab olan ahseni takvim üzere yaratmış.Evet, hayat henüz başlamadan yaşamın en önemli hadisesi, dönüm noktası bu olsa gerek.

    Dünyaya gözlerini açtıktan sonra bir yandan yaşamaya bir yandan da ölmeye başlar insan. Her geçen saniye, her dakika insanı biraz daha yakın eder ölüme.Büyük bir hızla ilerler zaman ne olduğunu anlamadan…beklemez seni akrep döner durur. Yelkovan arkadan yarış tutturur bize hissettirmeden. Göz açıp kapayıncaya kadar geçmiştir ömür artık. 

   Yaşam ve ölüm arasında gelişip büyüyen insanoğlu türlü türlü hadiseler yaşar badireler atlatır. Acısıyla tatlısıyla bir romandır her hayat. O hayatların belli devreleri vardır ki dönüm noktasıdır insanoğlu için. Bunlardan birisi, dünyaya düşünen bir varlık olarak gelmektir dedik. Sanırım ikinci sırayı üniversiteyi kazandığı gün alır. Zira istikbal söz konusudur. Gelecek adına umut ve ümit verici bir hadisedir. Çaresizlikten doğan bir çaredir o an… sisli ufukların açılmasıdır o müjdeli haber..stresli bir çabanın meyvesidir adeta..Yeni yeni arkadaşlar dostluklar yaşantılar… Farklı bir atmosferdir. Beşikten mezara kadar yapılacak olan ilmin kale kapısıdır. Kısacası unutulmayacak bir andır, bir dönüm noktasıdır hayatın. Dostlarına ve en önemlisi fedakar ailesine vereceği en güzel hediyedir o haber..

   Üniversite su gibi gelip geçer hiç farkına varmadan .en güzel hatıralar gerilerde anılarda ve fotoğraflarda kalır. Nasıl geçtiğini anlamadan eline verirler diplomayı güzel bir törenle yoluna devam et artık derler ve bizleri başka duraklara gönderirler. Eğitim hayatında yaşanan anılar elbette ki değerlidir ama hayatın dönüm noktası diye mulahaza ettiğim duraklardan olmadığı kanaatindeyim..

Üçüncü durağa gelecek olursam, bu durak erkekler açısından önem arz eder yaşamda. Zira erkek olarak yaratılanlara has bir durumdur. Bazı istisnaları var tabi ki.. Bayanlar darılmasınlar. Onların da hayatlarında erkeklerden farklı önemli dönüm noktaları vardır. Anne olmaktır mesela..Öyle bir hadisedir ki, anne olmak lazım o mertebeye erişmek için. Erkekler ne yapsa geçemez onları bu konuda. Erişemezler çünkü, onlarda o merhametli ellerin tezgahından geçer o sıcak sevgi dolu yürekte büyürler. Allah’ın dünyadaki görevli meleğidir adeta insanı yetiştiren ve hakkı hiçbir zaman ödenemeyecek olan. Anne olmak!. Fazla söze ne hacet. Öyle bir dönüm noktasıdır ki ayaklarının altını dahi öpülesi makama yüceltmiştir Rabbimiz. Cenneti ayakları altına sermiştir onların. Cennet değersizdir ananın fedakarlığı ve merhameti karşısında.

   Evet nerde kalmıştık? Üçüncü durak. Sanırım askere gitmektir erkekler için.O da annelik kadar olmasa da kutsallığı vardır.Kutsaldır çünkü müjde vardır. İnsanlığın İftihar tablosu Efendimiz (sav)’in müjdesiyle taçlanmıştır bu görev..Yakmaz o gözleri cehennem ateşi, yakmaz o ateş, vatanı gözleyen gözleri..” iki göz vardır buyuruyor, onlara cehennem ateşi dokunamaz. Biri Allah için ağlayan göz bir diğeri Vatan topraklarını gözleyen, nöbetini tutan göz!!” İşte müjde apaçık ortada. Elinde silah, sıcak yatağını terk etmiş, uykusundan fedakarlık yapmış, zemherinin kavurduğu dağlarda, hudutlarda , sınır boylarında… Göz kırpmadan vatanı gözleyen bir göz!! Öyle bir rütbe ki adını Efendimizden (SAV) almış ve hürmeten Mehmetçik olmuş her biri Muhammed’in askeri timsali bir rütbe. İşte bir dönüm noktasıdır askerlik insan hayatı için. İbadet niyeti ile yapılacak kutsal bir görev.Her saniyesi her dakikası yaratanla bağlantılı bir bekleyiş. Uykusu da ibadet yürümesi de… Orda olduğu müddetçe, yemesi içmesi de… Tabi şuurunda ise!!! Her geçen gün hasene olarak yazılır deftere. Hasretle yanan çiğer kefarettir cürümlerine. Asker ocağında Mehmetçik’in, sılada ise ana yüreğinin akıttığı göz yaşları berd-ü selam olur Cehennemin alevlerine İşte bu sebeptendir ki askerlik bir dönüm noktasıdır hayat-ı dünyeviyede.

