Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

CUMA DUALARI ve MESAJLARI

29 Mart 2019 Cuma / No Comments
 askere dua, cuma duaları, cuma günü mesajları, cuma mesajları, cuma tebriği, dualar, en güzel cuma mesajları, cuma mesajları kısa, cuma mesajları resimli, cuma akşamı mesajları

Cumamız aşk olsun gönlümüzden geçen en hayırlı dualar kabul olsun. Güzel Cumalar dilerim.
*
Yeni güne bismillah Cuma‘ya kavuşturana şükürler olsun…
*
Cuma gününün feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun.
*
Şükür ki karanlığı aşan Cuma’ya ulaşan dualarımız var. Hayırlı Cumalar…
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, cuma tebriği, dualar, en güzel cuma mesajları, Kısa Cuma Mesajları, kutlama mesajları, resimli cuma mesajları,

Hüzün ağır gelir yüreğe, ama en güzel duaları ettirir sahibine. En güzel dualarda buluşmak dileğiyle…
*
Bu mübarek Cuma gününün tüm inananlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum…
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, dualar, en güzel cuma mesajları, Kısa Cuma Mesajları, resimli cuma mesajları, cuma kutlama, cuma tebriği

Şüphesiz ki ALLAH adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder. Fenalıktan ve azgınlıktan men eder tutasınız diye size öğüt verir. Hayırlı CUMALAR.
*


Duanız kabul, ameliniz makbul hizmetiniz daim olsun. Saadetiniz kaim olsun. Cuma gününüz mübarek olsun.
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, dualar, en güzel cuma mesajları, Kısa Cuma Mesajları, resimli cuma mesajları, cuma kutlama, cuma tebriği

Güneşin güzel yüzü, yüreğine dokunsun, kâbuslar senden uzakta, melekler başucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, Cuma günün mübarek olsun.
*
Ruhu öldürmek bedeni öldürmekten daha büyük bir cinayettir. Hayırlı cumalar…
*
Rabbim nefsimize ‘celaliyle’, kalbimize ‘cemaliyle’, hayatımıza ‘hikmetiyle’, hatalarımıza ‘rahmetiyle’, mahşerde ‘Muhammedîyle’ yardım etsin inşallah. Hayırlı cumalar.
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, en güzel cuma mesajları, gazilere dua, Kısa Cuma Mesajları 2018, resimli cuma mesajları, şehitlere dua,

Kalbinizden gecen tüm dua’lar, dilinizden amin olarak dökülsün inşallah. Hayırlı cumalar…
*
Mevlana diyor ki; dua edecek güzel bir gönlün yoksa güzel yürekli insanlardan dua iste. Hayırlı Cumalar…
*
Cumamız mübarek dualarımız ve tövbelerimiz kabul olsun. Selamların en güzeli sizlerin üzerine olsun. Allah cumanızı kabul ve mübarek eylesin.
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, dualar, en güzel cuma mesajları, Kısa Cuma Mesajları, resimli cuma mesajları, cuma kutlama, cuma tebriği

Ey Rabbim… Sen’den dünya ve ahirette af ve afiyet diliyoruz. Her türlü semavi ve arzi afet ve belaları üzerimizden uzaklaştırmanı istiyoruz. Cumanız mübarek ve kabul olur inşallah…
*
Herkesin tüm din kardeşlerimin cuması mübarek olsun ALLAH herkese şifa versin en güzel gününüz gülümsemelerle bitsin iyi günler…
*
Gönüller duada birleşince Cumalar güzelleşir. HAYIRLI CUMALAR…
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, dualar, en güzel cuma mesajları, Kısa Cuma Mesajları, resimli cuma mesajları, cuma kutlama, cuma tebriği

Bugün ellerinizi her zamankinden daha çok açın avucunuza melekler gül koysun, yüreğiniz coşsun Cuma gününüz mübarek olsun.
*
Allah’ın bize bahşettiği en güzel gününüzü kutlarım.
*
Ümit ederiz ki bu mübarek Cuma günü, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz şu dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur.
*
askere dua, cuma duaları, Cuma Günü Mesajları, cuma mesajları, dualar, en güzel cuma mesajları, Kısa Cuma Mesajları, resimli cuma mesajları, cuma kutlama, cuma tebriği

Cumalar bereket ve kurtuluş günüdür. Hayırlı güzel Cumalar dilerim.
*




askere dua, cuma duaları, cuma günü mesajları, cuma mesajları, cuma tebriği, dualar, en güzel cuma mesajları, cuma mesajları kısa, cuma mesajları resimli, cuma akşamı mesajları

ALLAH'IN SEVDİĞİ KULLAR

26 Mart 2019 Salı / No Comments
   ALLAH GÜZEL DAVRANANLARI SEVER...

allah kimleri sever, allah neyi sever, allahın sevdiği kullar, ayetler, çirkin kime denir, çirkinlik nedir, davranış şekilleri, fıtrat nedir, güzel insan, hadisler, sevgi ne demek, nasıl kul olmalıyız, adabı muaşeret,

Güzel davranmak insani bir özelliktir.
İnsan olan güzel davranır.
İnsan fıtratı üzerinedir.
Bunun için 'Herkes fıtratının gereğini sergiler' 
Biz güzellikten yana olalım. 
Çirkinlik kolay.
Sonuçta 'Güzellik kazanacak.'...Acer

*

ALLAH KİMLERİ SEVER?

İtikadı doğru olup, dinin emir ve yasaklarına riayet eden her Müslümanı Allahü teâlâ sever.

Aşağıdaki vasıflarda olan Müslümanları da, o huylarından dolayı sever. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

*Allahü teâlâ, güler yüzlü olanı sever. [Beyhekî]

*Allah muhsindir, muhsinleri [iyilik edenleri] sever. [Taberani]

*Allahü teâlâ, güzeldir, güzeli [güzel işleri] sever. Cömerttir, cömertliği sever. Temizdir, temizliği sever. [İ. Adiy]

*Allahu teâlâ, yumuşak davrananı sever.[Müslim]

*Allahü teâlâ, çok affedicidir, affetmeyi sever. [Hâkim]

*Allahü teâlâ, tektir, teke riayet edeni sever. [İbni Nasr]

*Allahü teâlâ, yaptığı işi hakkıyla [temiz, güzel] yapanı sever.) [Beyhekî]

*Allahü teâlâ, yardım isteyenin yardımına koşulmasını sever. [İ. Asakir]

*Allahü teâlâ, tevbekâr genci sever. [Ebu-ş-Şeyh]

*Allahü teâlâ, gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever. [Ebu Nuaym]

*Allahü teâlâ, meslek sahibi olan ve mesleğinde maharetli mümini sever.[Taberani]

*Allahü teâlâ, eski dostluğunu devam ettireni sever. [Deylemî]

*Allahü teâlâ, mazlumun ve darda kalanın yardımına koşanı sever. [Beyhekî]

*Allahü teâlâ, ısrarla dua edenleri sever. [Beyhekî]

*******
Rabbimizin bizi sevip sevmediğini, yaptığımız ibadetleri kabul edip etmediğini bilebilir miyiz?

‘Allah filan insandan razıdır.’ şeklinde kesin bir kanaat kullanmak mümkün değildir. Böyle bir bilginin vahye dayanması gerekir. Vahiy yolu da kapanmıştır. Lakin bütün zamanlar için geçerli olacak bazı işaretlere bakılarak, Allah Teâlâ’nın kulundan razı olduğu, amellerini kabul ettiği ihtimali değerlendirilebilir. Ne var ki böyle bir şey sadece ihtimal dairesi içindedir. Belki de iyi bir umuttur.

