Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

MEKKE'NİN FETHİ

15 Aralık 2020 Salı / No Comments
1 ocak 630, hz. muhammed, islam tarihi, kâbe, mekke'nin fethi, resimli mesajlar, hudeybiye antlaşması, ebu süfyanın müslüman oluşu, putların yıkılması, hz muhammedin hayatı, siyeri nebi


MEKKE’NİN FETHİ

Hudeybiye Antlaşmasının Bozulması


Hicretin 8. yılında, Müslümanlar ile Kureyş müşrikleri arasındaki anlaşma bozuldu. Kureyş müşrikleri, Beni Bekir kabilesini, Müslümanların müttefiki olan Huzaa kabilesi üzerine saldırtmışlardı. Hz.Peygamber’in (s.a.s) sabah namazını kıldırıp, mescidde oturduğu bir sırada, saldırıya uğrayan Huzaa kabilesinden kırk kadar süvari Medine’ye gelerek, Hz.Peygamber’in (s.a.s) baş ucuna dikildiler. Olup bitenleri Hz.Peygamber’e (s.a.s) anlattılar. Hz.Peygamber (s.a.s), son derece hiddetlendi. Kureyş müşriklerine bir yazı gönderilmesini emretti.

Gönderilen yazıda şöyle deniyordu:

Bundan sonra derim ki, ya Benibekir kabilesi ile olan anlaşmanızı bozar ve aradan çekilirsiniz ya da Huzaa kabilesinden ölenlerin diyetlerini ödersiniz. Bunlardan birini yerine getirmediğiniz taktirde sizinle savaşacağımı bildiririm.

Haber, Mekke’ye ulaştığında Kureyş müşrikleri iki alternatifi de reddettiler ve savaşmayı kabul ettiklerini bildirdiler. Hz.Peygamber’in (s.a.s) elçisi Medine’ye geri döndü ve durumu Hz.Peygamber’e (s.a.s) haber verdi. Fakat çok geçmeden müşrikler verdikleri cevaptan pişman oldular. Liderleri Ebu Süfyan’ı, Anlaşmayı yenilemesi ve süresini uzatması için Hz.Peygamber (s.a.s) ile görüşmek üzere Medine’ye göndermeye karar verdiler. Ama Ebu Süfyan Mekke’ye eli boş dönecektir.

Ebu Süfyan’ın Çabaları


Ebu Süfyan yola çıktığı sırada, Hz.Peygamber (s.a.s) sahabileri ile birlikte bulunuyordu. Onlara,
- Ebu Süfyan, anlaşmayı uzatmak üzere yanımıza gelmek için yola çıkmış bulunuyor. Ama istediğini elde edemeden dönüp gidecek!
buyurdu. Ebu Süfyan, Medine’ye ulaştığında ilk önce, Hz.Peygamber’in (s.a.s) de hanımı olan kızı Ümmü Habibe’nin evine girdi. Hz.Peygamber’in (s.a.s) minderine oturmak için yönelince, Ümmü Habibe, minderi katlayıp kaldırdı ve babasının ona oturmasına engel oldu. Ebu Süfyan:
- Ey kızcağızım! Bu minderi mi benden esirgiyorsun, beni mi bu minderden esirgiyorsun, anlayamadım?
- Bu Resulallah’ın (s.a.s) minderi! Bir müşrik onun üzerine oturamaz!
- Ey kızcağızım! Vallahi, evimden ayrıldıktan sonra sana kötülük gelmiş!
- Hayır, Allah bana bir kötülük değil, İslam’ı nasip etti. Sen ise hala taştan yontulmuş putlara tapıyorsun. Babacığım! Senin gibi Kureyş’in büyüğü olan birisi nasıl olur da İslam’dan uzak kalır?
- Yazıklar olsun sana! Senden bunu da mı işitecektim? Ben, atalarımın dinini bırakıp da Muhammed’e mi tabi olacağım?

Ümmü Habibe’nin evinden çıkıp doğruca mescitte bulunan Hz.Peygamber’in (s.a.s) yanına geldi:
- Ya Muhammed! Hudeybiye barışını sağlamlaştır ve süresini de uzat! Gel aramızdaki anlaşmayı bir yazı ile yenileyelim!
- Ey Ebu Süfyan! Sen bunun için mi geldin?
- Evet!
Hz.Peygamber (s.a.s), ona hiçbir cevap vermedi. Ebu Süfyan, aracı olmaları için Hz. Ebubekir (r.a), Hz. Ömer (r.a), Hz. Osman (r.a) ve Hz. Ali’nin (r.a) yanlarına da gittiyse de onlardan hiç biri aracı olmaya yanaşmadılar. Sonunda Ebu Süfyan, Mescid’e girdi. Ayakta durarak,
- Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, ben aramızdaki anlaşmayı yeniledim. Muhammed’in, bu anlaşmada bana vefasızlık edeceğini de hiç sanmıyorum.
diye seslendi. Ardından da Hz.Peygamber’in (s.a.s) yanına gitti:
- Ya Muhammed! Benim bu sözümü zannetmem ki reddedesin!
- Ey Ebu Süfyan! Bunu senin düşüncen!
Ebu Süfyan, Hz.Peygamber’in (s.a.s) bu sözü üzerine devesine binip Mekke’ye geri döndü.

Sefer Hazırlıkları


Hz.Peygamber (s.a.s), sefere hazırlanılması için emir verdi. Her tarafa da davetçiler gönderilerek, “Allah’a ve ahiret gününe inanan herkesin Ramazan ayında Mekke’de bulunması” bildirdi. Toplanan ordunun mevcudu 10.000 kişiyi buluyordu. Bunların 700’ünü Mekkeli Müslümanlar, 4000 kadarını Medineli Müslümanlar oluşturuyordu.

Hz.Peygamber (s.a.s), ikindi namazını kıldırdıktan sonra, ordunun başında Medine’den hareket etti. Ordunun yürüyüşü Mekke yakındaki Merruzzahran adı verilen bir vadide son buldu. Gece olunca herkese ateş yakması emredildi. Yakılan ateşlerin sayısı 10.000’i geçiyordu. Bununla Mekkeli müşriklerin korkuya kapılmalarının sağlanması istenmişti. Gerçekten de beklenen oldu; Kureyş müşrikleri, durumu araştırmak üzere Ebu Süfyan’ı göndermeye karar verdiler.

Ebu Süfyan Müslümanların Arasında


Ebu Süfyan, iki arkadaşıyla birlikte, gece vakti, Müslümanların ordugahlarının bulunduğu yere doğru yola çıktı. Fakat ordugaha yaklaşınca, nöbetçiler tarafından yakalandılar. Ebu Süfyan kendilerini Abbas’a götürmelerini istedi. Abbas (r.a), Hz.Peygamber’in (s.a.s) amcasıydı ve Ebu Süfyan ile eskiye dayanan bir dostlukları vardı. Kendisi, İslam’ı kabul etmiş ama son ana kadar Mekke’de kalmaya devam etmişti. İslam ordusu Merruzahran vadisine gelip konaklayınca, o da gelip Müslümanlara katılmıştı.

Ebu Süfyan kendisinin Abbas’a (r.a) götürülmesi için bağırıp çağırıyordu. Bu sırada Abbas (r.a) onun sesini tanıdı:
- Ebu Süfyan!
- Babam anam sana feda olsun! Burada neler oluyor? Bunlar kim?
- Yazıklar olsun sana ey Ebu Süfyan! Arkamdaki Resulullahtır (s.a.s) ve 10.000 kişilik karşı konulmaz bir ordunun başında size doğru geliyor. Vallahi, Kureyşi çok zor bir sabah bekliyor! Vay onların başına geleceklere!
- Babam, anam sana feda olsun! Buna bir çare var mı?
- Evet var.
- Ne yapmamı tavsiye edersin?
- Vallahi, Resulallah’tan (s.a.s) başkası tarafından ele geçirilirsen mutlaka öldürülürsün! Haydi katırımın arkasına bin de seni Onun yanına götüreyim. Kendisinden senin için bağışlanma dileyeyim.

Ebu Süfyan, Hz.Abbas’ın (r.a) teklifini kabul etti. O da onu nöbetçilerin elinden kurtararak Hz.Peygamber’in (s.a.s) çadırına götürdü. Geç vakitlere kadar Hz.Peygamber’in (s.a.s) yanında kaldılar. Hz.Peygamber (s.a.s), onlara İslam’ı anlattı. Ebu Süfyan’ın yanındaki iki arkadaşı hemen şehadet getirip Müslüman oldular. Ebu Süfyan ise düşünmek için zaman istedi.

Ebu Süfyan geceyi, Hz.Abbas’ın (r.a) yanında geçirdi. Sabah ezanı ile birlikte onlar da kalktılar. Müslümanlar sabah namazı için hazırlık yapıyorlardı. Müslümanların Hz.Peygamber’e (s.a.s) karşı olan tutum ve davranışlarını görünce Ebu Süfyan şaşkınlığını gizleyemedi:
- Ey Abbas! Ben şimdiye kadar ne İran kralında ne de Rumların hükümdarında hakimiyet ve saltanatın böylesini görmüş değilim!
- Bu saltanat değil, peygamberliktir! Yazıklar olsun sana! Sen de Ona iman etsene!

Namaza başlama tekbiri alındı ve Müslümanlar, Hz.Peygamber’in (s.a.s) arkasında sabah namazını kıldılar. Hz.Abbas (r.a), namazın bitiminde Ebu Süfyan’ı alarak Hz.Peygamber’in (s.a.s) yanına götürdü. Hz.Peygamber (s.a.s) onu görünce,
- Ey Ebu Süfyan! Allah’tan başka ilah bulunmadığını öğrenme zamanı daha gelmedi mi? Yazıklar olsun sana! Ben size dünyayı da, ahireti de sağlayacak bir din getirdim. Müslüman olun da kurtuluşa erin!
- Vallahi, sanırım ki Allah’tan başka tanrı olmasa gerek. Çünkü Sen Ondan yardım diledin, ben de benimkilerden yardım diledim. Ne zaman seninle karşılaştımsa, Senin bana galip geldiğini görüyorum. Benim ilahım hak olsaydı, ben Sana galip gelirdim.
- Yazıklar olsu sana ey Ebu Süfyan! Benim Allah’ın peygamberi olduğumu öğrenme zamanı daha gelmedi mi?
- Babam anam sana feda olsun! Yumuşak huylulukta, şereflilikte ve akraba haklarını gözetmekte Senden daha üstünü yoktur! Senin peygamber oluşuna gelince, bu konuda içimde hala biraz şüphe var.
Hz.Abbas (r.a) :
- Yazıklar olsun sana! Boynun vurulmadan önce Müslüman ol!
Bunun üzerine Ebu Süfyan şehadet getirdi ve Müslüman olduğunu söyledi.