   Gelelim dördüncü durağa.. Bu durak da kutsaldır bizler için. Dinin yarısıdır. Dinin kurtuluşuna vesiledir. Yeni bir hayattır. Neslin devamıdır. Ortaksındır artık.Tek kişi değilsindir.Beraberce hareket etmenin ve düşünmenin güzelliğini yaşarsın. Acını , sevincini, hayatının en güzel günlerini, özelini gizlini, sırlarını paylaşırsın.Hem dünyan hem de ukban cennet olur o birliktelik sayesinde. Evlilikten bahsediyorum. Önemli bir dönüm noktasıdır. Yeni bir sayfa açarsın hayata. Geçmişi siler atarsın adeta. Değiştiğini hissedersin tepeden tırnağa. Belki ağır bir sorumluluktur ama bu insana Mevla’dan bir lütuftur. Her şeye değer bir durumdur. Yenilenirsin. İbadet hayatın dahi yenilenir. Kıldığın namaz, tuttuğun oruç farklı bir mana olur mana aleminde, artık daha anlamlıdır daha kabule şayandır kulluğun. Neden anlamlı olmasın ki? Ne de güzel söylemiş eskiler; iki gönül bir oldu mu mekanlar da seyran olur gönüller de hoşnut olur . Anlamlıdır çünkü, parmakların arasından günahlar teker teker dökülürler, el ele tutuştuğunda birleşen gönüller. Kurdukları gönül köprüleriyle Sırat’larını inşa ederler imanlı yürekler. El ele verip sahili selametle geçerler ve cennet yamaçlarında gezerler. Sıcak bir yuva, huzurlu bir hayat, evlad-u iyal elbette ki bir sınavdır amma sonucunda o sınavı kazanmak da vardır. Soruyorum şimdi sizlere. İnsanın hayatında bir dönüm noktası değil midir evlilik?. Rabbim her bekara nasip etsin. Her seveni sevdiğine kavuştursun diyerek son durağa doğru yanaşalım istiyorum..

   Kaç duraktan geçtik. Dört durak saydık insan hayatını değiştiren farklı kılan değişik buutlar açan dönüm noktası olan. En ciddisine gelelim isterseniz. Nefsimize zor gelen amma her nefsin tadacağı dünya hayatının bir gerçeği olan son duraktan bahsediyorum. Son durak kara toprak!!! Aslına rücu olmak!! Toprakla birlikte paklanmak.Namutenahi ufuklarda dolaşmak. Alem-i ukbaya yelken açmak. Yeniden dirilmenin şartı olmak. Evet, İnsan hayatının en önemli dönüm noktalarından biri de hiç şüphesiz ki ölüm anıdır. Nasıl , nerde, ne şekilde ? Üsdtadın dediği gibi:

Büyük randevu bilmem nerde saat kaçta
Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta.

  Bilemeyiz nerdedir tahta gemimiz! Bilseydik sırsız ve anlamsız olurdu dünya gayemiz. Ama var ki şansımız hala hayattayız!!

Kaynak:derdi-nas.blogcu.com





bilgi nedir, denk gelmek, hayatın dönüm noktaları, hayatın dönüm noktası, his nedir, kader denk noktası, kader nedir, levha, sözharmanı, tecrübe, yol, yol ayrımı, yön, yön levhası, 

ÇOCUKLARA TAVSİYELER

21 Kasım 2017 Salı / No Comments
nasihat sözler, Ömer bin Abdülazîz hazretleri´nin öğütleri, müslümanlara nasihatler, kızıma nasihatler, gençlere nasihatler, çocuğa nasihatler, en güzel nasihatler, en güzel öğütler

Ömer bin Abdülazîz (ra)'nin Öğütleri

Tâbiînin büyük alimlerinden, adâleti, insâfı ve güzel ahlâkı ile meşhur Ha­lîfe Ömer bin Abdülazîz (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri bir gün cemâate hitâ­ben:

Ey insanlar!

