Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

YUSUF HAS HACİP'İN HAYATI VE SÖZLERİ

30 Kasım 2020 Pazartesi / No Comments
Yusuf Has Hacip Kimdir, Yusuf Has Hacip Hakkında Bilgi, Yusuf Has Hacip Kısaca Bilgi, kutadgu bilig, siyasetname yusuf has hacip, Yusuf Has Hacip’in Kısaca Hayatı,

YUSUF HAS HACİP KİMDİR?

Yusuf Has Hacip’in 1017 yılında; Doğu Türkistan’daki Balasagun şehrinde doğduğu tahmin edilmektedir. Karahanlı edip, şair ve devlet adamı olan Hacip, eğitimini Balasagun’da tamamlandıktan sonra, Karahanlı hizmetine girdi. Balasagunlu Yusuf olarak tanınan yazar, kendini çok iyi yetiştirdi. Tahmini olarak elli yaşlarındayken ”Kutadgu Bilig” adlı meşhur eserini yazdı. Bu kitap; Karahanlı Sarayında çok beğenilerek Hacip’e Uluğ Has Hacip unvanı verildi. Başvezir yardımcılığına getirildi. Bu görev; Karahanlı devlet memuriyetlerinden en yüksek payelerinden biriydi. Hacip; İslami Türk Edebiyatının, bilgin bir yazarı ve düşünürüdür. 1077 yılında öldüğü varsayılmaktadır.

Yusuf Has Hacip Kimdir, Yusuf Has Hacip Hakkında Bilgi, Yusuf Has Hacip Kısaca Bilgi, kutadgu bilig, siyasetname yusuf has hacip, Yusuf Has Hacip’in Kısaca Hayatı,


YUSUF HAS HACİP SÖZLERİ

İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır.
*
Ey nimet sahibi olan kimse, şükret. Şükredene Tanrı nimetini artırır.
*

İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.
*
Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! ölümsüz olursun.
*

Başkasının zararını isteme, kendin de zarar verme; hep iyilik yap, kendi heva ve heveslerine hakim ol.
*

Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.
*
Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.
*

Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç.
*
Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.
*

Öfke ve gazapla işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin.
*
Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.
*

Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir.
*
Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.
*

Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.
*
İyi hareket et, kötülerin zararlarını ortadan kaldır!
*

İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.
*
İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
*

İnsana insanlığı nisbetinde mukabelede bulun. Böyle mukabelede bulunduğu için, insana insan adı verilmiştir.
*
İnsan, binlerce yaşasa, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.
*

İnsan süsü, yüz; yüzün süsü, göz; aklın süsü, dil; dilin süsü, sözdür.
*
İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.
*

İşe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et. Acele yapılmış olan işler yarın pişmanlık getirir.
*
Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.
*

Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.
*
Her sözü söz diye ağzından çıkarma. Lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle.
*

Her mahlûk kendi nasibini alır. Yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar.
*
Fenalık cahillikten doğar, hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yoluyla da bilgisizlere bilgi verilmiş olur.
*

Çok dinle fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle.
*
Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.
*

Çok mal aç gözlüyü doyurmaz. Ecel gelince pişman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz.
*
İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir. Mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebalı altında kalır.
*

Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.
*
Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.
*

İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Allah’a kulluk et ve O’nun kapısına yüz sür.
*
Ey asil insan! insanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.
*

Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.
*
Halka faydalı ol, onlara zarar verme!
*

Gurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur. Alçak gönüllülük ise insanı yükseltir.
*
Gönlünü ve dilini doğru tut!
*


Bu yazı, Yusuf Has Hacip Kimdir, Yusuf Has Hacip Hakkında Bilgi, Yusuf Has Hacip Kısaca Bilgi, kutadgu bilig, siyasetname yusuf has hacip, Yusuf Has Hacip’in Kısaca Hayatı, ile ilgilidir.

BEŞİKTAŞ SÖZLERİ

/ No Comments
beşiktaş sözleri, beşiktaş sloganları, spor sözleri, beşiktaş taraftar sözleri, beşiktaş son dakika, beşiktaş haberleri, kara kartal sözleri, i
beşiktaş sözleri,beşiktaş sloganları,kara kartal sözleri,beşiktaş taraftar sözleri,spor sözleri,beşiktaş haberleri,beşiktaş son dakika,bjk,beşiktaş futbol takımı

BEŞİKTAŞ TARAFTAR SÖZLERİ

Felsefemiz aşktır BEŞİKTAŞK’tan başka aşk yalandır.