Hz.Abbas (r.a):
- Ya Resulallah! (s.a.s) Ebu Süfyan, Kureyş’in ileri gelenidir. Ona övüneceği bir şey lütfetsen olmaz mı?
- Olur! Kim Ebu Süfyan’ın evine girerse güvendedir!
Ebu Süfyan:
- Benim evime mi?
- Evet!
- Benim evimin genişliği ne kadar ki?
- Kim Kabe’ye girer ve sığınırsa o da güvendedir!
- Kabenin genişliği ne kadar ki?
- Kim kapısını kapatır ve evinde oturursa o da güvendedir. Kim silahını elinden bırakırsa o da güvendedir!
- İşte bu genişliktir!
Hz.Abbas (r.a), Ebu Süfyan’ı (r.a) katırının arkasına alarak vadinin dar yerine götürdü. İslam ordusunun Mekke’ye doğru ilerleyişini beraberce seyretmeye başladılar. Kabileler, başlarında kumandanları olduğu halde bayraklarını çekerek Mekke’ye doğru ilerlemeye başladılar. Her kabilenin geçişinde Ebu Süfyan (r.a),
- Muhammed daha geçmedi mi?
diye soruyor ve geçenler hakkında bilgi alıyordu. Ardından da,
- Bunların burada ne işi var? Benim onlarla bir kavgam yok ki!
demekten kendini alamıyordu. Sonunda Hz.Peygamber’in (s.a.s) alayı uzaktan göründü. Hepsi de zırhlara bürünmüştü. Gözlerinden başka yerleri görünmüyor, atlarının ayaklarından çıkan tozlar ortalığı karartıyordu. Hz.Peygamber (s.a.s) de içlerindeydi. Ebu Süfyan (r.a), benzerini görmediği bu alayı geçerken görünce,
- Bunlar kim ey Abbas! Kapkara taşlık bir alanı andırıyorlar!
- Bu Resulullah (s.a.s)’tır. Muhacir ve Ensar arasında bulunuyor.
- Ben İran kralının ve Rum hükümdarının saltanatını gördüm. Fakat kardeşinin oğlundaki saltanatın benzerini görmedim. Bunlara hiç kimse güç yetiremez. Vallahi, kardeşinin oğlunun saltanatı pek büyük!
- Ey Ebu Süfyan! Bu saltanat değil, peygamberliktir.
- Evet, biliyorum!

Kureyş Teslim Oluyor


Kumandanlara, kendileriyle çarpışılmadığı sürece hiç kimse ile çarpışmamaları emri verildi. Ebu Süfyan (r.a) da Mekke’dekileri uyarmak üzere önden gönderildi.

Ebu Süfyan (r.a), Mekke’ye ulaştığı zaman Kabe’nin yanına gitti. Kureyşliler toplanmış, vereceği haberleri bekliyorlardı. Ebu Süfyan:
- Ey Kureyş topluluğu! Muhammed, karşısında dayanamayacağınız kadar büyük bir kuvvet ile yanınıza gelmiş bulunuyor. Müslüman olun da selamet bulun!
diye bağırmaya başladı. Kureyşliler:
- Sus! Senin gibi kötü elçilik yapanı Allah iyilikten uzaklaştırsın!
dediler. Hanımı Hind, Ebu Süfyan’ın (r.a) yanına gelerek sakalını tuttu:
- Şu hayırsız adamı, şu alçağı öldürün! Çünkü O dininden dönmüş. Allah Seni hayırdan uzak etsin! Yemin ederim ki, ya sen de Müslüman olursun ya da boynun vurulur! Hemen evine gir!
Bunun üzerine Hind, Ebu Süfyan’ın (r.a) sakalını bıraktı. Sonra müşriklere dönerek:
- Yazıklar olsun size! Bu davranışlarınızla kendinizi aldatmayın! O, karşı koyamayacağınız bir ordu ile başucunuza gelmiş bulunuyor. Ben sizin görmediklerinizi gördüm ki, onlara hiç kimsenin gücü yetmez. Kim Ebu Süfyan’ın evine girer ve sığınırsa emniyettedir. Kim Kabe’ye sığınırsa emniyettedir. Kim de kapısını kapatırsa o da emniyettedir.
Herkes evlerine dağıldı.

Hz.Peygamber’in (s.a.s) Mekke’ye Girişi

Hz.Peygamber (s.a.s), Ramazan ayının on üçünde, güneş doğmadan önce devesine bindi. Başına siyah bir sarık sarmıştı. Ayrılışından 8 yıl sonra büyük bir zafer ve ihtişamla yurduna geri dönüyordu. Fakat muzaffer bir komutan edasıyla değil büyük bir tevazu içinde... Mekke’ye yaklaştığında başını öne doğru eğdi. Hatta o derece eğilmişti ki, sakalının ucu devesinin eğerine değiyordu. Ve ağzından da şu sözler dökülüyordu:
- Ey Allah’ım! Hayat, ancak ahiret hayatıdır.
Sonunda, Müslümanlarla birlikte Kabe’ye vardı. Ziyaretin gereklerini yerine getirdikten sonra Sefa tepesine çıktı ve verdiği nimetlerden dolayı Allah’a şükür ve duada bulundu.

Medinelilerin Uyarılması


Hz.Peygamber (s.a.s), Sefa tepesinde dua ederken, Medineli Müslümanlardan bazıları aralarında konuşmaya başlamışlardı:
- Allah (c.c) , Resulüne yurdunun fethini nasip etti. Artık bizim yanımızdan ayrılır da Mekke’de oturur mu?
Bazıları da Mekke’dekilerin canlarına ve mallarına dokunulmamasından dolayı,
- Adamın kavmine karşı acıması ve yurduna karşı özlemi tuttu!
diye aralarında konuştular. Hz.Peygamber (s.a.s), duasını bitirdikten sonra onların yanına geldi:
- Ne konuşuyordunuz?
- Bir şey yok, ya Resulallah! (s.a.s)
Sorusunu birkaç kez tekrarladı ama cevap alamadı. O sırada kendisini bir hal bürüdü. Biraz sonra kafasını kaldırdı:
- Ey Ensar topluluğu! “Adamın kavmine karşı acıması ve yurduna karşı özlemi tuttu!” diye aranızda konuştunuz değil mi?
- Evet ya Resulallah! (s.a.s) Böyle söylemiştik.
- Dikkatli olun! Beni anacağınız bir ismim yokmuydu da benden “adam” diye bahsettiniz? Ben Allah’ın kulu ve peygamberi Muhammed’im. Ben Allah’a ve size hicret ettim. Benim hayatım sizin hayatınızladır. Ölümüm de sizin ölümünüzledir. Söylediklerinizden Allah’a sığınırım!
Medineliler ağlaşarak etrafına toplandılar:
- Vallahi biz, o söylediklerimizi ancak, Allah’a ve peygamberine olan bağlılığımızdan ve düşkünlüğümüzden, sana kıyamadığımızdan dolayı söylemiştik.
Şüphesiz bu sözün doğruluğunu hem Allah hem de peygamberi doğrular ve sizi mazur sayar.

1 ocak 630, ebu süfyanın müslüman oluşu, hudeybiye antlaşması, hz muhammedin hayatı, hz. muhammed, islam tarihi, kâbe, mekke'nin fethi, putların yıkılması, resimli mesajlar, siyeri nebi,

Mekke’de İlk Yemek

Hz.Peygamber’in (s.a.s) saçı ve sakalı çok tozlanmıştı. Öğle vaktine doğru, amcası Ebu Talib’in kızı Ümmühani’nin evine gitti. Yıkanarak temizlendi ve bir miktar namaz kıldı. Sonra Ümmühani’ye sordu:
- Yanında, yiyecek bir şeyler var mı?
- Kuru ekmek kırıntılarından başka bir şey yok. Onu da Size sunmaya utanırım.
- Onları suyun içine ufala! Biraz da tuz getir!
- Yanında katık yapacak bir şey varmı?
- Ya Resulullah (s.a.s)! Sirkeden başka bir şey yok!
- Onu da getir!
Getirilenleri yemeğin üzerine döküp yedikten sonra,
- Ey Ümmühani! Sirke ne güzel katıktır! İçinde sirke bulunan ev yoksul olmaz.
buyurdu.

Ebu Süfyan’ın Gerçekten Müslüman Olması


Mekke’nin eski lideri Ebu Süfyan, Kabe’nin yanında oturuyordu. Hz.Peygamber’in (s.a.s) Müslümanlardan bazılarıyla önünden geçtiğini görünce,
- Askerlerimi toplayıp da yeniden şunlarla savaşsam mı?
diye içinden düşünmeye başladı. Hz.Peygamber (s.a.s) gelip baş ucuna dikildi ve sırtına eliyle vurarak,
- O zaman da Allah seni yine hor ve düşkün eder!
buyurdu. Ebu Süfyan, Hz.Peygamber’in (s.a.s) baş ucunda dikildiğini görünce:
- Şu ana kadar Senin gerçekten peygamber olduğuna inanmamıştım. İçimden geçirdiklerimden dolayı Allah’tan af ve bağışlanma diliyorum!
diyerek pişmanlığını dile getirdi.