1- İstikamet üzere bir hayat yaşamak, sıkıntılar ve imtihanlar karşısında yalpalamamak, sebat göstermek,
2- Allah’ın emrettiği şeyleri yapmak, haramlarından şiddetle kaçınmak, harama düşmeyi ateşe düşmek gibi görmek,
3- Nafile düşkünü olmak, doyasıya Kur’an okumak, Kur’an’ı bir şifa kaynağı olarak görmek,
4- Bir ibadeti yapmaya muvaffak olmaya sevinmek, hataya karşı eseflenmek,
5- Hayırda yarışmak, dine hizmetten sınırsız denecek bir haz almak, Allah için her çeşidi ile cihad etmek,
6- Kâfirlere karşı izzetli ve zorlu davranmak, müminlere karşı alçak gönüllü olmak,
7- Allah yolunda iken kimsenin ayıplamasından korkmamak,
8- Güzel ahlaklı olmak,
9- Göz, kulak ve diğer organları haramlardan korumak,
10- Kadere teslimiyet; üzerine düşeni ifa ettikten sonra başa gelen musibete gönülden teslim olabilmek,
11- Allah’ın sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek,
12- Peygamber aleyhisselam efendimizin izinden gitmeye gayret etmek,
13- Allah’ın salih kulları arasında sevilen birisi olmak…

Tüm bunlar Allah Teala tarafından sevilen ve amelleri kabul gören bir kul olmanın işaretlerinden sayılabilir.
Biz kul olarak Rabbimizin rızasını kazanmayı en üstün, en büyük kazanç olarak görürüz. Durum böyle olunca da O’nun rızasını elde etmek uğruna her türlü fedakârlığı yapmaya gayret eder, inancımızda samimi olmaya çalışırız. Yoksa sözde kalan, amelle desteklenmeyen veya bir görülüp bir kaybolan sevgi değerli bir sevgi değildir. Sevmekten çok seviliyor olmaya dikkat ederiz.
Yukarıda bir kısım örnekleri verilen işaretler ve diğerlerinin ana ham maddesi ‘Haşyetullah’tır. Haşyetullah, Allah korkusudur. O korkuyu sürekli hissetmektir. ‘Ben görmüyorsam da O beni görüyor ya!’ şuuruna sahip olmaktır.
Mü’minin mü’minler arasında sevilen biri olması ciddi bir göstergedir; özenle elde edilmesi ve korunması gerekir. Mü’min bir toplumdaki durumumuza bakarak Allah katındaki değerimizi de tahmin edebiliriz.

Nureddin YILDIZ






allah kimleri sever, allah neyi sever, allahın sevdiği kullar, ayetler, çirkin kime denir, davranış şekilleri, fıtrat nedir, hadisler, nasıl kul olmalıyız, adabı muaşeret,  nurettin yıldız

AŞIK VEYSEL'İN HAYATI VE ŞİİRLERİ

21 Mart 2019 Perşembe / No Comments
aşık veysel,veysel şatıroğlu,aşık veyselin hayatı kısa,aşık veysel kimdir kısa,aşık veyselin şiirleri,benim sadık yarim kara toprak,atatürk,dostlar beni hatırlasın,uzun ince bir yoldayım,

AŞIK VEYSEL KİMDİR?

Veysel Şatıroğlu nam-ı diğer lakabı ile Aşık Veysel (Doğum: 25 Ekim 1894; Şarkışla, Sivas – Ölüm: 21 Mart 1973; Sivrialan, Sivas), Türk halk ozanıdır. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur.

25 Ekim 1894 tarihinde Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğan Aşık Veysel Şatıroğlu, Türk halk ozanlarının son temsilcilerindendir. Şarkışla’nın Sivrialan köyünde doğan ünlü ozan, çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 7 yaşında iken geçirdiği çiçek hastalığı sebebiyle sol gözünü kaybeden Aşık Veysel, yaşadığı talihsiz bir kaza sebebiyle de sağ gözünü kaybetti.


Gözleri görmeyen Veysel’e babası vakit geçirmesi için bir saz aldı. Veysel önce başka ozanların eserlerini sazı ile icra etti. Ardından kendi eserlerini üretmeye başladı. 1933 yılında Ahmet Kutsi Tecer tarafından keşfedilerek Türk edebiyatına kazandırıldı.

Aşık edebiyatının son büyük temsilcisi olan ozan, bir süre Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı. Sade dil ve lirik bir söyleyişle şiirlerini söyleyen Veysel’in eserlerinde hayatın tüm renklerini görmek mümkündür. Eserlerinde hüzün ile sevinç; iyimserlik ile umutsuzluk iç içedir. Eserleri birçok ünlü isim tarafından söylenerek yaygınlaşmaları sağlanmıştır.

Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. Şiirleri, Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. 21 Mart 1973 tarihinde akciğer kanseri sonucunda vefat etti. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.

ŞİİRLERİ

DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın..
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın..

Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar gecer
Dostlar beni hatırlasın..

Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın..

Ne gelsemdi ne giderdim
Günden güne arttı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın..

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murad yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın..

Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın.



*

UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovalarda dağlarda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kah güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece

*

BENİM SADIK YARİM KARA TOPRAKTIR

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yârim kara topraktır

Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yârim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yârim kara topraktır

Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yârim kara topraktır

Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yârim kara topraktır

Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yârim kara topraktır

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır

*

GÜZELLİĞİN ON PARA ETMEZ

Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.

*

AĞLAYALIM ATATÜRK'E

Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı

Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem'i mahluk
Hepsi birden ağladı

Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebsan* ağladı

İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı

Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı

Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı

Bu ne kuvvet bu ne kudret
Vardı bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden kan ağladı

Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep karalar
Semerkand'ı Buhara'lar
İşitti her yan ağladı

Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerleri
Ordular teğmen ağladı

Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevt'in elinden
Her gelen insan ağladı

Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı

*

ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA

Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır..
Hükmetse dunyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır..

Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Vız vız eden her sineğin bal'olmaz
Peteksiz arının balı yalandır..

İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşlediği amel hali yalandır..

Cahil okur amma alim olamaz
Kamillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır.

*

KARDEŞİM

Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?

Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım?

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum?

Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk, kardaşık.
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım


Bu yazı, aşık veysel, veysel şatıroğlu, aşık veyselin hayatı kısa, aşık veysel kimdir kısa, aşık veyselin şiirleri, benim sadık yarim kara toprak, atatürk, dostlar beni hatırlasın, uzun ince bir yoldayım, ile ilgilidir.

NEVRUZ BAYRAMI

/ No Comments
nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları

Nevruz Bayramı - Nevruz/Yenigün

Orta Asya'dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür.

Yaşadığı geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır.

Nev(yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve YENİGÜN anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarım kürede başta Türkler olmak üzere bir çok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır.

Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.

Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/YENİGÜN bayramı adıyla kutlanır.

Orta Asya'da yaşayan Türkler, Anadolu Türkleri ve İranlıların yılbaşı olarak kabul ettikleri güne Nevruz adı verilir ki, yeni gün anlamına gelir. Gece ve gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır.

Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır.

Oniki Hayvanlı Türk Takviminde görüldüğü üzere Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. Türklerde Nevruz hakkında başlıca rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani Ergenekon'dan çıkıştır. İşte bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarda kutlanagelmiştir. Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır. (Kaynak: T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı)

Ayrıca; Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran'ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır.

Kürtlerde, Nevruz bayramının Kürt ve İran mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi'ne dayandığına inanılır. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır.

2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan Pers kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. 28 Eylül – 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi'de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi ‘ne dahil etmiştir. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı “Dünya Nevruz Bayramı” olarak kabul etmektedir.

nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları

TÜRK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ KUTLAMALARI

Orta Asya'da Nevruz bayramlarında geleneksel olarak pişirilen sümelek buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıdır.

Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'ta kutlanır.

Türkiye'de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri'nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir.

Türk Takvimi'nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Her bir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı âna Yılgayak denir.

Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah'ın Celali Takvimi'nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divânu Lügati't-Türk'te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gelir.

nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları


NEVRUZ KUTLAMALARI NELERDİR?

Nevruz Bayramı’nda etkinliklerin düzenlendiği alana geleneksel bir şekilde Nevruz Ateşi yakılır. Ateş, tarih boyunca eski Türkler tarafından kutsal olarak sayılmaktaydı. Eski Türkler, ateşi kutsal saydıklarından dolayı ateşle oynamaz, ateşe tükürmez veya ateşi söndürmezdi. Ateşin kendilerini kötülüklerden arındırdığını ve hastalıklardan koruduğunu düşünen eski Türkler, Nevruz kutlamalarında da ateş yakarak üzerinden atlardı.