Sizler, ölüm için hedefler durumundasınız. Ölüm sizden dile­diğini seçer. Size yeni bir nîmet verildiği zaman, önceki nîmet orada sona erer. Ağıza bir lokma alınmasın, bir yudum su içilme­sin ki, onunla berâber bir keder ve bir üzüntü olmasın.

Dün geçti. O, sizin hakkınızda iyi bir şâhittir. Bugün mühim bir emânettir. Onun kıymetini bilmek ve iyi değerlendirmek lâzımdır. Yârın, içinde hâdiselerle berâber gelmektedir.

Sizi almak için gelen ölümün elinden kaçış nereye olacak. Sizler şu dünyâda, eşyâlarını bineklerine yüklemiş, yolcularsınız. Yükle­rinizi, buradan başka bir âlemde çözeceksiniz.

Sizler, şu dünyâda sizden önce gelenlerin yerine geçtiniz. Fakat siz de yerinizi, sizden sonra ge­lenlere vereceksiniz. Sizin aslınız ve dünyâya gelmenize vesile olanlar kalmadı. Sizler, onlardan dünyâya gelen kimseler olarak, nasıl bâkî (de­vamlı) kalabilirsiniz. Sizler de bu dünyâdan göçeceksiniz. dedi.


Ömer bin Abdülazîz hazretleri´nin son Cumâ hutbesi:

Ey muhte­rem müslümanlar!

Şunu iyi biliniz ki, lüzumsuz bir hiç olarak yaratılmadığınız gibi, yaptı­ğınız işlerden de sorgu ve sorumsuz kalacak değilsiniz. Gelmiş ve nihâ­yete kadar ge­lecek insanların toplanacağı bir mahşer ve orada adâlet te­râzilerinin kurulacağı bir mahkeme vardır. Onun tek hâkimi, azamet ve kibriyâ sâhibi yüce Allah´tır. Âhiret korkunç bir gündür. Yürekleri parçala­yan, çocukları ihtiyar yapan, kişiyi kardeş, evlâd ve iyâlinden kaçıran, peygamberleri, melekleri titreten bir gündür. Cenâb-ı Hakk´ın celâl ve a- zametiyle tecellî edeceği o günde, kimde kuvvet ve tahammül kalır! Bu- nunla berâber Allah ın rahmetinden de ümid keserek hüs­râna düşme­yiniz.

Ey muhterem cemâat!

Muhakkak biliniz ki; mahşer gününde emniyet ve korkusuzluk, bu­günden o günü düşünüp de Allah tan korkan, küfür ve günahtan sakınan ve bu fânî âlemi bekâ âlemi olan âhirete üstün tutarak, şehvânî hislerinin esiri olmayanlar içindir. Bunun aksi harekette bulunanlar muhakkak al­danır. Hayat ve ömür sermâyesini haksızlık ve yolsuzluk arkasında tü­keten eli boş ve nedâmet, pişmanlık içinde kalır. Bugün; siz, sizden ön­cekilerin yerini tutuyorsunuz. Fakat elbette sizin de yerinizi tutacaklar var. Görüyorsunuz ki, gelenler durmuyor, gidenler geri dön­müyor. İster istemez gideceğimiz bu mahal, her şeye sâhib olan cenâb-ı Hakk ın hu­zûrudur.

Âhiret âlemine gidenleri her gün uğurluyor ve götürdüğünüz kabir­lerde kara toprak altında yataksız, yastıksız, tek ve tenha bırakıp dönü­yorsunuz. Ölümün acısını duyan o fânîlerin hâli ne kadar merhameti çe­ker ve ibrete değer. Tanı­madıkları bir âleme sefer etmişler, sevdiklerin­den ayrılmışlar. Gelip geçici emânet bir hayatın gaflet uykusundan uyanmışlar, ama iş işten geçmiş, telâfi imkânı elden çıkmış, naz ve nî­met içinde beslenmişlerken yatak ve yastıkları kuru toprak olmuş, terkettikleri dünyâ malından istifâdeleri yok. Yaptıkları incir çekirdeği ka­dar da olsa, bir hayrın imdâdını bekliyorlar. Düşünmeğe değer bu hâller­den ibret almaz mısınız

Ey muhterem cemâat!