Fadale’nin Müslüman Olması


Benzer bir olayı da Fadale bin Umeyr anlatıyor:
Hz.Peygamber (s.a.s), Kabe’yi tavaf ederken, Fadale, öldürmek maksadıyla yaklaşıyordu ki, Hz.Peygamber (s.a.s) ona doğru geldi:
- Sen Fadale misin?
- Evet, ben Fadale’yim.
- İçinden ne geçiriyordun?
- Hiçbir şey! Sadece Allah’ı zikrediyordum.
Hz.Peygamber (s.a.s) güldü:
- Allah’tan af ve bağışlanma dile!
buyurdu. Sonra elini Fadale’nin göğsüne koydu.

Fadale diyor ki:
Vallahi, göğsümden elini kaldırdığı zaman, Allah’ın yaratıkları arasında bana Ondan daha sevimli olan yoktu!

Putların Yıkılması

Kabe’nin çevresinde, kendilerine tapılan 360 kadar put bulunuyordu. Bunlar Arap kabileleri tarafından zaman zaman ziyaret edilir ve kendileri için kurban kesilirdi. Hz.Peygamber (s.a.s) elindeki asasıyla putlara birer birer dokunmaya başladı. Bu sarada da,
- Hak geldi, batıl yok olup gitti. Yok olan, ne bir şey var edebilir ne de diriltebilir.
buyuruyor, putlar da birer birer yüz üstü ya da arka üstü düşüyorlardı. Kabe’nin çevresinde yıkılmadık put kalmadı. Bilal (r.a), Kabe’nin üzerine çıkarak öğle ezanı okudu. Namaz kılındıktan sonra, Hz.Peygamber’in (s.a.s) emri üzerine yıkılan tüm putlar bir araya toplanarak ateşe verildi.

Mekkelilere Hitap

Hz.Peygamber (s.a.s), Kabe’nin önünde durdu. Üç kere tekbir getirdikten sonra halka hitab etti:
- Bütün övgüler Allah’a (c.c) yaraşır! Ondan başka ilah yoktur! Yalnız O vardır, eşi ve ortağı yoktur!
O va’dini yerine getirdi, kuluna yardım etti. Düşmanları bozguna uğrattı.
İyi bilin ki, cahiliye çağına ait olup, övünme meselesi edilenler, kan davaları bugün, şu ayaklarımın altındadır.
...
Ey Kureyş! Muhakkak ki, Allah (c.c) cahiliyet gururunu, soy ile övünüp büyüklenmeyi sizden kaldırmıştır. Bütün insanlar Adem’den (a.s), Adem (a.s) de topraktan yaratılmıştır. İnsanlar iki sınıftır: Bir kısmı iman eder ve günahlardan kaçınır. Allah (c.c) katında değerli ve şereflidir. Diğer kısmı ise azgındır. Allah (c.c) katında da değersiz ve şerefsizdir.
Ey Kureyş! Ey Mekkeliler! Ne dersiniz? Şimdi hakkınızda ne yapacağımı düşünüyorsunuz?
- Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin. Kerem ve iyilik sahibi bir kardeşin oğlusun. Gücün yetti, iyi davran!
- Benim halimle sizin haliniz, Yusuf (a.s)’ın kardeşlerine dediği gibi olacaktır. Onun dediği gibi ben de,
(Yûsuf da:) "Bugün size, (o yaptığınızdan dolayı) hiçbir kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir" dedi.
12/92
diyorum. Gidiniz! Serbestsiniz!

Hz.Peygamber (s.a.s) Kendisini Nasıl Tanıtıyor?
Fetih günü Hz.Peygamber’in (s.a.s) yanına bir adam geldi. Kendisiyle konuşmak istiyordu ama konuşurken heyecandan kendisini bir titreme tuttu. Bunu gören Hz.Peygamber (s.a.s):
- Sakin ol! Ben hükümdar değilim! Güneşte kurutulmuş et parçalarını yiyerek yaşayan Kureyşlilerden bir kadının oğluyum.
buyurdu.

Nereden Nereye?

Rebia bin Abbad anlatıyor:
Mekke’nin fethinden sonraki günlerde babamla birlikte Mekke’ye gitmiştik. Resulallah’ı (s.a.s) görünce hemen tanıdım. Çocukluk çağımda Onu Zülmecaz panayırında ilk defa görüşüm aklıma geldi.
- Ey İnsanlar! ‘La ilahe illallah’ deyin de kurtulun!
diyerek halkı İslam’a davet ediyor, halk ise Ondan yüz çeviriyor ve konuşmuyordu. Yalnız amcası Ebu Leheb,
- Bu dininden dönmüş bir yalancıdır! Sakın sizi atalarınızın dininden döndürmesin!
diyerek arkasından dolaşıyordu. Fakat o yinede “ ‘La ilahe illallah’ deyin de kurtulun!” demekten geri durmuyordu.

Mekke’de İslam’ın Işığı

Birkaç gün içinde Mekke halkının büyük çoğunluğu İslam’a girdi. Mekke putlardan temizlenmiş, İslam’ın ışığıyla aydınlanmaya başlamıştı. Hz.Peygamber (s.a.s), Ramazan’ın bitmesine on gün kala , Mekke’nin çevresindeki bölgelerde bulunan putları da yıkıp kaldırmak üzere her tarafa askeri birlikler gönderdi.

1 ocak 630, hz. muhammed, islam tarihi, kâbe, mekke'nin fethi, resimli mesajlar, hudeybiye antlaşması, ebu süfyanın müslüman oluşu, putların yıkılması, hz muhammedin hayatı, siyeri nebi

ESMA-ÜL HÜSNA (YA FETTAH)

14 Aralık 2020 Pazartesi / No Comments

Ya Fettah

Hayır kapılarını açan, hüküm veren.

El-Fettah :  الفتّاح

Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran.

Fettah kelimesi, feth’den gelmektedir. Feth ise;

“kapalı olan şey’i açmak” mânasınadır.

Kapalı bir şey’i açmak.

Maddî olur; bir kapıyı, bir kilidi açmak gibi.

Mânevî olur; kalbden tasaları, kederleri atıp gönlü açmak gibi.

Bitkilerin çiçek açması, tohum ve çekirdeklerin sünbül vermesi, rızık ve rahmet kapılarının açılması hep Fettah ism-i şerifinin tecellîsindendir.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

“De ki: “Rabbimiz (kıyamet günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi hakkıyla) bilendir.” (Sebe, 26)


Taraflar arasında hüküm veren; birine yardım edip zafere ulaştıran; hayır ve rahmet kapılarını açan O’dur.

Silah gücü, kelime cambazlığı ve basit mantık oyunlarıyla hakkı batıla karıştırıp, içine zehir, dışına şeker konmuş öldürücü imansızlık tuzaklarına yakalananlar gerçeği anlayamadan giderlerse, ahirette hak ile batılın arasını ‘el-Fettah’ olan Rabbimiz açacak ve herkes gerçeği görecek, ama iş işten geçmiş olacak.

Çocuk ana rahminde iken çocuğa rızık kapısını açan, çocuk dünyaya gelince bir kapıyı kapayınca annenin göğüslerinden iki kapıyı açan. Göğüslerdeki iki kapı kapanınca acı-tatlı, yaş-kuru yiyeceklerden dört kapıyı açan O’dur.

Her müslüman, Allah’tan başka Hâkim olmadığına inanmalı ve O’nun hükmünden başka hüküm kabul etmemelidir.

Müslüman, kapalı olan her şeyi ancak Allah’ın açabileceğini bilmelidir. Kullarına rızık ve merhamet kapılarını açan, zor ve kitlenen işleri çözüp açan, hakkı görmeleri için kalplerini ve gözlerini açan, sıkıntı ve darlıktan sonra gönüllerini açıp ferahlık veren, anlaşılmayan kapalı her sorunu kolaylıkla açan O’dur.

Ey Allah’ın kalp kilitlerini açtığı ve kendi katından üzerine nurlar yağdırdığı kişi! Allah’ın kapılarını sana açtığı gibi sen de, ilim anahtarlarıyla cahil ve bilgisiz kimselerin kapalı kapılarını aç ve onların gönüllerini fethet.


Ya-Fettah Ebced değeri ve zikir saati: 

Zikir adedi : 489

Ya-Fettah Zikir saati: Utarit

Ya-Fettah Zikir Günü: Çarşambadır.

El-Fettah Esmasının Fazileti, Havas ve Esrarı


El-Fetttah ism-i şerifi, hayır ve nimet kapılarının açılması için, “Ya Fettah Celle celalühü” diyerek 489 kere okunur.


Sabah namazından sonra elini göğsünün üzerine koyarak El-Fetttah ism-i şerifini, 71 kere okursa, Allahü Teala hazretleri kalbini temizler ve nurlandırır.

Bu ism-i şerifi okumaya devam eden kişi inşallah rızkını kolay kazanır.


esmaül hüsna, Allahın sıfatları, Allahın isimleri, Allahın 99 ismi, ya fettah ne demek, ya fettah kaç defa, ya fettah ebced hesabı, ya fettah ismini faziletleri

VEDA HUTBESİ

10 Aralık 2020 Perşembe / No Comments
Veda Hutbesi

veda hutbesi, hz.muhammed, hz.muhammed allahın elçisi, hz.muhammedin hayatı, hadisler, hadislerle islam, hadisler ve ayetler

altın sözler, hadisler, hadisler ve ayetler, hadislerle islam, hz.muhammed, hz.muhammed allahın elçisi, hz.muhammedin hayatı, veda hutbesi, 

Peygamber efendimizin Vedâ Haccında 124.000’den fazla Müslümana yaptıkları vâz ve nasîhatlar. Peygamberimizin Allahü teâlâ tarafından insanlara, doğru yolu göstermek için görevlendirilmelerinden sonra mübârek ağızlarından çıkan her söz, mânâ ve hakîkatler yönünden beşeriyete birer rehberdir. Bunlardan “Vedâ Hutbesi” olarak bilinen son haclarında buyurdukları hususların ise ayrı bir ehemmiyeti vardır. “Vedâ Hutbesi” değişmez prensip, kânun ve nizamlar olarak on dört asırdır, bütün insanlığa ulaşabildiği seviyenin çok üstünde bir insan hakları anlayışı getirmiştir. Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki:

“Hamd, Allahü teâlâya mahsûstur. O’na hamd eder, O’ndan yarlıganmak diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından Allahü teâlâya sığınırız. Allahü teâlânın doğru yola ilettiğini saptıracak, saptırdığını da doğru yola iletecek yoktur.