Bu sebepten, günümüzde de eski Türk inançlarına saygıda bulunmak ve Nevruz kültürüne uyum sağlamak için Nevruz Ateşi yakılır ve üzerinden atlanır.

NEVRUZ BAYRAMI MESAJLARI


nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları

Nevruz, içerdiği güçlü anlamlarla, yeni bir uyanışa, barışa, dostluğa, birlik ve beraberliğe yapılan bir çağrıdır.Nevruz Bayramınız Kutlu olsun.

Doğanın ölü dokusu nevruzla birlikte can bulur. Baharın müjdeleyicisi olan Nevruz Bayramınız Kutlu Olsun.
nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları

Bereketin, beklentilerin, huzurun ve mutluluğun başlangıcı olan Nevruz Bayramınız kutlu olsun.

Nevruz, içerdiği güçlü anlamlarla, yeni bir uyanışa, barışa, dostluğa, birlik ve beraberliğe yapılan bir çağrıdır.Nevruz Bayramınız Kutlu olsun.

Nevruz kış uykusuna yatan doğanın uyanışı, doğanın dirilişi ve baharın müjdeleyicisidir. Nevruz Bayramınız Kutlu Olsun.

Dikenden gül bitiren, Kışı da Bahara döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir. Nevruz Bayramınız Kutlu olsun.
nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları

Türk'ün, Türk Milletinin Bayramı "Sultan Nevruz" Kutlu Olsun.

Kökü ve mazisi ortak kutlu milletimiz, arasına kin ve nifak sokmak isteyenlere inat! Nevruzun, Türk-İslam dünyasına ve insanlık âlemine, huzur, kardeşlik, beraberlik ve bolluk getirmesini temenni ediyorum. Bu vesile ile bu milli bayram gününü kutluyorum.

Kaynak: www.sabahgazetesi.com




nevruz bayramı, nevruz nedir, nevruz bayramı mesajları, nevruz bayramı ne zaman, nevruz nasıl kutlanır, nevruz bayramı tarihi, türklerde nevruz bayramı kutlamaları


21 MART DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ

/ No Comments
21 mart dünya ormancılık günü, ormanları nasıl koruruz, doğayı nasıl korumalıyız, ormanların faydaları, orman nedir, türkiyenin orman varlığı, orman ile ilgili sözler, orman atasözleri, orman hadis,

Renkler doğanın gülümsemesidir.
*
21 Mart Dünya Ormancılık Günü
Kutlu olsun.
*
Doğayı Nasıl Korumalıyız?

Yaşamımızı sürdürmek için doğal kaynaklardan yararlanırız. Hava, su, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar ve madenler doğal kaynaklarımızı oluşturur. Bitmeyecekmiş gibi görünen bu kaynaklar, insanların bilinçsizce davranışları sonucu hızla azalmaktadır. Görevimiz, bunları yok etmek değil, korumaktır.

Bitkiler ve hayvanlar, yaşamları için gerekli oksijeni havadan alırlar. Havanın çeşitli şekillerde kirletilmesi, bu kirliliğin yağmur suları ile yeryüzüne inerek akarsu, yer altı suları ve toprağa karışması, orada yaşayan canlıları olumsuz yönde etkiler. Onların türlerinin azalmasına veya yok olmasına neden olur. Çünkü doğadaki canlıların zenginliği, sağlıklı bir çevrenin var olmasına bağlıdır.

Su, sağlıklı bir hayatın devamı için canlıların gereksinim duyduğu en önemli doğal kaynaklardandır. Yeryüzünün yaklaşık dörtte üçünü ve canlı vücudunun önemli bir kısmını su oluşturur. İnsanlar birçok alanda (temizlik işlerinde, elektrik enerjisinin elde edilmesinde, bahçe ve tarlaların sulanmasında, deniz ulaşımında vBulletin.) sudan yararlanır. Su, içinde yaşayan birçok canlıya da yaşama ortamı sağlar. Burada yaşayan balıkların beslenmemiz açısından önemi büyüktür.

İnsanların yıllarca deniz, göl ve akarsulara bıraktığı atık maddeler, buralarda yaşayan canlı türlerinin azalmasına, bazılarının da yok olmasına neden olmuştur. Ayrıca buna bağlı olarak birçok önemli turizm merkezi de özelliğini yitirmiştir. Örneğin, bugün yurdumuzda Haliç ve İzmit Körfezi’nin çeşitli şekillerde kirletilmesi, çevre ve orada yaşayan canlılar için önemli bir tehlike oluşturmaktadır. Sanayinin hızla gelişmesi de su kaynağının tüketimini etkilemektedir. Ancak ülkelerin kalkınmasında ve iş olanaklarının oluşturulmasında sanayi kuruluşlarına da gereksinim vardır. Burada dikkat edilmesi gereken konu, suyun tutumlu bir şekilde ve kirletilmeden kirletilmeden kullanılmasıdır.

Aynı şekilde doğal kaynaklarımızdan olan ormanların da sayılamayacak kadar yararları vardır. Bunlardan, gelecek kuşakların da yararlanmasını sağlamak için onları korumalıyız. Nüfus artışına paralel olarak giderek artan bir biçimde kullanılan bu kaynaklar korunmadığı takdirde zamanla tükenme noktasına gelir. Bu durum, doğa için bir felaket oluşturur.

Yaşamın doğal kaynağı olan toprağa bırakılan zararlı katı ve sıvı atıklar, zamanla toprağın özelliğini kaybetmesine neden olur. Verimliliğini yitiren toprak, üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelir. Bitki örtüsünden yoksun kalan toprak, sularla taşınarak gölleri doldurur ve oradaki canlıların yok olmasına neden olur.

Doğal kaynaklarımızdan olan yer altı zenginlikleri (madenler) de insanlar tarafından bilinçsizce tüketilmesi sayesinde her geçen gün azalmaktadır. Madenlerden; sanayi alanında, enerji elde etmede ve başka alanlarda yararlanmaktayız. Yapılan araştırmalara göre çok önemli birer enerji kaynağı olan petrol, kömür ve doğal gaz, yeni yataklar bulunmazsa, aşırı kullanılmaları nedeniyle çok kısa bir zaman sonra tükenecekleri belirtilmektedir. Bu bakımdan gerek enerji kaynaklarımızı, gerekse diğer yer altı kaynaklarımızı bilinçli kullanarak onlardan daha uzun bir süre yararlanmayı sağlamalıyız.

Şu halde yaşamımız için vazgeçilmez birer kaynak olan doğal kaynaklarımızı bilinçli kullanmak, en başta gelen görevlerimiz içerisinde olmalıdır.Günlük yaşantımızda, okulda ve evde bilinçli birer tüketici olmak durumundayız. Su, elektrik, yakıt ve besin maddelerini israfa kaçmadan gerektiği kadar kullanmalıyız.

TÜRKİYE'NİN ORMAN VARLIĞI

Hayatımızda önemli bir yeri olan, doğal zenginlik kaynağı ormanlarımız, genellikle kıyılarımızda ve kıyılarımıza yakın yerlerde yoğunlaşmıştır.
Ülkemiz orman alanı 21.189.000 hektar olup, yurdumuzun genel alanın % 27.2’sini kapsamaktadır. Ormanlık alanlarımızın % 99.9’u devletin mülkiyetindeki alanlardır.

Ormanlarımızın % 50’si verimli, geriye kalan % 50’si ise verimsizdir. Türk ormancılarının ana hedefi; ormanlarımızın %75’ini verimli hale getirmektir.
Ormanlarımız alansal olarak; %60’› iğne (ibreli) yapraklara sahip ağaçlardan,
%40’ı geniş yapraklara sahip ağaçlardan oluşmaktadır. Yapraklı ağaçların çoğunluğunu Meşe ağaç türü, ibrelilerin çoğunluğunu ise Kızılçam ve Karaçam teşkil etmektedir.

Ormanlarımızın 5.394.795 hektar› Karadeniz Bölgesi'nde, 4.484.193 hektar› Akdeniz Bölgesi'nde, 3.447.056 hektarı Ege Bölgesi'nde, 1.881.704 hektarı İç Anadolu Bölgesi'nde, 381.892 hektar Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunmaktadır.