Zannetmeyin ki, kendimde bir büyüklük gördüğüm için size böyle na­sîhat ediyorum. İçinizde belki benden daha ziyâde Allahü teâlânın rah­met ve magfiretine muhtaç kimse yoktur. Ben hem kendim, hem de sizin için rahmet ve magfiret diliyorum. Yüce Allah ın kitabını, Peygamberinin güzel ahlâkını ken­dinize örnek yapınız, ancak selâmet bundadır. buyur­duktan sonra gözyaşlarını tutamadı. Bu onun son hutbesiydi. Aynı za­manda evine de son gidişiydi.



Bu yazı, nasihat verici sözler, Ömer bin Abdülazîz hazretleri´nin öğütleri, müslümanlara nasihatler, kızıma nasihatler, gençlere nasihatler, çocuğa nasihatler, en güzel nasihatler, en güzel öğütler ile ilgilidir.

ASİ VE İSYANKAR KİŞİLER İÇİN DUA

/ No Comments
dualar, asi kişiye okunacak dua, asi evladın uslanması için dua,asi evlada okunacak dua, asi sinirli çocuğa okunacak dua, hareketli çocuğa okunacak dua, çocuğun uslanması için okunacak dua

Tavsiye edilen zikir şekli “Yâ Şehîd Yâ Allah” şeklindedir.

Pek çok havassı bulunan bu mübarek ismin, asi olanlar için okunduğunda isyan etmeleri önlenir.

Anne babaya asi olanlar için de durum aynı olurken, asi olduğunu düşündüğünüz kişiden veya kendinizden alın bölgesindeki saç tellerinden bir tanesini koparıp, üzerine 1000 kez Ya Şehid ismi okunduktan sonra o saçın sahibi olan kişinin itaatkâr olması sağlanmış olur Allah’ın izniyle.

EŞ-ŞEHÎD;

Her yerde ve her zaman hazır ve nazır olan, her şeye muttali olan, her şeyi gören, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan, her yerde hazır ve nazır olan, hiçbir şey kendinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden manalarına gelmektedir.

Hiçbir şey Yüce Allah’tan gizli olamaz. Her şeye şahit olan, her zaman ve her yerde hazır olan Allah, ahrette de herkese halini bildirecek olandır.

Şahit olarak da Allah yeter. Nisa/79

Bu  yazı; dualar, asi kişiye okunacak dua, asi evladın uslanması için dua,asi evlada okunacak dua, asi sinirli çocuğa okunacak dua, hareketli çocuğa okunacak dua, çocuğun uslanması için okunacak dua ile ilgilidir.

KIRMIZI VE AK

19 Kasım 2017 Pazar / No Comments
kırmızı ve ak, kırmızı ve siyah, kırmızı ve aşk, kırmızı ve ak şiiri, kırmızı ve ak şiiri sözleri, şehitlere şiirler, şehitlik şirileri, bayrak şiirleri, vatan şirileri

KIRMIZI VE AK

Kırmızı ve Ak
BeğenAntolojimYorumlarPaylaşTweetlePaylaş
Gül kırmızı, zemin ak
Vakit şimdi Mehmedim
Önce vatan, sonra duvak...

Biliyorum,
Komşu kızı Güllü’den ayrılmak zor olacak
Hele yüreği şefkat kokan, elleri toprak kokan Anacağızın...
Gösterme gözyaşlarını onlara
Biliyorsun ana kucak, yâr kucak
Ama askerlik ocak.

Unutma seni nasıl er yaptıklarını
“En büyük asker” yaptıklarını
Davulcu Memi’yi, Kasap Veli’yi
Acı zurna çalan Yanık Ali'yi
Otobüs terminali nasıl da, hınca hınçtı
Çınlar halen kulaklarımda
Zaman hiçbir şeyi eskitemedi Mehmedim.

Mehmedim sen hep şarka aşıktın,
Vuslat bu, er olarak Güneydoğu’ya çıktın
Artık üniforma sana damatlık
Sırtında mavzerin belki milatlık
Mataranı almadan yolunu tutma
Yar mendili sağ cebinde unutma! ..

Döşek mevzi, menzil sınır ötesi
Kalpler çarpar, zorlanır ten kafesi
Yürekte şehitlik yoktur ötesi
Mehmedim doğuştan er oğlu erdir
Anasın duası gözünde ferdir.