Veda Hutbesi

"Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

"İnsanlar! bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

"Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. Oda sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

"Ashabım! "Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin.biliniz ki faizin her çeşidi kaldırılmıştır.Allah böyle hükmetmiştir.İlk kaldırdığım faizde Abdulmuttalibin oğlu (amcam)abbasın faizidir.lakin ana paranız size aittir.ne zulmediniz nede zulme uğrayınız.

"Ashabım! "Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır.cahiliye devrinde güdülen kan davalarda tamamen kaldırılmıştır.Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalibin torunu İlyas bin Rabia’nın kan davasıdır.

"Ey insanlar! "Muhakkak ki şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir.Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsınız bu da onu memnun edecektir.Dinimizi korumak için bunlardan da sakınınız.

"Ey insanlar! "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim.Siz kadınları Allahın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allahın emri ile helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır.

Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırsa Allah size onları yatakların yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

"Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabı Kur an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.

"Müminler! "Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman kardeşinin kanıda, malıda helal olmaz.Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

"Ey insanlar! "Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir.Her insanın mirastan hissesi ayrılmıştır. mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur.Çocuk kimin döşeğinde doğmuş ise ona aittir.Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle Allahın meleklerinin ve bütün insanların lanetine uğrasın.Cenab-ı hakk bu gibi insanların ne tevbelerini nede adalet ve şehadetlerini kabul eder.

"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise topraktandır.Arabın arab olmayana arab olmayanında arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. "Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse sizi Allahın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz!şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.Allahın haram ve dokunulmaz kıldığı cani haksiz yere öldürmeyeceksiniz.Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emr olundum.Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allaha aittir.

"İnsanlar! "Yarın beni sizden soracaklar ne diyeceksiniz? Sahabe-i kiram hep birden şöyle dediler; "Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz,bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz,diye şehadet ederiz".Bunun üzerine Resul''i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı, sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu;

"Şahid ol Yarab! Şahid ol yarab! Şahid ol yarab!"

altın sözler, hadisler, hadisler ve ayetler, hadislerle islam, hz.muhammed, hz.muhammed allahın elçisi, hz.muhammedin hayatı, veda hutbesi, 

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

/ No Comments
acı, akıl sağlığı, çile, depresyon, gözyaşı, hayat, insan, kafes, psikoloji, pusu, sıkıntı, su, insan hakları, insan hakları evrensel beyannamesi, birleşmiş milletler, insan hakları koordinasyon üst kurulu

İnsan...
Üç beş dam kan!
Irmak...
Üç beş damla su...
Öyle bir hayata çattık ki, 
Hayata kurmuş pusu...
*
Ruhum kafeste,
Gönlüm kafeste,
Aklım kafeste...
Ve Ben yaşıyorum...

*

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
acı, akıl sağlığı, birleşmiş milletler, çile, depresyon, savaş ve insan, insan hakları, insan hakları evrensel beyannamesi, insan hakları koordinasyon üst kurulu, ödev notları, psikoloji, 

Önsöz

İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan haysiyetin ve bunların eşit ve devir kabul etmez haklarının tanınması hususunun, hürriyetin, adaletin ve dünya barışının temeli olmasına,

İnsan haklarının tanınmaması ve hor görülmesinin insanlık vicdanını isyana sevk eden vahşiliklere sebep olmuş bulunmasına, dehşetten ve yoksulluktan kurtulmuş insanların, içinde söz ve inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir dünyanın kurulması en yüksek amaçları olarak ilan edilmiş bulunmasına,

İnsanin zulüm ve baskıya karşı son çare olarak ayaklanmaya mecbur kalmaması için insan haklarının bir hukuk rejimi ile korunmasının esaslı bir zaruret olmasına,

Uluslararasında dostça ilişkiler geliştirilmesini teşvik etmenin esaslı bir zaruret olmasına,

Birleşmiş Milletler halklarının, Antlaşmada, insanın ana haklarına, insan şahsının haysiyet ve değerine, erkek ve kadınların eşitliğine olan imanlarını bir kere daha ilan etmiş olmalarına ve sosyal ilerlemeyi kolaylaştırmaya, daha geniş bir hürriyet içerisinde daha iyi hayat şartları kurmaya karar verdiklerini beyan etmiş bulunmalarına,

Üye devletlerin, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile işbirliği ederek insan haklarına ve ana hürriyetlerine bütün dünyada gerçekten saygı gösterilmesinin teminini taahhüt etmiş olmalarına,

Bu haklar ve hürriyetlerin herkesçe aynı şekilde anlaşılmasının yukarıdaki taahhüdün yerine getirilmesi için son derece önemli bulunmasına göre,

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu,

İnsanlık topluluğunun bütün fertleriyle uzuvlarının bu beyannameyi daima gözönünde tutarak öğretim ve eğitim yoluyla bu haklar ve hürriyetlere saygıyı geliştirmeye, gittikçe artan milli ve milletlerarası tedbirlerle gerek bizzat üye devletler ahalisi gerekse bu devletlerin idaresi altındaki ülkeler ahalisi arasında bu hakların dünyaca fiilen tanınmasını ve tatbik edilmesini sağlamaya gayret etmeleri amacıyla bütün halklar ve milletler için ulaşılacak ortak ideal olarak işbu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ilan eder.

Madde 1

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

Madde 2

Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyanname’de ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.

Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.

Madde 3

Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.

Madde 4

Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.

Madde 5

Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.

Madde 6

Herkes her nerede olursa olsun hukuk kişiliğinin tanınması hakkını haizdir.

Madde 7

Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir. Herkesin işbu Beyanname’ye aykırı her türlü ayırt edici muameleye karşı ve böyle bir ayırt edici muamele için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.

Madde 8

Her şahsın kendine anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı fiilli netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır.

Madde 9

Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulanamaz veya sürülemez.

Madde 10

Herkes, haklarının, vecibelerinin veya kendisine karşı cezai mahiyette herhangi bir isnadın tespitinde, tam bir eşitlikle, davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adil bir şekilde ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.

Madde 11

Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır.
Hiç kimse işlendikleri sırada milli veya milletlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ihmallerden ötürü mahkum edilemez. Bunun gibi, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha şiddetli bir ceza verilemez.

Madde 12

Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz bırakılamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır.

Madde 13

Herkes herhangi bir devletin sınırları dahilinde serbestçe dolaşma ve yerleşme hakkına haizdir.
Herkes, kendi memleketi de dahil, herhangi bir memleketi terketmek ve memleketine dönmek hakkına haizdir.

Madde 14

Herkes zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir.
Bu hak, gerçekten adi bir cürüme veya Birleşmiş Milletler prensip ve amaçlarına aykırı faaliyetlere müstenit kovuşturmalar halinde ileri sürülemez.

Madde 15

Her ferdin bir uyrukluk hakkı vardır.
Hiç kimse keyfi olarak uyrukluğundan ve uyrukluğunu değiştirmek hakkından mahrum edilemez.

Madde 16

Evlilik çağına varan her erkek ve kadın, ırk, uyrukluk veya din bakımından hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın evlenmek ve aile kurmak hakkına haizdir. Her erkek ve kadın evlenme konusunda, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit hakları haizdir.
Evlenme akdi ancak müstakbel eşlerin serbest ve tam rızasıyla yapılır.
Aile, cemiyetin tabii ve temel unsurudur, cemiyet ve devlet tarafından korunmak hakkını haizdir.

Madde 17

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olmak hakkını haizdir.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

Madde 18

Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Madde 19

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Madde 20

Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Hiç kimse bir derneğe mensup olmaya zorlanamaz.

Madde 21

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

Madde 22

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

Madde 23

Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.

Madde 24

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

Madde 25

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

Madde 26

Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlköğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.
Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletler’in barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

Madde 27

Herkes, topluluğun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatları tatmak, ilim sahasındaki ilerleyişe iştirak etmek ve bundan faydalanmak hakkını haizdir.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

Madde 28

Herkesin, işbu Beyanname’de derpiş edilen hak ve hürriyetlerin tam tatbikini sağlayacak bir sosyal ve milletlerarası nizama hakkı vardır.

Madde 29

Her şahsın, şahsiyetinin serbest ve tam gelişmesi ancak bir topluluk içinde mümkündür ve şahsın bu topluluğa karşı görevleri vardır.
Herkes, haklarının ve hürriyetlerinin kullanılmasında, sadece, başkalarının haklarının ve hürriyetlerinin gereğince tanınması ve bunlara saygı gösterilmesi amacıyla ve ancak demokratik bir cemiyette ahlakın, kamu düzeninin ve genel refahın haklı icaplarını yerine getirmek maksadıyla kanunla belirlenmiş sınırlamalara tabi tutulabilir.
Bu hak ve hürriyetler hiçbir veçhile Birleşmiş Milletler’in amaç ve prensiplerine aykırı olarak kullanılamaz.

Madde 30

İşbu Beyanname’nin hiçbir hükmü, herhangi bir devlete, zümreye ya da ferde, bu Beyanname’de ilan olunan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyete girişme ya da eylemde bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamaz.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi tarihte en çok tercüme edilmiş bir dökümandır. 300’ün üzerinde farklı dillerdeki versiyonları Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyon Üyeliğinde bulunmaktadır.

Bu Türkçe versiyonu, İnsan Hakları Koordinasyonu Üst Kurulu tarafından tercüme edilmiştir.

acı, akıl sağlığı, çile, depresyon, gözyaşı, hayat, insan, kafes, psikoloji, ödev notları, su, insan hakları, insan hakları evrensel beyannamesi, birleşmiş milletler, insan hakları koordinasyon üst kurulu 

GANDİ İLKELERİ

3 Aralık 2020 Perşembe / No Comments
gandhi kimdir kısaca, mahatma gandhi kimdir kısaca, mahatma gandhi hayatı kısaca, gandhi neler yaptı, gandhinin liderliği, mahatma gandhi liderlik özellikleri, gandhi sözleri


GANDİ KİMDİR? 