14 şubat hayal ürünüdür tek gerçek BEŞİKTAŞ tribün’üdür…

İmam maça geldi de biz camiye mi gitmedik

Hayatımız fani, ölümümüz ani, penaltı olursa, sen kullan baki

Başka sevgileri pek görmedi gözümüz kutlu olsun BeşiktAŞKIM Sevgililer Günümüz…

Tribün Gibisin Güzelim Biletini Basan Giriyor Ama Unutma ki ; BEŞİKTAŞ’ın Çocukları Tribüne Biletsiz’de Giriyor.

A-cımak yok N-efret war T-awiz yok İ-şkence war F-nrbahçe yok B-eşiktaş waR..!

Babam SİYAH dedi ben BEYAZ işde böyle başladı büyük AŞK

Aşkmış,sevgiymiş hepsi yalan… Tek gerçek Beşiktaş Ulan!!

Aşkımızı anlayabilmeniz için,maç günleri kalbinizin heyecanla çarpması gerek…

Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir.

Senden başka bir sevdada gülmedi yüzümüz, kutlu olsun Beşiktaşım sevgililer günümüz!!

Bursa iLi dışında bu gezegende bir adet biLe taraftarın yoksa, Beşiktaş’La aynı cümLe içinde buLunman bir fikstür hatasıdır.

Biz 12,5 devirirken siz 3,5 atıyordunuz

Karıya kıza değil SİYAH’a BEYAZA’a AŞIĞIZ!!!

Bizim aşkımız mum ışığında gözgöze değil meşale altında omuz omuza

Bizim Dostumuz Cehenneme Gidiyoruz Dedigimizde Neden Degil Ne Zaman Diyendir…

Asıl aşık biziz mecnunun sadece adı var………

Kafalar Güzel,Dillerde Yeni bir Beste.. Bekle bizi Sivas,Geliyoruz Emanetlerle!!

Erken ekilen darıdan kocasından sonra kalkan karıdan lacivertin yanındaki sarıdan hayır gelmez

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan,yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan…

SENİN İÇİN YANAN HER MEŞALE BENİM GENÇLİĞİMİN GÜNEŞİDİR BEŞİKTAŞIM

”Öteki sevdalar gibi aldanmışlık değil benimki.. Hangi sevgili tutarki Beşiktaşımın yerini”

Şampiyonluk için kenetlen, küfüre engel ol!

Kalplerde heyecan, dillerde şarkılar, gözler geri sayımda, iliklerimizde #BeşiktaşRuhu

Gücüne güç katmaya geldik!

Hiçbir şeye değişmedik senin sevgini!

Beşiktaş sen bizim her şeyimizsin!

Beşiktaşlı olmak istiyorsan ilk önce aklın olmalı, sonra kanın siyah beyaz olmalı.

İnönü`ye elveda, Vodafone Arena`ya merhaba!

Yüzyıllarca sönmeyecek bir meşalesin. Anlı şanlı tarihinle bir efsanesin. Taraftarın seyircinle şanlı mazinle, sen büyüksün BEŞİKTAŞ!

 La Vittoria, Sara Nostra! – Zafer bizim olacak!

Engel tanımayan Beşiktaş sevgisine, sahibiz!

Bizim için varlığın ödül, yokluğun ölüm..

İyi günde, kötü günde; Beşiktaş!

Kartallar yüksekten uçar…

Hiçbirşey alamadı seni benden, alamayacak!

Senin için yanan her meşale, gençliğimin güneşidir.

Ne demiş Ercan Taner? Good bye Liverpool, good bye.

You’ll never fly alone! – Asla yalnız uçmayacaksın KARTAL!

Good bye Liverpool! Good bye Liverpool! Gooooddd byye Liverrpooolll!!! Get out!!!!! Get outtt Liverpool!!!! Tebrikler Beşiktaşım!

Demba Ba, hadi BABA!, Demba ba, hadi BABA!


Bu yazı, beşiktaş sözleri, spor sözleri, beşiktaş sloganları, beşiktaş taraftar sözleri, beşiktaş son dakika, beşiktaş haberleri, kara kartal sözleri, ile ilgilidir.

ŞEYH EDEBALİ SÖZLERİ

13 Kasım 2020 Cuma / No Comments
şeyh edebalinin nasihati, Şeyh Edebali Sözleri, Yeni Şeyh Edebali Sözleri Kısa, Şeyh Edebali Sözleri facebook, Şeyh Edebali Sözleri twitter,


*Şu üç kişiye acı: 
1- Cahiller arasındaki âlime, 
2- Zengin iken fakir düşene ve 
3- Hatırlı iken itibarını kaybedene.

*Ey oğul sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.

*Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.

*Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.

*Hana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.

*Şeyh Edebali Sözleri ile arkadaşlarınıza, dostlarınıza nasihatlarda bulunabilir veya kendiniz bu sözleri dinleyebilir öğrenebilirsiniz.

*Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

*Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

*Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak; orjinalsozler.net senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.

*Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

*Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…

*Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.