ORMANLARIN FAYDALARI

Ağaçlar, insan yaşamının gizli kahramanlarıdır. Hele bir de ağaçlar bir orman halini aldığında, bir ülkeyi ve hatta insanlığı dahi kurtarmaktadırlar. İnsanın aldığı nefesin içerisinde bulunan oksijen, ağaçlar ve ormanlar tarafından üretilmektedir. Üstelik ormanların insanlığa yararı bununla da sınırlı değildir. Ormanların önemi hiçbir zaman tam olarak ifade edilemeyecek olsa da, ormanların yararları nelerdir saymaya çalışalım.

Ormanlar insanoğlunun oksijen kaynağıdır. Ormanlar yağmur oluşumunda çok büyük bir etkiye sahiptir ve ormanlık alanlar, ağaçsız ve ormansız alanlara göre kat be kat daha fazla yağmur alırlar. Dolayısıyla orman, oksijenin ve suyun, yani yaşamın kaynağıdır diyebiliriz. İnsanın oksijensiz ve susuz yaşayamayacağını göz önünde bulundurursak, ormanların önemini belki daha iyi kavrayabiliriz.

Ormanlarda ayrıca milyonlarca farklı canlı yaşar. Bu canlılar en küçük organizmalardan, büyük hayvanlara kadar geniş bir yelpazededir. Tırtıldan maymuna, uğur böceğinden geyiğe kadar pek çok hayvanın doğal yaşam alanı ormanlardır. Bu canlıların yaşamlarını devam ettirmeleri açısından ormanlar olmazsa olmazdır. Bu canlıların yaşaması, doğal ekosistemin bozulmaması açısından insan hayatı için de çok önemlidir. Çünkü doğanın dengesi bozulursa, besin piramidi kökten etkilenecek ve insanoğlu da bundan derin şekilde zarar görecektir.

Tüm bunların yanında ormanlar kökleriyle toprağı tutmaktadırlar. Bu şekliyle her bir ağacı adeta toprağa çakılmış bir kazık olarak tanımlayabiliriz. Ormanların yararları nelerdir denildiğinde akla gelen en önemli şeylerden birisi de, ormanların erozyonu önlemeleridir. Ormanlar sayesinde toprak kaymalarının önüne geçilir.

Ormanlar ülke ekonomisine de doğrudan katkı sağlamaktadır. Kağıt yapımında çok önemli bir yere sahip olan ormanlar (bilinçli ve kontrollü şekilde kesilip yerine yenisi dikilerek) kağıt olarak kullanılır. Gemi yapımında da ormanlar önemli bir yere sahiptir. Tüm bunlar sayesinde ormanlar ülke ekonomisine de yarar sağlar. Ayrıca ormanlar fırtınaları keser, şiddetli rüzgarlara engel olur.

Sayabildiklerimizin yanında, sayamadığımız yüzlerce daha yararı olan ormanları korumak herkesin görevidir. Hem devlet ve millet olarak, hem de kişisel olarak herkes ormanların korunması için üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir.

Ormanları korumak için neler yapılması gerekir maddeler halinde sıralayalım.

-Ormanları korumak için ağaçlar ve ormanlar konusunda bilinç oluşturulmalı, topluma bu konuda eğitim verilmeli.
-Ormanlık alanlarda piknik yapmaktan kaçınılmalıdır.
-Ormanlık alanlarda yenilen ve içilen şeylerin kabukları, ambalajları ve atıkları kesinlikle toplanmalıdır.
-Ormanlık alanda ateş yakılmamalıdır. Ormanlık alanda ateş yakanlar uyarılmalıdır.
-Ormanlık alanda ateş yakanlar anında yetkili makamlara ihbar edilmelidir.
-Güneşi yansıtması ile ağaçların yanmasına sebep olacak cam vb. maddeler kesinlikle ormanlara atılmamalıdır. Bu tür maddeler görülmüş ise toplanmalıdır.
-Yanar vaziyette sigara izmariti kesinlikle ormana atılmamalıdır.
-Orman yangını görülmesi halinde itfaiye aranmalıdır. Ormandan çıkan duman görülmesi halinde, ateş fark edilmiyorsa dahi zaman kaybetmeden yetkililere haber verilmelidir.
-Ormanların korunması için kağıt israfından kaçınılmalıdır. Bu sayede gereğinden fazla ağaç kesiminin önüne geçilecektir.
-Kullanılmış kağıtlar yakılmamalı, atılmamalı ve mutlaka geri dönüşüme verilmelidir. Bu sayede geri dönüşümden elde edilen kağıtlar daha az ağaç kesilmesini sağlayacaktır.

ORMAN İLE İLGİLİ SÖZLER

,21 mart dünya ormancılık günü, ormanları nasıl koruruz, doğayı nasıl korumalıyız, ormanların faydaları, orman nedir, türkiyenin orman varlığı, orman ile ilgili sözler, orman atasözleri, orman hadis,


» Ormansız bir yurt, vatan değildir.  (Atatürk)

» Ormanlardan bir dal kesenin, başını keserim. (Fatih Sultan Mehmet)

» Ağaç, geçmişi geleceğe bağlar. Size sabrı öğretir. Beraber yaşamanın, faydalı olmanın zevkini verir.  (Marcel Prevast)

» Bir ulusun uygarlık düzeyi,üzerinde yaşadığı toprakları ağaçlandırmasıyla ölçülür. (Franklin Roosevelt)

» İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur. (Willard Marriot)

» Toprağa emanet edilmiş bir ağaç, mahalleye, semte, şehre hatta topluma ve bütün imana emanet edilmiş bir değerdir. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

» Ağaç, meyvesinden bilinir, yaprağından değil. (John Ray)

» Ağaç dikmek, yapabileceğimiz şeyler arasında bencillikten en uzak olanıdır. Dünyaya çocuk getirmekten de saf bir eylemdir o. (Thorton Niven Wilder)

Orman ile İlgili Atasözleri

» Ağaçlı köyü sel basmaz.

» Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.

» Yaş kesen baş keser.

» Ağaç kökünden yıkılır.

» Ağacın yemişi, o ağacı yetiştirmenin sadakasıdır.

» Ağaca balta vurmuşlar, neyleyim sapı bendedir demiş.

» Ağaç dike, kendinden başkasını da sevdiğini gösterir. (Amerikan atasözü)

» Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde gelecek kuşaklar serinler. (Çin atasözü)

» Fidan ekmek için en iyi zaman,yirmi yıl önceydi.Sonraki en iyi zaman ise şimdi. (Çin atasözü)

Orman ile İlgili Hadisler

» Bir kimse bir ağaç dikerse Allah, o ağacın meyvesi kadar o kimseye sevap yazar.

» Ağaç dikip gölgesinde halkı dinlendirmek gibi,insanın kıyamet gününde hesabına yarar bir erdem yoktur.

Orman ile İlgili Sloganlar

» Orman, tarımın sigortasıdır.

» Orman bekçi ile değil, sevgi ile korunur.

» Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız.

» Ağaçsız memleket, duvaksız geline benzer.

» Yol rehbersiz;dağ ormansız olmaz.

» Sana gölge veren ağacı kesme!

» Orman yurdun hem süsü, hem gücüdür.

» Toprağını kaybetmek istemiyorsan, ormanı yok etme.

» Ormanı korumak, erozyonu önlemek demektir.

» Ormanlar milli servettir.




21 mart dünya ormancılık günü, ormanları nasıl koruruz, ormanların faydaları, orman nedir, türkiyenin orman varlığı, orman ile ilgili sözler, orman atasözleri, orman hadis, 

MUTLULUK SÖZLERİ

20 Mart 2019 Çarşamba / No Comments
mutluluk sözleri, mutluluk mesajları, mutluluk ile ilgili sözler, dünya mutlulu günü, 20 mart mutluluk günü, nasıl mutlu olunur, mutluluk nedir, altın sözler,

MUTLULUK SÖZLERİ 

*Kim istemez mutlu olmayı ama mutsuzluğa da var mısın? Cemal Süreya

*Mutlu edemeyeceksen meşgul de mutluluk Sözleri etmeyeceksin. Özdemir Asaf

*Mutluluğun sırrı, beklentilerini düşük tutmaktır.