                                                          (1869- 1948)

GANDİ İLKELERİ NELERDİR?

Mahatma Gandi (Mohandas Karamçand Gandi), 2 Ekim 1869’da Porbandar’da dünyaya gelmiştir. Babası Karamçand Gandi, Porbandar’ın başveziri, annesi Putlibai babasının dördüncü eşi ve dindar bir Hinduydu. Doğuştan ‘çalışanlar’ kastına mensup olan Gandi, etyemezlik, canlılara zarar vermeme, kişisel arınma için oruç tutma ve farklı kast üyeleri arasında karşılıklı tolerans gibi öğretileri benimsemiştir.

Gandi,13 yaşındayken ailesinin isteği üzerine 13 yaşındaki Kasturba Makhanji ile evlenmiştir. Bu evlilikten Harilal, Manilal, Ramdas, Devdas adlarında dört çocuğu dünyaya gelmiştir. Ailesi avukat olmasını istediği için Bhaunagar’da bulunan Samaldas Koleji’ne devam etmiş, 4 Eylül 1888’de hukuk okumak için University College Londan’a girmiştir. Londra’da geçirdiği zaman içinde et, alkol ve seksten uzak duracağına dair annesine söz veren Gandi,daha sonrasında körü körüne bu inanca bağlanmayı reddetmiş, etyemezlik üzerine yazılar okuyarak bu inanışı entelektüel boyutta benimsemiştir.Ve hatta etyemezler Derneği’ne katılarak yönetim kuruluna seçilmiş ve bir şubesini kurmuştur. Londra’da eğitim hayatını tamamlayan Gandi, İngiltere ve Galler barosuna girdikten sonra Hindistan’a dönmüş; fakat burada avukatlık yaparken başarılı olamamıştır.Bir süre lise öğretmenliği yapmış ve Rajkot’a geri dönerek arzuhalcilik yapmaya başlamıştır. Bir Britanya subayı ile anlaşmazlığa düşünce bu işine de son vererek Güney Afrika’nın Natal Eyaleti’ne yerleşerek burada işe başlamıştır.

Gandi, Güney Afrika’da Hintlilere uygulanan ırkçılığa maruz kalmış ve bu ırkçılığın doğurduğu sosyal eşitsizlik ve haksızlıklar Gandi’nin sosyal eylemciliğinin temelini oluşturmuştur.1894 yılında Natal Hint Kongresi’ni kurarak Hintli topluluğunu ortak bir siyasi çatı altında toplamış ve Hintlilerin yaşadığı ırkçı muamele ve ayrımcılığa,sosyal eşitsizliklere dikkatleri çekmeyi başarmıştır.

1915 yılında Güney Afrika’dan Hindistan’a dönen Gandi, burada kendisini destekleyenlerle birlikte bir aşram kurmuştur. Kötü yaşam koşulları altında olan köylerin temizlenmesine, buralarda okul ve hastaneler kurulmasına öncülük etmiş ve köy liderlerini desteklemiştir.Tüm bunların sonucunda polis,huzursuzluk çıkardığı gerekçesiyle Gandi’yi tutuklamış fakat halkın protestoları sonucunda mahkeme Gandi’yi serbest bırakmıştır.Yoksul köylülere yardım edilmesi, kıtlık bitene kadar vergilerin kaldırılması gibi konularda hükümetle anlaşma imzalamıştır.Halkın sevgisini ve güvenini kazanan Gandi’ye insanlar baba anlamına gelen ”Bapu” ve yüce ruh anlamına gelen ”mahatma”demeye başlamışlar ve böylece Gandi’nin ünü tüm ülkeye yayılmıştır. Tüm yaşantısını ezilen sınıfın çıkarlarına hizmet etmeye,sosyal adaleti sağlayıpırkçılık ve sınıfsal ayrımı reddetmeye,özgürlük mücadelesine adayan Gandi, 30 Ocak 1948’de Yeni Delhi’de Hindu bir radikal olan suikastçı Nathuram Godse tarafından vurularak öldürülmüştür. Ölümünden sonra külleri kaplara konarak,anma törenleri için Hindistan’ın çeşitli bölgelerine gönderilmiştir.

MAHATMA GANDİ İLKELERİ

DOĞRULUK

Hayatını Satya (Doğruluk)’yı bulmaya adamış, kendi hatalarından yola çıkarak deneyler yapmıştır. İnançlarını ”Doğruluk Tanrı’dır” olarak özetlemiştir.

PASİF DİRENİŞ

Pasif direniş, Hindistan dini tarihinde çok eski bir yere sahiptir fakat bu düşünceyi ciddi anlamda siyaset boyutunda ilk uygulayan Gandi’dir.

ETYEMEZLİK

Annesinin dindarlığı sebebiyle tanıştığı etyemezlik, daha sonraları araştırmaları sonucunda benimsediği hayat felsefesine dönüşmüştür.Ona göre etyemez beslenme,hem insan vücuduna faydalı hem de çok düşük gelir seviyesine sahip olan Hindistan’da, ekonomik bir amaca hizmet etmektedir.

BRAHMAÇARYA

16 yaşında iken babası hastalanmış ve Gandi tüm hastalığı boyunca babasının başında olmuştur. Bir gece amcası Gandi’ye dinlenmesi gerektiğini söylemiş ve onun yerine geçmiştir. Odasına geçen Gandi, bedeni isteklerine engel olamamış ve karısıyla birlikte olmuştur. Kısa bir süre sonra hizmetçiden babasının az önce öldüğünü öğrenen Gandi, büyük bir suçluluk ve utanç duyarak, 36 yaşında cinsellikten vazgeçmiştir. Ona göre Brahmaçarya,”duyguların düşünce, söz ve eylemde kontrolü”anlamını taşımış ve sevmeyi öğrenmenin kişisel zorunluluğunu hissetmiştir.

SADELİK

Batı tarzı yaşam stilini bırakmış,gereksiz harcamalarını keserek sade bir yaşam biçimini benimsemiştir.

İNANÇ

Hindu olarak doğup öyle yaşamıştır. Budizmi, Hinduizmi, Hristiyanlığı ve İslamiyeti incelemiş ve bu konularda sayısız kitap okumuştur.Tüm dinlerin eşit olduğuna inanmış; Hinduizmin ruhunu arındırdığını, kendisini huzura kavuşturduğunu savunmuştur.

Bu yazı, gandhi kimdir kısaca, mahatma gandhi kimdir kısaca, mahatma gandhi hayatı kısaca, gandhi neler yaptı, gandhinin liderliği, mahatma gandhi liderlik özellikleri, gandhi sözleri ile ilgilidir.

4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ

/ No Comments
4 aralık dünya madenciler günü tarihi, türkiyede maden kazaları, dünyada maden kazaları, madenci şiirleri, madenci sözleri, madencilerle ilgili sözler ve şiirleri, ödev notları

4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ'NÜN TARİHİ

Roma imparatorluğu zamanında , babasının gazabından kaçarak, İzmit yakınlarında madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan, çalışmakta olan madencileri koruduğuna inanılan ve bu nedenle madenciler tarafından azize kabul edilen Santa Barbara'nın 4 aralık tarihinde bu mağaraya yerleşmesi, , önce Anadolu'da daha sonrada Avrupa ve tüm dünyada "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanılmaktadır.

TÜRKİYE'DE YAŞANAN MADEN KAZALARI

1983 Armutçuk grizu faciası: 7 Mart 1983 tarihinde Zonguldak'ın Armutçuk beldesindeki taş kömürü ocağında meydana gelen grizu patlamasında 103 işçi yaşamını yitirmiştir.

1990 Amasya grizu faciası: 7 Şubat 1990 tarihinde Amasya'da, Yeni Çeltek Kömür İşletmesi'ne ait maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 3 işçi yanarak 65 işçi ise göçük altında kalarak hayatını kaybetmişti

1992 Kozlu grizu faciası: Türk madencilik tarihinin en büyük felaketlerinden birinde, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki taş kömürü ocağında meydana gelen zincirleme patlamalarda 263 madenci yaşamını yitirmiştir.13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da 301 kişinin yaşamını yitirdiği faciaya kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümlü maden kazası olmuştur.

1995 Yozgat-Sorgun grizu faciası: Yozgat'ın Sorgun ilçesinde, Matsan Madencilik Şirketi'ne ait kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle meydana gelen kazada 38 kişi göçük altına kalarak can vermiştir.

Balıkesir-Odaköy grizu faciası: 23 Şubat 2010 tarihinde Balıkesir'in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy'de, toplam 47 kişinin çalıştığı maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 17 kişi ölürken 30 kişide yaralanmıştır.

2014 Soma kömür madeni faciası: Türkiye'de en büyük kayıbın yaşandığı maden kazasıdır. 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa'nın Soma ilçesinde, Soma Holding tarafından işletilen kömür ocağında meydana gelmiştir. Patlamanın etkisiyle madende yangın çıkmış ve çok sayıda madenci içeride mahsur kalmıştır. Faciada toplam 301 kişi hayatını kaybetmiştir.

2014 Karaman-Ermenek maden faciası: 28 Ekim'de Ermenek'te olan maden faciası..350 metre derinlikte 18 maden emekçisinin su baskını sonucunda mahsur kalarak yaşamını yitirdi.

DÜNYADA YAŞANAN MADEN KAZALARI

Benzihu: Çin’in Liaoning eyaletinde Benzi yakınında Honkeiko kömür madeninde 26 Nisan 1942'de, dünyanın en çok ölümlü kömür madeni kazası meydana geldi. Madende gaz ve kömür tozu karışımının neden olduğu patlamada bin 549 kişi hayatını kaybetti. Patlamada maden kuyusunun girişi kapandı. Japonya ordusu, kazaya rağmen 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar kadar ocağı işletmeye devam etti. Liaoning’in bağımsızlığını kazanmasının ardından Sovyetler Birliği’nin yaptığı soruşturma, havalandırma sisteminin kapanmasıyla karbonmonoksit zehirlenmesinin, madencilerin büyük bölümünün ölümüne yol açtığını gösterdi.