Ey yiğidim şahlanmanın vaktidir,
Kükreyişin düşman ödü eritir.
Yar saçından bir tutam mendilinde
Allah! ... Allah! ... nidaları dilinde
Gül kurusu bir akşamın vaktinde
Mehmetçiğim susma, sana ne oldu? 
Kahpe kurşun nasıl yüreğin buldu? 
Sımsıcak bedenin şimdi soğuyor
Bir Mehmet ölüyor binler doğuyor
Bu, toprağa verilen kaçıncı candır? 
Ana ağlar, yâr çırpınır, ne hazin andır...

Ey yiğidim adın tarihe geçti.
Can verirken yüzün ne de güleçti.

Muştu sana ey göklerin çocuğu
Kefeninde yârdan nazar boncuğu

Tabutunu örtüyor asil bayrak
Şimdi artık fon kırmızı, hilâl ak...Ahmet Beyoğlu





kırmızı ve ak, kırmızı ve siyah, kırmızı ve aşk, kırmızı ve ak şiiri, kırmızı ve ak şiiri sözleri, şehitlere şiirler, şehitlik şirileri, bayrak şiirleri, vatan şirileri

VATAN NEDİR?

12 Kasım 2017 Pazar / No Comments

VATAN

Bir kimsenin doğup büyüdüğü; bir milletin hâkim olarak üzerinde yaşadığı, barındığı, gerekirse uğrunda canını vereceği toprak. Bir kimsenin yerleştiği yere de vatan denir. Vatan ile yurt aynı mânâdadır. Vatanın geniş mânâda târifi ise ülkedir.

Vatan, milleti meydana getiren değerlerin başında gelir. Millet dediğimiz varlık vatan denilen toprak parçası üzerinde yaşar. Vatan dar mânâda yalnızca doğup büyünen, üzerinde yaşanan toprak parçası değildir. O, bir milletin tamâmının barındığı ülke veya ülke topraklarıdır (Bkz. Ülke). Bir kimse bağlı bulunduğu ülkenin vatandaşı, yurttaşıdır. Ülke, vatan toprağının altında yatan şehitlerin hâtıralarıyla kutsaldır. Vatan, topraklarından başka deniz ve hava sahalarını da içine alır. Gemiler ve uçaklar temsil ettikleri ülkenin bayrağını çekmiş olarak dolaştıkları vakit de tek başına vatan kabul edilirler.

İnsanların daha yaratılışından içlerinde, vatan sevgisi bulunur. Vatanını seven, haysiyetli ve şahsiyetli insanların vatana bağlılıkları sebebiyle uğrunda her şeylerini seve seve fedâ edebilecekleri bâzı kutsal değerleri vardır: Din, dil, şeref, nâmus, ırz gibi değerler bunların başında gelir. Vatanı korumak; dîni, îmânı, nâmusu korumak gibidir. Bu uğurda canlar fedâ edilir. Yâni vatanı sevmek kadar korumak da önemlidir. Vatanını korumak ve saldıranlara karşı canla başla karşı koymak yüce dînimiz İslâmın emirlerindendir. Kur’ân-ı kerîmde Bakara sûresi 190. âyet-i kerîmede meâlen; “Size savaş açanlara karşı, Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin. Doğrusu Allahü teâlâ aşırı gidenleri sevmez.” buyrulmaktadır. Peygamber efendimiz de; “Allahü teâlâya îmândan sonra en fazîletli ibâdet, vatan savunmasıdır.” buyurur.

Târih boyunca milletler, üzerinde yaşadıkları vatan toprağı uğrunda kan akıtmışlardır. Şâir bunu;

Toprakları toprak yapan üstündeki kandır,

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

sözüyle îzah etmiştir. Bütün bunlar, ancak milletin varlığıyla mümkündür. Bir milletin var olabilmesi, bir devletin varlığına; devlet de vatanın mevcudiyetine bağlıdır. Vatan olmasa millet de, devlet de olmaz. İnsanlık haysiyeti ve şerefi hiç kalmaz. Bunların muhâfazası yine vatanı sevmekle mümkündür. Vatan sevgisi, kişilerin çeşitli tesirler altında kalmasıyla zamanla artar veya eksilir. İnançlı bir kimse mutlaka vatanını sever. Peygamberimiz Muhammed alehisselâm; “Vatan sevgisi, îmândandır.” buyurmuştur.