*Mutlu olmaktan korkan birini aşka ikna edemezsin.

*Birçok insan, mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur.

*Hayatın bir numaralı kuralı: Seni mutlu eden şeyi yap!

*Bu dünyadaki iyilik yapan herkes mutlu olmayı hak eder.

*Herkes mutluluktan bahseder, ama pek az kimse bilir onu.

*İnsan dünyada ancak dünyaya boş verdiği zaman mutlu olur.

*Mutluluğu tasarlayamazsın. Varsa yaşarsın, yoksa bakarsın.

*Gülmek için mutluluk bekleme sonra tebessüm bile edemezsin.

*Geciken ambulans gibisin mutluluk ben ölünce mi geleceksin.

*İnsanlar için en ideal düzen, onların mutlu olduğu düzendir.

*Bu hayatta hep mutlu olursan, hayal edecek başka neyin kalır!

*Mutluluğun resmini çizemem ama acının heykelini bile dikerim.

*Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.

*Daha son sözü söylemedi hayat. Belki yarınlar, mutlu sonlar var?

*Kim demiş sevenler çok şey ister. Avuç içi kadar mutluluk yeter.

*Bir bakmışsın Allah; Hiç ummadığın anda vermiş kalbine mutluluğu.

*Yanlış zamanda gelen doğru insanı tanımazsan, mutluluğu ıskalarsın.

*Eğer hayat yaptığımız seçimlerse, ben bugün mutlu olmayı seçiyorum.

*Gülmek seninle anlam kazanıyor. Mutluluğu kendinden uzak tutmadıkça.

*İyi yaşamak değil, yaşamayı iyi bitirmek. İşte gerçek mutluluk budur.

*Bana bir mutluluk söyleyin ki, acı karşılığında elde edilmiş olmasın.

*Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.

*Mutluluk zaman alır, zaman sevdiklerini.

*Mutluluk, paylaşılmak için yaratılmıştır.

*Kendinle mutluysan, kimseyle derdin olmaz!

*Mutlu olmak için mutsuzluğu bilmek gerekir.

*Zehir bile parayla, mutluluk bedava olur mu?

*Beni mutlu etmeye çalışma, benimle mutlu ol.

*Büyüyünce geçer dedikleri şey mutluluk bence.

*Mutluluk küçük çocuklara hediye almak gibidir.

*Farklı olmak için değil, mutlu olmak için yaşa.

*

MUTLULUK NEDİR?

Mutluluk isteklere ulaşma durumudur. Zihinsel ve duygusal bir yeterlik halidir. Anlamı üzerine çok çeşitli düşünceler mevcuttur. Asgari tanım olarak “ulaşmış olmayı” kabul edebiliriz. Mutlu olmak çoğu zaman beklentiler ile ilgilidir. Her insan mutluluğu kendi ölçütleriyle belirler. “Mutlu oldum” demedikçe kimsenin mutlu olmaması bunun kanıtıdır. Yine, siz mutluyum dediğiniz sürece kimse mutluluğunuzu alamaz. Mutluluk kişiseldir ve çoğunlukla hayattan beklentiler ile ilgilidir.

Mutlu olmak için kendinizden başka ihtiyacınız yok. Yetinmeyi bilmekten başka bir şey öğrenmeniz gerekmiyor. İnsanın sınırsız istekleri arasında kendi iç dünyanıza bakıp yetkin olduğunuzu anlamanız dışında bir felsefe de lazım değil. Mutlu olmak için başkalarına bakmayı bırakıp kendinizi fark etmeniz ve yetinmeniz gerekiyor. Başkalarına göre yaşama hastalığından kurtulabilirseniz, mutluluğun her zaman sizinle olduğunu göreceksiniz.

KÖKENİ

TDK mutluluğu “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (I), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık” olarak tanımlamıştır. Sevinç, ferahlık, hoşluk sözcükleriyle yakın anlamdadır. Kökeni “umutlu” sözcüğüdür. Söz başı ünlünün düşmesiyle “mutlu” olmuştur. Umut sözcüğü Eski Tükçe Um- eyleminden gelir. Umut beklenti ve dilek anlamındadır. Mutlu sözcüğü saadet ve memnuniyet kelimelerinin karşılığı olarak modern dönemde türetilmiştir.

FELSEFE TARİHİNDE MUTLULUK

Eflatun Devlet adlı eserinde mutlu olanın ahlaki olduğunu söyler. En büyük erdem adalettir. Gyges’in Yüzüğü adlı düşünce deneyinde de görüldüğü gibi gücü istismar eden kendini iştahının kölesi yapar. Adil olmayan iştahını azdırdığından kendine yetemez ve mutlu olamaz.

Aristoteles Nikhomakos’a Etik(MÖ.350) adlı eserinde mutluluğu bir duygu olarak değil bir etkinlik olarak tanımlar. Eudaimonia (“eu-iyi” & “daimōn–ruh”) terimi batı dilllerine mutluluk olarak çevrilmiş ve Aristo’nun felsefesinde insan bayındırlığı veya serpilmesi dediğimiz bir etkinliği belirtmiştir. Eudamonia insanın en iyi halidir. Pratik felsefenin de en büyük amacıdır. İnsanın iyi oluşu da erdemli olmasına ve erdemi hayatına uygulamasına bağlıdır. Aristoteles sağlık, varlık ve güzelliği de dışarıdan gelen iyilikler olarak kabul etmiştir. Stoacılar sadece erdemin yeterli olduğunu düşünmüş, dış etkileri gereksiz bulmuşlardır.

İbn-i Sina’ya göre mutluluk dünyevi olandan bağımsızdır. Mutluluğa akıl ile erişilir. Gazali Kimya-yı Saadet eserinde İslam’ın gereklerine uygun yaşamayı ve dolayısıyla günahtan kaçınmayı kurtuluşun ve mutluluğun çaresi olarak görür. Farabi‘ye göre insan mutlu olmak için yaratılmıştır. Sınırlı olsa da mutluluğu tek başına gerçekleştirebilir. İyi davranışlarının hedefi mutluluktur ve davranışlar sadece erdemle yönlendirilirse mutlu olunabilir.

Schopenhauer mutluluğun doyum sağlanan bir şey olduğunu söylemiştir. İnsan istedikçe ister ve her doyum yeni bir isteğe yol açar. Bu da sürekli bir tatminsizlik getirdiğinden ıztırabın uzatılmasına yol açar. İştah ve bencillik engellenmedikçe mutlu olunamaz. İstekler acılar ile birlikte gelir. Nietzche’ye göre mutluluk insan eylemlerinin en yüksek amacı olan durumdur. Ahlaklı olmak için yapılan davranışların daha çok mutsuzluğa yol açtığını ve içgüdüleri bastırmanın mutluluğu engellediğini söyler. Gerçek mutluluk üstinsanı yaratmakla mümkün olacaktır.

KAYNAKÇA : plato.stanford.edu – ilgili maddeler
                        iep.utm.edu – ilgili maddeler




mutluluk sözleri, mutluluk mesajları, mutluluk ile ilgili sözler, dünya mutlulu günü, 20 mart mutluluk günü, nasıl mutlu olunur, mutluluk nedir, altın sözler, mutluluk anlamı, mutluluk nedir felsese  

HAYATTA EN PAHALI ŞEY; TECRÜBE!

19 Mart 2019 Salı / No Comments
acılar, ağır bedeller, bileşke, dersler, hayatta en pahalı şey, resimli mesajlar, sevinçler, tecrübe nedir, ödev notları, ders notu, yaşlılar haftası, tecrübenin önemi, tecrübe sözleri, altın sözler

TECRÜBE NEDİR?

Tecrübe; Yaşadığımız olaylardan çıkardığımız derslerin bileşkesidir.

*

Sevinçler, acılar, 
kolaylıklar ve zorluklar yaşarız.
Ağır bedeller öderiz.
Büyük kazançlar da sağlarız.
Hayatta en pahalı şey tecrübedir.
Çünkü; kazanmak için kaybetmek gerekir.

*

TECRÜBENİN ÖNEMİ, TECRÜBEDEN YARARLANMAK 

Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış.

İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da : "Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana götürüp bırakacağım" demiş. Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş. Samanlıkta saklayıp her gün ona gizlice yemek vermeye başlamış.

Bir süre sonra köyde hayvanlar arasında bir hastalık yayılmış. Hayvanlar birbiri arkasından ölüyormuş. İhtiyar oğluna şöyle demiş: "Hastaları iyilerden ayır. Onlara şu, şu otlardan ilaç hazırla. Sağlıklılara da şöyle şöyle yap.'' Oğlan ihtiyar babasının dediklerini yapmış. Gerçekten de onun hayvanları arasında ölüm azalmış. Çoğu kurtulmuş.

Bayram geldiğinde her sene olduğu gibi, o sene de köy halkı kurbanlar kesmeye başlamış. İhtiyar oğluna şu öğüdü vermiş: "Köyde hayvan çok azaldı. Senin de fazla hayvanın yok. Bu sene kurban kesme." Gerçekten de bir iki ay içinde bütün köy (bilgi yelpazesi.net) tarlalarda çalıştırılacak hayvan sıkıntısı çekmeye başlamış. Ama ihtiyarın öğüdünü dinleyen gencin hayvanı varmış.

İlkbahara doğru köyde artık ekmek yapacak tahıl bile kalmamış. Ama asıl sorun, tohumluk olarak kullanabilecek kadar bile tahıl olmamasıymış. Tarlaya ne serpeceklerini, gelecek senenin mahsulünü nasıl hazırlayacaklarını bilemiyorlarmış. İhtiyar bu konuda da oğluna öğüt vermiş:

"Yavrum, ahırın çatısı samanla doldurulmuştur. Onları çıkar, yeniden döv. Oradan tohumluk buğday çıkarabilirsin." Oğlan, ihtiyar babasının dediği gibi yapmış. Köyde tohumluğu olan tek aile onlar olmuş. Bütün köy halkı bu gencin büyücü olduğunu düşünmeye başlamış. Öyle ya, herkesin işi kötü giderken, bu evde garip bir şekilde kötülüklere bir çare bulunuyormuş. Evi gözlemeye başlamışlar.

Sonunda da gerçek anlaşılmış, ihtiyar babanın hala yaşadığı ortaya çıkmış. Köylüler genci krala şikayet etmiş. Kral önce yasalarını hiçe sayan gence kızmış. Ama olup bitenleri dinledikten sonra iyi ve yerinde bir öğüdün çok şeyi değiştirebileceğini kabul edip, ihtiyarlarla ilgili yeni bir kanun çıkarmış. 

"Bundan böyle çocuklar, anne ve babalarına yaşlılıklarında bakacaklar. Onların gönlünü hoş tutacaklar. Çünkü onların hayat deneyimlerinden her zaman için öğrenebilecekleri şeyler var."

Kaynak: www.bilgiyelpazesi.com





acılar, ağır bedeller, bileşke, dersler, hayatta en pahalı şey, resimli mesajlar, sevinçler, tecrübe nedir, ödev notları, ders notu, yaşlılar haftası, tecrübenin önemi, tecrübe sözleri, altın sözler 

ÇANAKKALE ZAFERİ

18 Mart 2019 Pazartesi / No Comments
çanakkale savaşı fotoğrafları, 18 mart çanakkale savaşı tarihi, 57. alay, çanakkale savaşı yemek listesi, çanakkale savaşının önemi, 43. alay yemek listesi, çanakkale savaşı ve atatürk

Çanakkale Savaşı Tarihi

Çanakkale savaşı, 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. 18 Mart 1915 de başlayan ilk saldırı 9 ocak 1916 tarihinde karşı donanmanın ülkeyi tamamen terk etmesi ile son bulmuştur.

Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanma Boğaz'a geniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vazgeçilmek zorunda kalındı.

Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

çanakkale savaşı fotoğrafları, 18 mart çanakkale savaşı tarihi, 57. alay, çanakkale savaşı yemek listesi, çanakkale savaşının önemi, 43. alay yemek listesi, çanakkale savaşı ve atatürk

57. Alay

57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı olan Anzak Çıkarmasını durdurmak için 15 Nisan 1915 sabahı harekete geçen efsaneleşmiş Türk alayıdır.

19. Fırkaya bağlı üç alaydan biri olan 57. Alay, 1 Şubat 1915’de Tekirdağ’ın Yarkışla mevkiinde kurulmuştur. 57. Alayın komutanı Hüseyin Avni Bey’dir.

22 Şubat 1915’te 19. Fırka komutanı olan Yarbay Mustafa Kemal tarafından 57. Alaya törenle sancağı verilmiştir. 57. Alay, bir gün sonra, 23 Şubat 1915’te Çanakkale’ye doğru yola çıkmış ve 25 Şubat 1915’te Eceabat’a gelmiştir. 19. Fırka'nın bağlı olduğu 5. Ordu Komutanlığı'nın Enver Paşa tarafından kurulmasının ardından 57. Alay, yedek kuvvet olarak 26 Mart 1915’te Bigali Köyü’ne geçti. Bu tarihten 24 Nisan 1915 tarihine kadar 57. Alay, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni Bey tarafından sürekli eğitime tabi tutuldu ve Bigalı Köyü ve Turşun bölgesinde askeri eğitim ve askeri tatbikatlar yaptı.

57. Alay Bigali Köyü’ndeki eğitim ve tatbikatlarını sürdürdüğü sırada 5. Ordu tarafından yeri değiştirilmek istendi fakat düşman kuvvetlere çıkartmaların yapılacağı noktaya en yakın yerlerden biri olmasından dolayı Mustafa Kemal, 57. Alayın Bigali Köyü’nde kalmasında ısrarcı oldu ve bunda da başarı sağladı. Böylece 57. Alay, Bigali Köyü’nde kalmıştır.

25 Nisan 1915 sabahı, Mustafa Kemal, kendisine herhangi bir emir gelmiş olmamasına rağmen düşman çıkartmasını haber alır almaz kişisel inisiyatifiyle Conkbayırı’na doğru hareket etmiştir. Conkbayırı’na hareket eden 3 taburu ve bir dağ bataryasını oluşturan yaklaşık 3000 subay ve askeriyle 57. Alay, bizzat Mustafa Kemal’in yönetiminde kendisinden çok daha büyük bir düşman gücüne karşı saldırıya geçmiştir.
çanakkale savaşı fotoğrafları, 18 mart çanakkale savaşı tarihi, 57. alay, çanakkale savaşı yemek listesi, çanakkale savaşının önemi, 43. alay yemek listesi, çanakkale savaşı ve atatürk

57. Alay, çatışmalarda mevcudunun üçte ikisini kaybetmiş, savaşın ortasında takviye edilmiştir. 13 Ağustos 1915'te 57. Alay komutanı olan Hüseyin Avni Bey, karargâha düşen bir top mermisiyle şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Hüseyin Avni Bey’in yerine atanan Binbaşı Hayri Bey, alayı Keşan bölgesinde konuşlandırmış ve alay, eksikleri giderildikten sonra 19. Tümenle birlikte 15. Kolordu bünyesinde Galiçya Cephesi’ne gönderilmiştir.

57. Alay, Galiçya Cephesi’nde büyük yararlılıklar göstermiş, alayın mevcudunun çok büyük bir kısmı buradaki çatışmalarda kaybedilmiştir. Mevcudu çok azalan ve sadece 1100 kişi kalan 57. Alay, cephe gerisine alınarak eksikleri giderildikten sonra yeniden cepheye alınmıştır fakat Rusya’da patlak veren Bolşevik Devrimi’nin ardından Galiçya Cephesi’ndeki savaş sona ermiştir. 15. Kolordu ise bu sefer Sina ve Filistin Cephesi’ne yollanmıştır.

57. Alay burada da çok faydalı olmasına rağmen İngilizler tarafından çembere alındığı için mevcudu iki gün içerisinde sadece 260’a düşmüştür. Megiddo Muharebesi sırasında ise 57. Alayın kalan mevcut esir edilmiştir.