Courrieres: Fransa’da 10 Mart 1906'da meydana gelen kazada, bin 99 kişi hayatını kaybetti. Dünya tarihinin en ölümlü ikinci kömür madeni kazasının nedeni, kuyulardan birinde çıkan yangının yol açtığı büyük patlamaydı.
Mitsubişi Hojyo: Kaza, 15 Aralık 1914'te Japonya’nın Kyuşu adasında Mitsubişi Hojyo kömür madeninde meydana geldi. Japonya tarihinin en ölümlü maden kazasında, 687 kişi yaşamını yitirdi.

Laobaidong: Çin’in Şanzi eyaletinde Datong yakınında bulunan Laobaidong kömür madeninde 9 Mayıs 1960 tarihinde metan gazı patlamasının yol açtığı kazada, 684 kişi hayatını kaybetti. Bu, Çin’in en ölümlü ikinci kömür madeni kazasıydı. Felaketle ilgili bilgiler, Çin yönetimi tarafından 30 yılı aşkın süre 1992 yılına kadar örtbas edildi.

Mitsui Miike: Kaza, 9 Kasım 1963'te Japonya’da meydana geldi. 458 madencinin yaşamını yitirdiği, 833 kişinin yaralandığı kazaya, kömür tozu patlaması neden oldu. Madencilerin büyük bölümü, karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Hayatta kalan madencilerde ağır beyin hasarı görüldü. Bu, Japonya’da meydana gelen en ölümlü ikinci kömür madeni kazası oldu.

Senghenydd: Birleşik Krallık tarihinde en kötü maden trajedisi olan Senghenydd Kömür Ocağı felaketi, Galler’de 14 Ekim 1913 tarihinde meydana geldi. Yer altında kömür tozu patlamasının neden olduğu felakette 439 kişi öldü.

Wankie: 6 Haziran 1972'de Rodezya'da, şimdi adıyla Zimbabve'nin Wankie kömür madeninde bilinmeyen bir nedenden patlama yaşandı. Devam eden seri patlamar tarihin en büyük maden facialarından birinin yaşanmasına sebep oldu.
Çalışmalar sonucunda 8 madenci kurtarılırken, 3 madencininde cansız bedenine ulaşıldı. 428 madenciye ise ulaşılamadı. Madenden sızan gaz sebebiyle arama kurtarma çalışmalarına son verildi. Facia sonucunda 126'sı Rodezyalı olmak üzere farklı ülkelerden 426 maden işçisi hayatını kaybetti.

Dhori: Hindistan'ın Jharkhand eyaletinin Dhanbad yakınlarındaki Dhori kömür madeninde 28 Mayıs 1965'te yaşanan grizu patlaması ve ardından çıkan yangın sonucunda 375 madenci hayatını kaybetti. Patlamanın madencilerden birinin lambasından kaynaklandığından şüpheleniliyordu.

Chasnala: Dhori'deki kazadan 10 yıl sonra, 27 Aralık 1975'de yine Dhanbad yakınlarındaki Chasnala maden ocağında patlama yaşandı. Metan gazının alev alması sonucunda yaşanan patlamayla madenin çatısı çöktü ve madeni su bastı.
Palamadan sağ kurtulan madenciler su ve yıkıntı altında can verdi. Sonuçta 372 madenci hayatını kaybetti. Pek çok madencinin bedenine hiçbir zaman ulaşılamadı.

Oaks: 12 Aralık 1866'da İngiltere'de, Güney Yorkshire'daki Oaks kömür ocağında madencilerin karzamasından çıkan kıvılcım nedeniyle meydana geldiği düşünülen iki ayrı grizu ve kömür tozu patlaması yaşandı. 19. yüzyılın en büyük maden facialarından biri olarak tarihe geçen kazada 361 kişi hayatını kaybetti.


Monongah: ABD'nin Monongah kömür madenlerine ait iki ayrı madende 6 Aralık 1907'de grizu ve kömür tozu patlaması yaşandı. Çoğunluğunu italyan göçmenlerin oluşturduğu 361 madenci hayatını kaybetti. Elektrik aksağamından ya da lambalardan çıktığı şüphelenilen patlama sonucunda havalandırma sistemi çöktü. Havasızlık sebebiyle kurtarma çalışmaları yürütülemedi.
Kaynak: www.mynet.com

*
4 aralık dünya madenciler günü tarihi, türkiyede maden kazaları, dünyada maden kazaları, madenci şiirleri, madenci sözleri, madencilerle ilgili sözler ve şiirleri, ödev notları

MADENCİ SÖZLERİ

-Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, orada insanların nasıl öldüklerine bakın. (Albert Camus)

-“Kararan gönüllere kara düştü bin kere. Güzel güzel öldüler çakılarak yerlere!”

-“Daha kaç Can geçmeli dünya denen saatin zembereğinden?” (Vildan Birinci)

-“Kararır ekmek insanlık azaldıkça.”

-“O kadar çok kazdılar ki Cennet’e düştüler…”

-Ah bu mevsimler kiraz içindi, ceviz içindi, insan içindi ömrün baharında ocaklara ölüm küredik. (Barış Erdoğan)

-Türk evi delik deşik; yıkık dökük hânüman. (Necip Fazıl)

-K/ömür madenlerinde, ömürler sönerken… Ruhumda kesif bir acı, kalbimde siyah bir isyan var! (Vildan Birinci)

-Yine bir kömür
kütürdedi sobada
kayıp bir madencinin
kalbi rast geldi
atıverdi sıcak odada...(Sunay Akın)

-Madenler artık ölüm olmasın yaşamak için gün yüzüne çıkılmalı.

-Onlar ekmek parası için oradaydı çalıştıranlar bunu düşünmedi.

-Paradan kısarak güvensizlik altında insanların çalıştırılmaması gereklidir.

-Yer altı insanlarıdır onları elleri yüzleri siyahlar içinde olur.

-Taştan topraktan ekmek çıkartırlar yüzlerce metre yerin altından.

-Canları pahasına aileleri için uğraştı madencilerimiz iyi bir gelecekti istedikleri.

-Onlardan kimsenin haberi yoktu bir dilim ekmek uğruna hayatlarını kaybettiler.

-Kimse umursamazdı hor görürlerdi şimdi hakkın rahmetine kavuştular.

-Biraz daha fazla para uğruna onların hayatı hiçe sayıldı.

-Emniyetsiz çalışmayı Türk milleti olarak lanetliyoruz.

-Emniyet çalışmak insanları öldürür.

-Onlar insan asıl sahip çıkmayanlar utansınlar.

*

MADENCİ ŞİİRLERİ

Ekmek Parası

soma-sedye-tasiyan-kurtarma-ekibi
Masmavi göreceğiz Karadeniz’i
Balkaya’dan Bapuz’a kadar,
Karış karış biliriz bu şehri;
EKİ’nin çiçekli bahçeleri,
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen,
Soluk benizli insanlarıyla…
Siyah akar Zonguldak’ın deresi
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası

Orhan Veli

*

Madenci Gardaş

Hergün iki defa çıkar canımız
Madenci kömürcü olmuş adımız
Hırsızlara ibret olsun halımız
Biz hergün helâlle doyardık gardaş

Yaşam sürüyor çılgınca kimisi
Nesli belirsiz rezilin birisi
Şaşaalı ömür hayat sevgisi
Biz daha doğarken öldüydük gardaş

Umudumuz bizim alın terimiz
Köhne karanlıklar yurtla yerimiz
Yağlı kömür isi kirli tenimiz
Biz kefeni dünden giydiydik gardaş

Sanmasın ki kimse uyur gezeriz
Aptal uğuşukla denmesin keriz
Bir tükensek bile biz bin geliriz
Biz önü önceden gördüydük gardaş

Gülistanda açar nergiz fesleğen
Kendin aldatır ayıbın gizleyen
Küme küme fasit fırsat gözleyen
Biz onu ezelden dövdüydük gardaş

Yaman olur kömürcünün duası
Mekân yeraltı ter kokar burası
Elimde sevdanın iki yakası
Biz gülü sineye gömdüydük gardaş

Sona eriyorum bak yavaş yavaş
İster efkârınla kal ister kalk dolaş
Ne merak edip dur ne bana bulaş
Adımı sorarsan madenci gardaş!(Almanya'dan bir Türk Vatandaşı)

*

Vay Kurban!
(annelerin-feryadı)

Ölüm bu,
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardı umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda…

Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
Ve almaz koynuna kara sabanı.

Sepetçioğlu’m bir kömür işçişidir,
Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif
Mal, haraç-mezattır,
Can, pazar-pazar.
Kırmızı, ak ve esmer,
Yumuşak ve sert buğdayları
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kör boğaz, nafaka uğruna,
Haldan düşmüş, tebdil gezer…

Ahmed Arif

*


4 aralık dünya madenciler günü tarihi, türkiyede maden kazaları, dünyada maden kazaları, madenci şiirleri, madenci sözleri, madencilerle ilgili sözler ve şiirleri, ödev notları






YUSUF HAS HACİP'İN HAYATI VE SÖZLERİ

30 Kasım 2020 Pazartesi / No Comments
Yusuf Has Hacip Kimdir, Yusuf Has Hacip Hakkında Bilgi, Yusuf Has Hacip Kısaca Bilgi, kutadgu bilig, siyasetname yusuf has hacip, Yusuf Has Hacip’in Kısaca Hayatı,

YUSUF HAS HACİP KİMDİR?

Yusuf Has Hacip’in 1017 yılında; Doğu Türkistan’daki Balasagun şehrinde doğduğu tahmin edilmektedir. Karahanlı edip, şair ve devlet adamı olan Hacip, eğitimini Balasagun’da tamamlandıktan sonra, Karahanlı hizmetine girdi. Balasagunlu Yusuf olarak tanınan yazar, kendini çok iyi yetiştirdi. Tahmini olarak elli yaşlarındayken ”Kutadgu Bilig” adlı meşhur eserini yazdı. Bu kitap; Karahanlı Sarayında çok beğenilerek Hacip’e Uluğ Has Hacip unvanı verildi. Başvezir yardımcılığına getirildi. Bu görev; Karahanlı devlet memuriyetlerinden en yüksek payelerinden biriydi. Hacip; İslami Türk Edebiyatının, bilgin bir yazarı ve düşünürüdür. 1077 yılında öldüğü varsayılmaktadır.