vatan, vatan nedir, vaten ne demektir, vata nedir kısaca, vatan nedir vikipedia, vatan toğrağı, vatan şiiri, resimli sözler, altın sözler, vatan şairi, vatan yahut silistre, vatan sevgisi hadis

YARATILIŞ MUCİZESİ

7 Kasım 2017 Salı / No Comments
yaratılış, yaratılış mucizesi, yaratılış ayetleri, bebeğin anne karnında oluşumu, insanın yaratılışı, haluk nurbaki, zafer dergisi, kuranda yaratılış ayetler, yaratılış mucizesi insan, yaratan

Kur’an ve İnsanın Yaratılış Mucizesi

“…Allah’ın izni olmadan hiç bir dişi gebe kalamaz, hiç bir gebe doğuramaz.” — Fussilet, 47
“…Sizi de annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratışın ardından diğerine çevirerek yaratıyor. Rabbiniz olan Allah işte budur…” — Zümer, 6

Yaratılış öykümüz, bir yumurta hücresinin hazırlanışı ile başlar. Yumurtalıkta çok ince biyolojik sentezlerle hazırlanan yumurta hücresi, yumurtalıktan karın boşluğuna atılır. Ve sonra anne rahminin üst köşelerinden uzanan borular, (Fallop Boruları) bir çiçek gibi açık olan uçları ile karın boşluğunu tarar, yumurta hücresini yakalar ve içine alır. Yumurta hücresi borunun rahime en uzak ucunda döllenmek üzere bekler. Bu faaliyetin sebebi, yumurta hücresinin biyolojik açıdan fevkalade hassas yapısı dolayısıyla, diğer organ ve dokulardan korunmuş olmasıdır. Döllenme bölgesinin kanalın ucunda takdir edilmesiyle, akıl almaz biyolojik hadiselerin bir köşede meydana gelmesi sağlanmıştır.

Anne karnındaki fallop borusuna alınan yumurta hücresi, annedeki yapı özelliklerinin (istidat ve kabiliyetlerinin) yarısını taşımaktadır. İstidatlar, genetik şifreler halinde bir şeritte yazılıdır. Bu şeridin eni 3-5 boyu ise 25-150 angstrom arasındadır.

Bu genetik şifreler, kromozom dediğimiz vagonlara bindirilir adeta. İnsanda, 60.000 civarında temel istidat ve kabiliyet vardır. Ve bunlar sadece 46 kromozoma bindirilmiştir. Başlangıçta bu vagonlarda yani kromozomlarda, sabit özelliklerin taşındığı sanılmıştır. Erkekte mevcut olan özel bir Y kromozomu, cinsiyeti tayin eden bir vagondur. Bu vagonda bazı hastalıkların belirli olarak raydan raya geçmesi, kromozomların sabit özellikler taşıdığı düşüncesini uyandırmıştır. İnsandaki dağınık özelliklerin anneden ve babadan gelerek bu 46 vagonun sabit çizgilerine girmesi mümkün değildir. Mesela, kulak rayının geniş olan istidat vagonunda safra kesesi de tembel olur gibi bir hüküm çıkarmak mümkün değildir.

Genetik kartlarda yan yana olan bazı istidatlar, genellikle aynı kromozoma geçer. Ancak 60.000 istidat, bu vagonlara çok çeşitli biçimlerde dağılır. İ şte yumurta hücresi, bu 60.000 istidattan 30.000 kadarını sadece 23 vagona bindirerek döllenmeye hazır vaziyette bu tünelde beklemektedir. Kendisinde 30.000 özellik eksiktir. Ve bu eksiklik, bir sıra takip etmez.

Yani numaralarla bir örnek vermek gerekirse 318 numarası vardır. 319 ve 320 yoktur. 57381 vardır. 57382 yoktur. Yumurta hücresi, bu eksik istidatları, kendisini döllemeye gelen Sperm hücrelerinden birinde bulacaktır. Fakat yumurta hücresine gelen sperm hücrelerinin sayısı akıl almaz derecede fazladır ve 250 milyon civarındadır bunlar. Ve bu hücrelerin sadece 23 vagonunda 30.000 istidat vardır. Üstelik onlar da gelişi güzel genetik kart numaralarını taşımaktadır.