Bu kahramanların anısına o günden beri Türk ordusunda 57. Alay bulunmamaktadır. 57. Alay, dünya üzerinde en çok madalya sahibi olan alay olduğu için dünyanın en kahraman alayı olarak nitelendirilmektedir.


Çanakkale Savaşının Önemi

Çanakkale Savaşının Önemi, Çanakkale'nin son tarihi bundan 80 yıl önce bugün, 18 Mart 1915'de yazıldı. Bu tarih, daha öncekileri unutturdu. Artık bu tarihin üzerine yeni bir tarih yazılmayacak. Eski zafer yıldızlarının yanında, bu son zafer, güneş kadar heybetli ve azametli. Çanakkale Boğazı, bugün tarihin yolunu çizenlerin elinde, yarın da yiğit ellerde olacak. Çünkü, Boğaz'ın sularında kanımızın, bayrağımızın rengi var. Çanakkale Savaşı bu anlamda tarihsel önemi; Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı ilk aylarda savaş dışı kalmayı tercih etmişti. Çünkü devlet, büyük ve yıkıcı bir savaşın yükünü çekemeyecek zayıf durumdaydı. Osmanlı Devleti'nin bu savaş dışı durumu, Boğazlardan geçebilecekleri için iltifat Devleti'nin işine gelmekteydi. Ancak Almanya, Boğazların kapatılmasını ve Osmanlı Devleti'nin kendi yanında savaşa girmesini istiyordu. 21 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile, ittifak Devletleri safında yer almak üzere bir antlaşma imzalamıştı. Ancak bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için gizli tutulmuştu. Osmanlı Devleti'ni bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarına başlamıştı. Aynı zamanda Osmanlı Devleti, "silahlı tarafsızlık"ını ilan etmiştir. Batı Cephesi'nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranmaya başlandı. Sonuçta Boğazlar'a yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılmaya başlanmıştır. Rusya ile bağlantının bu şekilde, Boğazlar'ın kontrolü sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir. İkisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır. Çanakkale Boğazı'ndan geçilerek İstanbul'un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları ise;

Boğazların Önemi;

Boğazlar, dünya coğrafyasında bulunduğu stratejik konumu açısından, geçmişte olduğu gibi bugünde önemli bir geçiş yeridir. Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayan Boğazlar, ekonomik açıdan tarih boyunca büyük bir öneme sahip olmuştur. Boğazlara sahip olmanın tüm dünya ticareti ile yakın ilişkide olmak anlamına geldiğini iyi bazı ülkeler, tarih boyunca boğazlarda hakimiyet kurmanın hesapları içerisinde olmuşlardır. Çanakkale Savaşı Türk milletinin Anadolu'daki gücünün varlığı ile de doğru orantılıdır. Türk Milleti'nin geçit vermediği deniz ve kara savaşlarının ardından I.Dünya Savaşı uzamış ve düşman kuvvetlerinin bir günde zafere ulaşma ümidi yok olmuştur. Şayet, kahraman Türk askerimiz canını keskin kurşunlara siper etmeseydi, İstanbul ele geçirilir ve vatan istilaya uğrardı.

Türkiye'nin dört bir yanından gelen Mehmetçiklerimiz Çanakkale'de efsane yazmışlardır. Birçok nedenlere dayandırılan bu savaşın Türkler tarafından kaybedilmemesi Türk ve Dünya tarihi açısından bir çok gelişmelere sahne olmuştur.

çanakkale savaşı fotoğrafları, 18 mart çanakkale savaşı tarihi, 57. alay, çanakkale savaşı yemek listesi, çanakkale savaşının önemi, 43. alay yemek listesi, çanakkale savaşı ve atatürk

Çanakkale Savaşının Önemi Ve Sonuçları;

Bu zafer Gelibolu Yarımadası üzerinden kazanıldı. O dönemdeki yani Birinci Dünya Harbi içindeki düşmanlarımız İngiltere ve Fransa, Gelibolu Yarımadasını ele geçirerek Çanakkale Boğazı'nı açmak ve devamında da başkent İstanbul'u işgal etmek niyetiyle bu harekata başladılar. Böylece Türk'lerin Avrupa ile bağlantılarını da tamamen kesmiş olacaklardı. Ancak Gelibolu Yarımadası'nın bilindiği gibi bizim tarihimizde ayrıcalıklı bir yeri vardır. Bizim Avrupa'ya geçişimizdeki ilk bölgedir. Avrupa Kıtası'ndaki sahip olduğumuz ilk topraktır. Avrupa'ya attığımız ilk adımdır. 1354 yılında Gazi Süleyman Paşa tarafından Türk topraklarına katılmıştır. İşte böyle bir vatan çiğnetilmemiş olması ile Çanakkale Zaferi önemlidir.

Çanakkale zaferinden bir yıl önce Türk ordusu, tarihinin en büyük hezimetini yaşamıştır. Balkan harbi, Balkan faciası, bu mağlubiyet sonucunda, üç hafta içerisinde bugünkü topraklarımızın 1/5'inden daha fazla toprak, bir başka ifadeyle Meriç Nehri'ne kadar Avrupa'daki toprakların tamamı kaybedilmiş ve ordu da elden çıkmıştı. Türk ordusu gerçek anlamıyla ordu olabilmek için büyük bir çabaya girişti. Kazandığı zaferle Türk'ün gerçek kudretini ortaya koydu. Tarihindeki bütün Dünya'ya bir kere daha gösterdi, işte Çanakkale Zaferi bunun için önemlidir. 1914'te başlayan I. Dünya savaşı dört yıl sürdü. Amerikan kuvvetlerinin savaşa girmesiyle Almanların batı cephesi çöktü. Böylece Almanya Avusturya Macaristan Bulgaristan ve Osmanlı Devleti'nin içinde yer aldığı İttifak Devletleri yenildi. Bu büyük zaferi bizlere kazandıran başta Mustafa Kemal ve öteki komutanlarımız ile Mehmetçiklerimizi bir kez daha saygıyla anıyoruz.

çanakkale savaşı fotoğrafları, 18 mart çanakkale savaşı tarihi, 57. alay, çanakkale savaşı yemek listesi, çanakkale savaşının önemi, 43. alay yemek listesi, çanakkale savaşı ve atatürk

43. Alay Yemek Listesi 

15 Haziran Sabah: Üzüm hoşafı Öğle: Yok Akşam: Yağlı Buğday çorbası, ekmek
16 Haziran Sabah: Yok Öğle: Yok Akşam: Üzüm Hoşafı, ekmek
17 Haziran Sabah:Üzüm hoşafı Öğle: yok Akşam: yarım ekmek
18 Haziran Sabah:Yarım ekmek Öğle: yok Akşam: şekeriz üzüm hoşafı
19 Haziran ordu emri ile ekmek istihkakı 500 grama indirilmiştir.

Bu savaştan Türk insanından sonra en çok zayiatı Avusturalyalı ve Yeni Zelandalı askerler vermiştir. Yaklaşık 25.000 askerini Çanakkale' bırakıp gitmişlerdir. Fakat Atatürk 1934 yılında yayınladığı mesajda; Ey kahraman askerler rahat uyuyunuz. Burada dost toprağındasınız. Diyerek iki ülke arasındaki dostluk ortamı oluşmasını sağlamış, ve her yıl gelip askerlerini anmalarını sağlamıştır. Hala her sene Anzakların torunları gelirler ve atalarını mezarları başında anarlar. Bu olay dünyaya Türklerin ne kadar üstün bir millet olduğunu göstermiş, Çanakkale'de hezimete uğrayan İtilaf Devletleri için ise askeri bir utanç, beceriksizlik ve Felaket sembolü olarak sayılmıştır.

Kaynak: www.canakkalesavasi.gen.tr

 

 

 




çanakkale savaşı fotoğrafları, 18 mart çanakkale savaşı tarihi, 57. alay, çanakkale savaşı yemek listesi, çanakkale savaşının önemi, 43. alay yemek listesi, çanakkale savaşı ve atatürk

AŞK; ÜÇ HARF, BİR HECE, TEK NEFESTİR!

13 Mart 2019 Çarşamba / No Comments
aşk ne demektir, aşk nedir, aşkı memnu, aşkın anlamı, filozoflara göre aşk nedir, kişiye göre aşk, leyla ile mecnun, aşk sözlük anlamı, aşk sözleri, aşk şiirleri,ilahi aşk

AŞK NEDİR?