Yusuf Has Hacip Kimdir, Yusuf Has Hacip Hakkında Bilgi, Yusuf Has Hacip Kısaca Bilgi, kutadgu bilig, siyasetname yusuf has hacip, Yusuf Has Hacip’in Kısaca Hayatı,


YUSUF HAS HACİP SÖZLERİ

İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır.
*
Ey nimet sahibi olan kimse, şükret. Şükredene Tanrı nimetini artırır.
*

İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.
*
Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! ölümsüz olursun.
*

Başkasının zararını isteme, kendin de zarar verme; hep iyilik yap, kendi heva ve heveslerine hakim ol.
*

Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.
*
Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.
*

Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç.
*
Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.
*

Öfke ve gazapla işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin.
*
Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.
*

Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir.
*
Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.
*

Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.
*
İyi hareket et, kötülerin zararlarını ortadan kaldır!
*

İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.
*
İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
*

İnsana insanlığı nisbetinde mukabelede bulun. Böyle mukabelede bulunduğu için, insana insan adı verilmiştir.
*
İnsan, binlerce yaşasa, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.
*

İnsan süsü, yüz; yüzün süsü, göz; aklın süsü, dil; dilin süsü, sözdür.
*
İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.
*

İşe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et. Acele yapılmış olan işler yarın pişmanlık getirir.
*
Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.
*

Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.
*
Her sözü söz diye ağzından çıkarma. Lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle.
*

Her mahlûk kendi nasibini alır. Yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar.
*
Fenalık cahillikten doğar, hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yoluyla da bilgisizlere bilgi verilmiş olur.
*

Çok dinle fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle.
*
Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.
*

Çok mal aç gözlüyü doyurmaz. Ecel gelince pişman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz.
*
İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir. Mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebalı altında kalır.
*

Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.
*
Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.
*

İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Allah’a kulluk et ve O’nun kapısına yüz sür.
*
Ey asil insan! insanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.
*

Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.
*
Halka faydalı ol, onlara zarar verme!
*

Gurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur. Alçak gönüllülük ise insanı yükseltir.
*
Gönlünü ve dilini doğru tut!
*


Bu yazı, Yusuf Has Hacip Kimdir, Yusuf Has Hacip Hakkında Bilgi, Yusuf Has Hacip Kısaca Bilgi, kutadgu bilig, siyasetname yusuf has hacip, Yusuf Has Hacip’in Kısaca Hayatı, ile ilgilidir.

BEŞİKTAŞ SÖZLERİ

/ No Comments
beşiktaş sözleri, beşiktaş sloganları, spor sözleri, beşiktaş taraftar sözleri, beşiktaş son dakika, beşiktaş haberleri, kara kartal sözleri, i
beşiktaş sözleri,beşiktaş sloganları,kara kartal sözleri,beşiktaş taraftar sözleri,spor sözleri,beşiktaş haberleri,beşiktaş son dakika,bjk,beşiktaş futbol takımı

BEŞİKTAŞ TARAFTAR SÖZLERİ

Felsefemiz aşktır BEŞİKTAŞK’tan başka aşk yalandır.

14 şubat hayal ürünüdür tek gerçek BEŞİKTAŞ tribün’üdür…

İmam maça geldi de biz camiye mi gitmedik

Hayatımız fani, ölümümüz ani, penaltı olursa, sen kullan baki

Başka sevgileri pek görmedi gözümüz kutlu olsun BeşiktAŞKIM Sevgililer Günümüz…

Tribün Gibisin Güzelim Biletini Basan Giriyor Ama Unutma ki ; BEŞİKTAŞ’ın Çocukları Tribüne Biletsiz’de Giriyor.

A-cımak yok N-efret war T-awiz yok İ-şkence war F-nrbahçe yok B-eşiktaş waR..!

Babam SİYAH dedi ben BEYAZ işde böyle başladı büyük AŞK

Aşkmış,sevgiymiş hepsi yalan… Tek gerçek Beşiktaş Ulan!!

Aşkımızı anlayabilmeniz için,maç günleri kalbinizin heyecanla çarpması gerek…

Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir.

Senden başka bir sevdada gülmedi yüzümüz, kutlu olsun Beşiktaşım sevgililer günümüz!!

Bursa iLi dışında bu gezegende bir adet biLe taraftarın yoksa, Beşiktaş’La aynı cümLe içinde buLunman bir fikstür hatasıdır.

Biz 12,5 devirirken siz 3,5 atıyordunuz

Karıya kıza değil SİYAH’a BEYAZA’a AŞIĞIZ!!!

Bizim aşkımız mum ışığında gözgöze değil meşale altında omuz omuza

Bizim Dostumuz Cehenneme Gidiyoruz Dedigimizde Neden Degil Ne Zaman Diyendir…

Asıl aşık biziz mecnunun sadece adı var………

Kafalar Güzel,Dillerde Yeni bir Beste.. Bekle bizi Sivas,Geliyoruz Emanetlerle!!

Erken ekilen darıdan kocasından sonra kalkan karıdan lacivertin yanındaki sarıdan hayır gelmez

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan,yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan…

SENİN İÇİN YANAN HER MEŞALE BENİM GENÇLİĞİMİN GÜNEŞİDİR BEŞİKTAŞIM

”Öteki sevdalar gibi aldanmışlık değil benimki.. Hangi sevgili tutarki Beşiktaşımın yerini”

Şampiyonluk için kenetlen, küfüre engel ol!

Kalplerde heyecan, dillerde şarkılar, gözler geri sayımda, iliklerimizde #BeşiktaşRuhu

Gücüne güç katmaya geldik!

Hiçbir şeye değişmedik senin sevgini!

Beşiktaş sen bizim her şeyimizsin!

Beşiktaşlı olmak istiyorsan ilk önce aklın olmalı, sonra kanın siyah beyaz olmalı.

İnönü`ye elveda, Vodafone Arena`ya merhaba!

Yüzyıllarca sönmeyecek bir meşalesin. Anlı şanlı tarihinle bir efsanesin. Taraftarın seyircinle şanlı mazinle, sen büyüksün BEŞİKTAŞ!

 La Vittoria, Sara Nostra! – Zafer bizim olacak!

Engel tanımayan Beşiktaş sevgisine, sahibiz!

Bizim için varlığın ödül, yokluğun ölüm..

İyi günde, kötü günde; Beşiktaş!

Kartallar yüksekten uçar…

Hiçbirşey alamadı seni benden, alamayacak!

Senin için yanan her meşale, gençliğimin güneşidir.

Ne demiş Ercan Taner? Good bye Liverpool, good bye.

You’ll never fly alone! – Asla yalnız uçmayacaksın KARTAL!

Good bye Liverpool! Good bye Liverpool! Gooooddd byye Liverrpooolll!!! Get out!!!!! Get outtt Liverpool!!!! Tebrikler Beşiktaşım!

Demba Ba, hadi BABA!, Demba ba, hadi BABA!


Bu yazı, beşiktaş sözleri, spor sözleri, beşiktaş sloganları, beşiktaş taraftar sözleri, beşiktaş son dakika, beşiktaş haberleri, kara kartal sözleri, ile ilgilidir.

ŞEYH EDEBALİ SÖZLERİ

13 Kasım 2020 Cuma / No Comments
şeyh edebalinin nasihati, Şeyh Edebali Sözleri, Yeni Şeyh Edebali Sözleri Kısa, Şeyh Edebali Sözleri facebook, Şeyh Edebali Sözleri twitter,


*Şu üç kişiye acı: 
1- Cahiller arasındaki âlime, 
2- Zengin iken fakir düşene ve 
3- Hatırlı iken itibarını kaybedene.

*Ey oğul sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.

*Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.

*Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.

*Hana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.

*Şeyh Edebali Sözleri ile arkadaşlarınıza, dostlarınıza nasihatlarda bulunabilir veya kendiniz bu sözleri dinleyebilir öğrenebilirsiniz.

*Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

*Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

*Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak; orjinalsozler.net senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.

*Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

*Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…

*Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.

*Açgözlü ile dost olma: ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün.

*En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.

*Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

*Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz.

*Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…
Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar aydınlığa kavuşturur.


*Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.

*Mert ol, yürekli ol.

*Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

*Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme!

*Ukalayla dost olma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

*Saygısızla dost olma: usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

*Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı.

*Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az!

*Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.

*Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.

*Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin.

*Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

*Görgüsüzle dost olma: yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

*Bey memleketten öte değildir. Bir savaş yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya dinlenmeye hakkımız yok çünkü zaman yok süre az.

*İkram bil, kural bil, doyum bil.

*Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

*Bundan sonra öfke bize; uysallık sana.

*Beyliğini mübarek kilsin. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin.

*Gördün söyleme, bildin bilme.

*Namertle dost olma: mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

*Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teâlâ yardımcın olsun.

*Kibirliyle dost olma: hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

*İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır.

*Üç kişiye acı; cahiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.

*Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.

*Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.

*Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin.

*Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

*Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez.

*Faydalı ile faydasızı ayırt edebilenler, bilgi sahibi olanlardır.

*Kimsenin umudunu kırma.

*Yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

*Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.


*Güceniklik bize; gönül almak sana.

*Hal bil, ahval bil, gönül bil.

*Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana.

*Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.

*Suçlamak bize; katlanmak sana.

*Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!

*İlim bil, irfan bil, söz bil.

*Usul bil, adap bil, sınır bil.


*Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.

*Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.

*İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!

*Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.


Bu yazı, Şeyh Edebali Sözleri yer almaktadır. Yeni Şeyh Edebali Sözleri Kısa, Şeyh Edebali Sözleri facebook, Şeyh Edebali Sözleri twitter, ile ilgilidir.

CORONA (KORONA) VİRÜSÜ

9 Kasım 2020 Pazartesi / No Comments
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi nedir, korona virüse nasıl yakalanmayız


Corona (Korona-Covid19) Virüsü Nedir?


Corona (Korona-Covid19) virüsü hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Nadir durumlarda, bilim insanlarının zoonotik olarak adlandırdığı durumdur, yani hayvanlardan insanlara bulaşabilirler.