Yumurta hücresinin ise, sperm hücrelerine telefon ederek, ‘Ben şu yapı özelliklerini taşıyorum, eksikleri sen getir’ diyecek hali de yoktur. Yumurta hücresinin etrafını saran 250 milyon sperm hücresinin sadece birinde, kendi eksik 30.000 şifresi vardır ve yumurta hücresi, 40 dakika içinde, sadece ve sadece bu süre içinde bu tamamlayıcı şifreyi bulmak zorundadır. Yani 250 milyon fincanla oynanan ve sadece bir tek fincanı bulmaya dayanan bir yüzük oyunu gibi…

Yumurta hücresinin emrine 1000 tane biyoloji uzmanı verseniz ve onların çalışması için mükemmel bir laboratuar açsanız bile, bu bilmeceyi çözemeyeceklerdir. Zira sperm hücrelerindeki genetik şifreler, 100 angstrom çapındaki sistromlarda, üç boyutlu sistemde açı farklarıyla dizili DNA molekülleri dizisindedir ki, sadece bir tanesindeki bir istidadı bile iki ayda zor teşhis edip tanıyabilirsiniz. O halde döllenme olayının sonsuz bir ilim sahibinin müdahalesi olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Çünkü bu bilmece O’nsuz, O’nun bilgisi olmadan asla çözülemez.

Eğer yumurta hücresi, kendinde olan bir yapıyı taşıyan spermi seçecek olursa, üç kulaklı ya da iki başı hilkat garibelerinin çok acayip varlıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Zaten hilkat garibeleri de bu ince sırrı bize açıklayan İlahi birer ders örnekleridir. Evet Kur’an da Allah bize, Fussilet suresinin 47. ayetinde ne buyuruyordu: “Benim ilmim ve iznim olmadan bir dişi gebe kalamaz.” Evet, 250 milyon fincanla oynanan bir oyunda, dolu olan sadece tek bir fincanın her seferinde de bulunmasına benzeyen bu olayda, yumurta hücresine yol gösteren ve onu her defasında başarıya ulaştıran bu ilim ve bu kudret, Rabbimizden başka kime ait olabilir? Kur’an’ın bu büyük biyoloji mucizesine dudak bükenin ağzı yamulmaz mı?

Evet, bu döllenme, o ilahi ilim ile meydana gelir ve karanlık bir tünelde döllenmenin ilk mucizesi başlar. Bu akıl almaz olay, anneden ve babadan gelen özelliklerin birleştirilip, hücre merkezinde yerleştirilmesi hadisesidir ve taklit edilmesi imkansız bir olaydır. Her türlü hücre faaliyetinden uzak olan fallop kanallarının rol oynaması da, bu mucizenin sadece ilahi kudret tarafından meydana getirildiğinin bir başka ispatıdır.

İşte ayette bildirilen üç ayrı karanlık bölgeden ilki, bu karanlık tüneldir. Yaradılışın hücre fazı, bu karanlık bölgede gelişir. Bu sırada meydana gelen hücre faaliyetlerinde, genetik şifrelerde santimetrenin on milyonda biri kadar bir yerleşme hatasının meydana gelmesi, ileri bölünmelerde karaciğeri kafatasına sokacak yanlışlıklara sebep olur.

dnaİleride sevimli bir bebek olarak dünyaya gelecek olan canlı, genetik şifrelerin ilk karanlık bölgedeki dizilmeleri tamamlandıktan sonra anne rahminin iç yüzüne aktarılır. Rahmin iç yüzündeki hücreler, minik tüycüklerle bir orman zeminini andırır ve yeni canlıyı hazır vaziyette bekler. Minik canlı bu karanlık ormana gelip yerleşince, bu defa doku safhası başlar. İşte Kur’an’ın Zümer Surenin 6. Ayetinde bildirilen bu farklı ikinci karanlık bölgede, ikinin katları şeklinde bölünen hücreler, çeşitli organlara ait dokuların temel yapısını hazırlamaktadırlar. Kemik, sinir, kas, iç ve dış deri dokuları, bu safhada bölünen hücrelerde yerini alır.

Kur’an, ceninin üç ayrı ve farklı karanlık bölgede meydana geldiğini açıklarken, bir yandan henüz öğrendiğimiz bu farklı karanlık bölgeleri tarif etmekte, bir yandan da farklı üç yaradılış safhasını açık açık bildirmektedir. Kas, sinir ve deri dokularının, bölünen hücrelerde yerlerini alması sırasında, olağanüstü bir hadise ile karşılaşılır. Doku fazında A bölgesindeki hücrelerde kas hücreleri meydana gelirken, B bölgesinde sinir ve C bölgesinde, iç deri hücreleri ortaya çıkmakladır.