Aşk Ne Demektir?

Aşk kelimesi topu topu üç harflik bir kelimedir ancak anlamını anlatmaya sözler kifayetsiz kalıyor. Aşk denildiği zaman hiçbir zaman cümlenin sonuna nokta konulamıyor. Söz konusu aşk ise her insanda ayrı bir okyanusun manası oluyor.

Aşk kelimesi sadece üç harflik bir kelime ama aşk uğruna Mecnun olup çöle düşmek, Ferhat olup dağları delmek yasa nice isimsiz aşk öykülerinin kahramanı olmak mümkündür. Sadece erkekler için değil kadınlar için aynısı ve daha fazlası mümkündür.

Türk Dil Kurumuna Göre Aşk Nedir?

TDK’ya göre aşk kelimesinin anlamının ne olduğuna bakarak başlayalım. Arapça bir isim olan aşk kelimesinin anlamı aşağıdaki gibidir;

Toplumlara Göre Aşk

Aşk kişiden kişiye farklılık gösterdiği gibi toplumdan topluma da farklılık gösteren bir olgudur. Her toplumda aşkın yaşanış biçimi farklıdır. İnsanların kendi içinde yaşadıkları toplumların kültürel farklılıkları, yaşantıları, öfrleri, adetleri, değerleri ve kişisel özellikleri toplumlara göre aşkın farklılık kazanmasını sağlar.

Aşk üzerine binlerce söz söylenmiş, binlerce aşk şiir yazılmış, aşk kitapları yazılmış, aşk için makaleler yazılmış, aşk romanları yazılmış, aşk filmleri çekilmiş, aşk şarkıları söylenmiş, aşk resimleri çizilmiş ve böyle de devam edecektir. Bir Fransızın aşkı tanımlaması ve yaşaması farklıyken, bir Türk’ün aşkı tanımlaması ve yaşaması da farklılaşır.

Filozofa Göre Aşk

Felsefenin de en önemli konularından birisi aşk olmuştur. Filozoflara göre göre aşk bir varlık olarak görülmüş ve “aşk nedir” sorusuna tarih boyunca yanıt aranmıştır. Bugün günümüzde filozoflara ek olarak psikologlarda aşk üzerine çalışmalar yapıp çeşitli tanımlamalar yapmaktadır.

Kişiye Göre Aşk

Aynı ülkede, aynı bölgede ve hatta aynı toplumda yaşayan bireylerin de aşka yaklaşımı farklı olabilir. Kimisi aşkı kavuşmak olarak tanımlar, kimisi de aşkı kavuşmamak olarak tanımlar. “Kavuşursun meşk olur, kavuşmazsan aşk olur” sözünü de hatırlatmak gerek. Kimisi aşkın kişiye olması gerektiğini, kimisi de aşkın soyut bir kavrama olması gerektiğini savunur.

Aşk iki kişi arasında olabileceği gibi farklı şeyler için aşk söz konusudur. Kimisi ilahi aşkın peşinden gider, kimisi meslek aşkının peşinde gider, kimisi okumaya aşıktır, kimisi gezmeye aşıktır, kimizi evrene aşıktır, kimisi bir hayvana aşıktır, kimisi de bir eşyaya aşıktır. Aşk için sınır çizmek imkansızdır.

Aşkı en genel tabileri ile özetlemek gerekirse;


“Aşk gururdur.”
“Aşk özlemdir.”
“Aşk bağlılıktır.”
“Aşk emektir.”
“Aşk şiddettir.”
“Aşk tutkudur.”
“Aşk sadakattir.”
“Aşk iradedir.”

Aşkın Anlamları

1 –  Aşk acı tatlı her şeyi paylaşmaktır.
2 – Aşk demek kırık kalp demektir.
3 – Aşk paylaştıkça yücelen bir duygudur.
4 – Aşk sonsuzluktur. O sonsuzlukta kaybolmaktır.
5 – Aşk hiç gelmeyeceğini bildiğin halde beklemektir.
6 – Aşk insanda devrim yaratan bir duygudur.
7 – Aşk bütün kusurları örten sihirli bir pelerindir.
8 – Aşk zifiri karanlıkta yolu gösteren bir ışıktır.
9 – Aşk ölümün bile önünde diz çöktüğü bir tutkudur.
10 – Aşk aklın tatile çıktığı bir okuldur.
11 – Aşk noktası olmayan bir cümledir.
12 – Aşk eriyip biteceğini bildiğin halde yaktığın bir mumdur.
13 – Aşk kaybettiğinde bile kazandığını bilmektir.
14 – Aşk ulaşılması imkansız bir zirvenin adıdır.

*

AŞK YARASI

Yüreğimden aşk kurşunu yedim ben
Doktor ağlar, merhem ağlar yarama.
Dilekçemi gökyüzüne verdim ben
Yağmur ağlar, meltem ağlar yarama.

Gözyaşları kiripiklere dizilir
Damla damla yanaklara süzülür
Ruh röntgenim duygulara çizilir
Zülüf ağlar, perçem ağlar yarama.

Yazan kalem kesin yazmış fermanı
Kimse sorsam ''yoktur'' diyor dermanı
Anlatsam çıldırtır dağı - ormanı
Yangın ağlar, deprem ağlar yarama.

Aşk yarası ilaç kabul etmezmiş
Bir gelirse daha dönüp gitmezmiş
Tıb ilminin aklı fikri yetmezmiş
Hatip ağlar, ebkem ağlar yarama...

25 Eylül 1997/Yasaklı Rüyalar

Abdurrahim Karakoç

*

AŞK YARASI

şimdi sen yoksun ya kan ağlıyor gözlerim,
gidiyorsun ya ağlamaklı sözlerim,
bir yıldız kaydı gökyüzünden kalbimin ortasına kanadı kırık bir kuş misali kaldım yine sensizlikle,yorgun düştü bedenim,
ruhsuzlaştı her yerim...

kamadı artık korku diye bir şey,
hayatın kahpeliğiymiş aşk denilen şey...
hiç bir şeyim kalmadı artık yolunu gözlediğim,sevgisini beklediğim,yolunda titrediğim,belki belki ben de severim dediğim...

yoksullukmuş sevmelerim,aşk dediklerim,
uğruna ölümü bile hayat bildiğim...
zamanıdır dostlar,şimdi hayata inat bir kadeh,bir kadeh daha içelim,
içtikçe gerçekleri görelim ümitsizliği yitirip,
son bir kez daha hayata merhaba diyelim..

şuh bir kahkaha atmak geliyor içimden, doğru bilidiğim her şeye inat ayakta durduğum,yorunluğumu bile unuttuğum,sebepsizce sararıp solduğum,
en zor olanın yaşarken ölmek olduğunun...

bir ruhun ona bahşedilenden fazlasını yapamaması kadar yakıcı,insanlığın kendini yitirmesi,tüm yanlışları doğru bilmesi,aslında yaşarken ölmesi kadar üzücü,kırıcı ve imansız olanı beklemek gibi,sonsuz ümidi biriktirmekmiş aşk...

içime akan gözyaşlarımdı sevmelerim,
onun için yanıp tutuşmalarım,
onsuz asla yapamam dediklerim,ruhumu bahşettiklerim,sonsuzu istediklerim,yaşamayı bile reddetmelerim.
gitme dur demek bile artık anlamsız,
cansız bir bedende,umutsuz bir ruhla yaşamaya çalışmak bile imkansız...

kızgın değilim,kırgın değilim beni seven dostlarıma,bana yoldaş olanlara,benim için zor anlar yaşayanlara,ama yinede seviyorum beni sevmeyen ruhları,bana bir yumruk daha atmış olanları,içinde az da olsa iyilik olanları,ölmeyide yaşamak kadar çoşkuyla karşılayanları.

Mustafa Gündoğan




aşk ne demektir, aşk nedir, aşkı memnu, aşkın anlamı, filozoflara göre aşk nedir, kişiye göre aşk, leyla ile mecnun, aşk sözlük anlamı, aşk sözleri, aşk şiirleri, ilahi aşk