*Açgözlü ile dost olma: ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün.

*En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.

*Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

*Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz.

*Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…
Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar aydınlığa kavuşturur.


*Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.

*Mert ol, yürekli ol.

*Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

*Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme!

*Ukalayla dost olma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

*Saygısızla dost olma: usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

*Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı.

*Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az!

*Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.

*Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.

*Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin.

*Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

*Görgüsüzle dost olma: yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

*Bey memleketten öte değildir. Bir savaş yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya dinlenmeye hakkımız yok çünkü zaman yok süre az.

*İkram bil, kural bil, doyum bil.

*Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

*Bundan sonra öfke bize; uysallık sana.

*Beyliğini mübarek kilsin. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin.

*Gördün söyleme, bildin bilme.

*Namertle dost olma: mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

*Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teâlâ yardımcın olsun.

*Kibirliyle dost olma: hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

*İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır.

*Üç kişiye acı; cahiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.

*Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.

*Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.

*Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin.

*Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

*Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez.

*Faydalı ile faydasızı ayırt edebilenler, bilgi sahibi olanlardır.

*Kimsenin umudunu kırma.

*Yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

*Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.


*Güceniklik bize; gönül almak sana.

*Hal bil, ahval bil, gönül bil.

*Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana.

*Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.

*Suçlamak bize; katlanmak sana.

*Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!

*İlim bil, irfan bil, söz bil.

*Usul bil, adap bil, sınır bil.


*Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.

*Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.

*İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!

*Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.


Bu yazı, Şeyh Edebali Sözleri yer almaktadır. Yeni Şeyh Edebali Sözleri Kısa, Şeyh Edebali Sözleri facebook, Şeyh Edebali Sözleri twitter, ile ilgilidir.

CORONA (KORONA) VİRÜSÜ

9 Kasım 2020 Pazartesi / No Comments
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi nedir, korona virüse nasıl yakalanmayız


Corona (Korona-Covid19) Virüsü Nedir?


Corona (Korona-Covid19) virüsü hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Nadir durumlarda, bilim insanlarının zoonotik olarak adlandırdığı durumdur, yani hayvanlardan insanlara bulaşabilirler.

Coronavirus’lar (Cov), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS – CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan bir virüs ailesidir. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, SARS-CoV’un misk kedilerinden, MERS-CoV’un ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya çıkmıştır. Henüz insanlara bulaşmamış olan ancak hayvanlarda saptanan birçok coronavirüs (koronavirüs) mevcuttur.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüse nasıl yakalanmayız

Coronavirus’ların insanlarda dolaşımda olan alt tipleri (HCoV-229E, HCoV-OC43, HCoV-NL63 ve HKU1-CoV) çoğunlukla soğuk algınlığına sebep olan virüslerdir. SARS-CoV, 21. Yüzyılın ilk uluslararası sağlık acil durumu olarak 2003 yılında, daha önceden bilinmeyen bir virüs halinde ortaya çıkmış olup yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Yaklaşık 10 yıl sonra Coronavirus (koronavirüs) ailesinden, daha önce insan ya da hayvanlarda varlığı gösterilmemiş olan MERS-CoV (Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus) Eylül 2012’de ilk defa insanlarda Suudi Arabistan’da tanımlanmış; ancak daha sonra aslında ilk vakaların Nisan 2012’de Ürdün Zarqa’daki bir hastanede görüldüğü ortaya çıkmıştır. 31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni Coronavirus (koronavirüs) (2019-nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiştir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüs teşhis

Coronaviruslar (Koronavirüs), Coronaviridae ailesi içinde bulunurlar. Başlıca dört türde sınıflandırılırlar. Bunlar: Alfa, Beta, Gama ve Delta Coronaviruslar’dır (koronavirüs). İnsan, yarasa, domuz, kedi, köpek, kemirgen ve kanatlılarda bulunabilmektedirler. (evcil ve yabani hayvanlarda). İnsanlarda Coronavirus’un (koronavirüs) neden olduğu hastalık spektrumu basit soğuk algınlığından ağır akut solunum sendromuna (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS) kadar değişkenlik gösterebilmektedir. İnsan ve hayvanlarda çeşitli derecelerde respiratuar, enterik, hepatik, nefrotik ve nörolojik tutumlarda seyreden klinik tablolara neden olabilmektedir. COVID-19 virüsü, SARS-CoV ve MERS-CoV’unda içine bulunduğu beta-coronavirus (beta- koronavirüs) ailesi içinde yer almaktadır.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüs teşhis
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Belirtileri ve Çeşitleri Nelerdir?