Bu duruma göre mesela mide, kendisini meydana getirecek olan hücreleri nasıl toplayacaktır? Vücutta sadece tek bir organ olsa, belki bir formül bulunacaktır. Fakat yüzlerce organın kendilerine ait hücreleri tek tek toplaması nasıl mümkün olacaktır?.. İşte burada akıl almaz bir geometrik dönüş olur. Bu dönüş, her noktasında ve her istikamette 360 derecelik bir mekan kavramında akıl almaz bir rotasyona geçer.

Adeta her bir noktasından ayrı hız ve açıda kıvrılır, ikinci safhanın sonu olan bu kıvrılmalar öyle muhteşem bir sanat içinde cereyan eder ki, sonunda her doku kendi hücreleriyle karşı karşıya gelir. Minik canlı, bu safhada henüz 1 cm. boyundadır. Bu sonsuz istikametlerde meydana gelen embriyo kıvrılışları, ilahi emrin raksı gibi büyük ve muhteşem bir dönüşümle tamamlanır. İşte bu raksın mükemmelliği sayesinde el, ayak, göz ve kulak gibi simetrik organlar, birbirinden en ufak bir farklılık dahi göstermeyecektir.

Peki, zerrelere hükmeden ve onlara yol gösteren ilahi kudretin bir salise dahi devreden çıkması halinde sonuç ne olacaktır? Cevap son derece kolaydır. Eğer doku fazında, mesela yan yana duran idrar salıcı hücrelerle, tükürük salan hücrelerin rotasyonu sırasında, bir angstromluk eksende sadece derecenin binde biri kadar bir hata olsaydı, O ilahi kudrete inanmayanların ağzından tükürük yerine idrar akardı. İşte İlahi hikmet Kur’an’da, “Allah’ın ilmi olmadan dişiler doğuramaz” buyurmakla, bu ince sırları bize ifade etmektedir. Zira bütün matematik, fizik ve biyolojik kanunlar bir araya gelse, bu san’at şaheserini meydana getiremeyecektir.

Organ safhası böylece başlarken, minik canlı etrafında bu kez bir kese ve sıvı meydana gelir. Yeni canlı, artık üçüncü karanlık bölgededir. Ve tıpkı bir denizin dibi gibi karanlık olan bu bölgede 40 hafta içinde tamamlanır. Gebelik süresi 9 ay on gün değil 40 haftadır. 40 hafta, yaklaşık 9 ay on gündür.

Bütün canlıların doğum müddeti, haftanın tam katlarıdır. Şimdi, başlangıçta belirttiğimiz ayetlerin azametine tekrar bakalım. “…Sizi de annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratışın ardından diğerine çevirerek yaratıyor. Rabbiniz olan Allah işte budur…” —Zümer, 6

Birinci karanlık: Hücre fazı: Karanlık bir tünel olan fallopda.

İkinci karanlık: Doku fazı: Anne rahminin iç derisi içindeki karanlık bir ormanda.

Üçünçü karanlık: Organ fazı: Amnion suyu dediğimiz bir sıvı ile kaplı olan ve deniz dibini andıran bir bölgede.

Ve ayet ekliyor, “İşte ben Rabbiniz olan Allah’ım.” İkinci ayet ise: “Allah’ın izni olmadan hiçbir dişi, gebe kalamaz ve hiçbir gebe doğuramaz.” Yani: Yumurta hücresinin, 250 milyon sperm hücresi arasından sadece birinde yer alan eksik genetik bilgileri seçmesi ve sadece seçmekle de kalmayıp alması, kesinlikle mümkün değildir. Ancak bunu ilahi bir ilim ve bilgi sağlayabilir. Allah alimdir, tüm bilgilerin kaynağı, sahibi O’dur. İşte bu Kur’an mucizesi karşısında, bütün ilimler o güzel kelime-i şehadeti getirerek “Allah’ım senin ilmine ve yüceliğine şahitliğini her an görüyoruz” demekle mükelleftir...Haluk Nurbaki/Zafer Dergisi





yaratılış, yaratılış mucizesi, yaratılış ayetleri, bebeğin anne karnında oluşumu, insanın yaratılışı, haluk nurbaki, zafer dergisi, kuranda yaratılış ayetler, yaratılış mucizesi insan, yaratan