Coronavirus’lar (Cov), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS – CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan bir virüs ailesidir. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, SARS-CoV’un misk kedilerinden, MERS-CoV’un ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya çıkmıştır. Henüz insanlara bulaşmamış olan ancak hayvanlarda saptanan birçok coronavirüs (koronavirüs) mevcuttur.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüse nasıl yakalanmayız

Coronavirus’ların insanlarda dolaşımda olan alt tipleri (HCoV-229E, HCoV-OC43, HCoV-NL63 ve HKU1-CoV) çoğunlukla soğuk algınlığına sebep olan virüslerdir. SARS-CoV, 21. Yüzyılın ilk uluslararası sağlık acil durumu olarak 2003 yılında, daha önceden bilinmeyen bir virüs halinde ortaya çıkmış olup yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Yaklaşık 10 yıl sonra Coronavirus (koronavirüs) ailesinden, daha önce insan ya da hayvanlarda varlığı gösterilmemiş olan MERS-CoV (Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus) Eylül 2012’de ilk defa insanlarda Suudi Arabistan’da tanımlanmış; ancak daha sonra aslında ilk vakaların Nisan 2012’de Ürdün Zarqa’daki bir hastanede görüldüğü ortaya çıkmıştır. 31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni Coronavirus (koronavirüs) (2019-nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiştir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüs teşhis

Coronaviruslar (Koronavirüs), Coronaviridae ailesi içinde bulunurlar. Başlıca dört türde sınıflandırılırlar. Bunlar: Alfa, Beta, Gama ve Delta Coronaviruslar’dır (koronavirüs). İnsan, yarasa, domuz, kedi, köpek, kemirgen ve kanatlılarda bulunabilmektedirler. (evcil ve yabani hayvanlarda). İnsanlarda Coronavirus’un (koronavirüs) neden olduğu hastalık spektrumu basit soğuk algınlığından ağır akut solunum sendromuna (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS) kadar değişkenlik gösterebilmektedir. İnsan ve hayvanlarda çeşitli derecelerde respiratuar, enterik, hepatik, nefrotik ve nörolojik tutumlarda seyreden klinik tablolara neden olabilmektedir. COVID-19 virüsü, SARS-CoV ve MERS-CoV’unda içine bulunduğu beta-coronavirus (beta- koronavirüs) ailesi içinde yer almaktadır.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüs teşhis
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Belirtileri ve Çeşitleri Nelerdir?

Bu virüs grubuna bağlı virüsler, genellikle soğuk algınlığına benzer şekilde, hafif ve orta derecede üst solunum yolu hastalığı olan insanları hasta edebilir. Corona / Covid-19 (Korona) virüsü semptomları arasında burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, muhtemel baş ağrısı ve bazen de birkaç gün süren ateş sayılabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan ileri yaştakiler ve çok genç olanlar için virüsün pnömoni veya bronşit gibi çok daha ciddi solunum yolu hastalığına neden olabilir. İnsanlarda ölümcül olabilecek seviyede çok az Corona / Covid-19 (Korona) virüsü vardır.Aynı zamanda solunum problemlerine neden olan, MERS virüsü olarak da bilinen Ortadoğu Solunum Sendromu ilk olarak 2012 yılında Orta Doğu’da tespit edilmiştir. Hastalık Kontrol Merkezleri’nin verdiği bilgiye göre semptomları çok daha şiddetli olan MERS ile enfekte olan her 10 hastanın dörtte üçü ölmüştür.

SARS olarak da bilinen Şiddetli Akut Solunum Sendromu, diğer türlerine göre daha ciddi semptomlara neden olabilen diğer bir Corona / Covid-19 (Korona) virüsü türüdür. İlk olarak Güney Çin’deki Guangdong Eyaleti’nde tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre solunum problemlerine neden olmasının yanı sıra ishal, yorgunluk, nefes darlığı, solunum sıkıntısı ve böbrek yetmezliğine neden olabilir. Hastanın yaşına bağlı olarak, SARS ile ölüm oranı vakaların %0-502si arasında değişmekte olup, yaşlılar en riskli ve savunmasız durumda olan hasta grubudur.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Nasıl Bulaşır?


Corona / Covid-19 (Korona) virüsleri hayvanlarla insan temasından yayılabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre MERS’in develer arasında, SARS’ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyor. Corona / Covid-19 (Korona) virüslerinin insandan insana bulaşması, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu mümkün oluyor. Virüs hasta insanlardan öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların temas ettiği yüzeylerden göz, ağız, burun mukozası ve el sıkışma ile bulaşabilir. Coronaviruslar (koronavirüs) genel olarak dış ortamda dayanıklılığı olmayan virüslerdir. Ancak bugün için COVID-19’un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi net olarak bilinmemektedir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Klinik Özellikleri Nelerdir?

Enfeksiyonun yaygın belirtileri solunum semptomları, ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Daha ciddi vakalarda pnömoni, ağır akut solunum yolu enfeksiyonu, böbrek yetmezliği ve hatta ölüm görülebilir. Ancak eldeki veriler doğrultusunda hastalığın şiddeti konusunda yorum yapılamamaktadır.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Özel bir tedavi yöntemi yoktur. Çoğu zaman belirtiler kendiliğinden kaybolur. Uzman hekimler teşhis sonrası ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar ile belirtileri hafifletmek için tedavi uygulayabilirler. Yaşam alanlarındaki oda neminin dengelenmesi ve ılık duş ile boğaz ağrısı ve/veya öksürüğün hafiflemesine destek sağlanabilir. Ayrıca bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve uyku tedavi için faydalı olacaktır. Belirtiler standart soğuk algınlığı sürecinden daha kötü seyretmeye başlarsa mutlaka uzman hekime danışılması gerekir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüsten Korunma İçin Neler Yapılabilir?


Henüz Corona / Covid-19 (Korona) virüs ailesine karşı koruma sağlayacak bir aşı bulunmamaktadır. MERS aşısı için deneme süreci devam etmektedir. Korunmak için basit önlemler oldukça faydalı olacaktır.
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tavsiyeler;

-Enfekte olmuş kişilerle yakın temastan kaçınmanın,
-El hijyenine dikkat etmenin, sık aralıklarla elleri en az 20 saniye sabun ve su ile yıkamanın; sabun ve su olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanmanın;
-Özellikle hasta insanlar veya çevresi ile doğrudan temas ettikten sonra elleri mutlaka yıkamanın,
-Çiftlik veya vahşi hayvanlarla korunmasız temastan kaçınmanın,
-Enfekte olduysanız eğer, mesafeyi korumanın, öksürürken, hapşırırken tek kullanımlık kağıt mendil ile ağızın ve burnun kapatılmasının;
-Kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içinin kullanılmasının,
-Ellerin yıkanmasının; gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçınmanın,
-Enfekte olan kişilerin dokunduğu yüzeylerin dezenfekte edilmesinin,
-Et, yumurta gibi hayvansal gıdaların iyice pişirilmesinin,
-Hasta kişilerin mümkünse kalabalık yerlere girmemesinin,
-Eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnun kapatılmasının,
-Mümkünse tıbbi maske kullanılmasının önemli olduğunu belirtmiştir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs ile İlgili Sıkça Sorulan SorularCorona / Covid-19 (Korona) Virüs Nedir?

Corona / Covid-19 (Korona) virüsler soğuk algınlığından, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), Şiddetli akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar geniş yelpazede salgına neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir.

Novel Coronavirüs / Covid-19 (Koronavirüs) Nedir?

Novel Coronavirüs (CoV) daha önce insanlarda tanımlanmamış yeni bir Corona / Covid-19 (Korona) virüs türüdür.

Hayvanlardan İnsanlara Novel Coronavirüs (Koronavirüs) Bulaşabilir mi?

Yapılan detaylı araştırmalar gösteriyor ki SARS-CoV’un 2002 yılında Çin’de misk kedilerinden insanlara ve MERS-CoV’un da Suudi Arabistan’da develerden insanlara bulaştığını ortaya çıkarttı. Bilinen ancak insanlara bulaşmayan coronavirüsler de bulunuyor. Virüs ailesi üzerinde dünya çapındaki araştırmalar devam etmekte.

Novel Coronavirüs / Covid-19 (Koronavirüs) için Aşı Var mı?

Novel Coronavirüs'ün / Covid-19 (Koronavirüs) tedavisi için henüz bir aşı bulunmamaktadır.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüsler İnsandan İnsana Bulaşabilir mi?

Virüs ailesi içinde yer alan bazı türleri insandan insana bulaşabilir. Genellikle enfekte olmuş bir kişi ile yakın temastan sonra; evde, iş yerinden ve/veya kalabalık insan gruplarının bulunduğu alanlarda bulaşma oranı oldukça artabilir.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Tedavisinde Yeni Bir Yöntem ve/veya İlaç Var Mı?

Novel Coronavirüsün / Covid-19 (Korona) neden olduğu hastalık için spesifik bir tedavi bulunmamaktadır. Bununla birlikte belirtilerin çoğu tedavi edilebilir. Hastanın klinik durumu uygulanacak tedaviyi belirlemektedir. Ayrıca enfekte olmuş kişiler için destekleyici bakım oldukça etkili olabilir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
Kendimi Korumak İçin Ne Yapabilirim?

Hastalığa yakalanmayı ve bulaşmasını önlemek için en önemlisi el hijyeni, kalabalık ortamlarda maske kullanmak ve öksürme, hapşırma gibi solunum yolu hastalığı belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan kaçınmaktır. Güvenli gıda kullanımı da göz önünde bulundurulmalı, et, yumurta gibi hayvansal gıdalar iyice temizlenmeli ve iyice pişirilmelidir.

Medicana Çamlıca Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı
Uzm. Dr. Kadir Göktürk
Detaylı Bilgi Almak için: 0850 460 63 34


korona virüs nedir,corona virüs,korona virüs tedavisi,korona virüs belirtileri nelerdir,korona virüs teşhis,korona virüse karşı alınacak önlemler,korona,coronawirüs,corona,covid19,covid_19,pandemi,salgın hastalıklar