Bu virüs grubuna bağlı virüsler, genellikle soğuk algınlığına benzer şekilde, hafif ve orta derecede üst solunum yolu hastalığı olan insanları hasta edebilir. Corona / Covid-19 (Korona) virüsü semptomları arasında burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, muhtemel baş ağrısı ve bazen de birkaç gün süren ateş sayılabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan ileri yaştakiler ve çok genç olanlar için virüsün pnömoni veya bronşit gibi çok daha ciddi solunum yolu hastalığına neden olabilir. İnsanlarda ölümcül olabilecek seviyede çok az Corona / Covid-19 (Korona) virüsü vardır.Aynı zamanda solunum problemlerine neden olan, MERS virüsü olarak da bilinen Ortadoğu Solunum Sendromu ilk olarak 2012 yılında Orta Doğu’da tespit edilmiştir. Hastalık Kontrol Merkezleri’nin verdiği bilgiye göre semptomları çok daha şiddetli olan MERS ile enfekte olan her 10 hastanın dörtte üçü ölmüştür.

SARS olarak da bilinen Şiddetli Akut Solunum Sendromu, diğer türlerine göre daha ciddi semptomlara neden olabilen diğer bir Corona / Covid-19 (Korona) virüsü türüdür. İlk olarak Güney Çin’deki Guangdong Eyaleti’nde tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre solunum problemlerine neden olmasının yanı sıra ishal, yorgunluk, nefes darlığı, solunum sıkıntısı ve böbrek yetmezliğine neden olabilir. Hastanın yaşına bağlı olarak, SARS ile ölüm oranı vakaların %0-502si arasında değişmekte olup, yaşlılar en riskli ve savunmasız durumda olan hasta grubudur.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covit 19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Nasıl Bulaşır?


Corona / Covid-19 (Korona) virüsleri hayvanlarla insan temasından yayılabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre MERS’in develer arasında, SARS’ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyor. Corona / Covid-19 (Korona) virüslerinin insandan insana bulaşması, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu mümkün oluyor. Virüs hasta insanlardan öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların temas ettiği yüzeylerden göz, ağız, burun mukozası ve el sıkışma ile bulaşabilir. Coronaviruslar (koronavirüs) genel olarak dış ortamda dayanıklılığı olmayan virüslerdir. Ancak bugün için COVID-19’un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi net olarak bilinmemektedir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Klinik Özellikleri Nelerdir?

Enfeksiyonun yaygın belirtileri solunum semptomları, ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Daha ciddi vakalarda pnömoni, ağır akut solunum yolu enfeksiyonu, böbrek yetmezliği ve hatta ölüm görülebilir. Ancak eldeki veriler doğrultusunda hastalığın şiddeti konusunda yorum yapılamamaktadır.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Özel bir tedavi yöntemi yoktur. Çoğu zaman belirtiler kendiliğinden kaybolur. Uzman hekimler teşhis sonrası ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar ile belirtileri hafifletmek için tedavi uygulayabilirler. Yaşam alanlarındaki oda neminin dengelenmesi ve ılık duş ile boğaz ağrısı ve/veya öksürüğün hafiflemesine destek sağlanabilir. Ayrıca bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve uyku tedavi için faydalı olacaktır. Belirtiler standart soğuk algınlığı sürecinden daha kötü seyretmeye başlarsa mutlaka uzman hekime danışılması gerekir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüsten Korunma İçin Neler Yapılabilir?


Henüz Corona / Covid-19 (Korona) virüs ailesine karşı koruma sağlayacak bir aşı bulunmamaktadır. MERS aşısı için deneme süreci devam etmektedir. Korunmak için basit önlemler oldukça faydalı olacaktır.
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tavsiyeler;

-Enfekte olmuş kişilerle yakın temastan kaçınmanın,
-El hijyenine dikkat etmenin, sık aralıklarla elleri en az 20 saniye sabun ve su ile yıkamanın; sabun ve su olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanmanın;
-Özellikle hasta insanlar veya çevresi ile doğrudan temas ettikten sonra elleri mutlaka yıkamanın,
-Çiftlik veya vahşi hayvanlarla korunmasız temastan kaçınmanın,
-Enfekte olduysanız eğer, mesafeyi korumanın, öksürürken, hapşırırken tek kullanımlık kağıt mendil ile ağızın ve burnun kapatılmasının;
-Kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içinin kullanılmasının,
-Ellerin yıkanmasının; gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçınmanın,
-Enfekte olan kişilerin dokunduğu yüzeylerin dezenfekte edilmesinin,
-Et, yumurta gibi hayvansal gıdaların iyice pişirilmesinin,
-Hasta kişilerin mümkünse kalabalık yerlere girmemesinin,
-Eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnun kapatılmasının,
-Mümkünse tıbbi maske kullanılmasının önemli olduğunu belirtmiştir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs ile İlgili Sıkça Sorulan SorularCorona / Covid-19 (Korona) Virüs Nedir?

Corona / Covid-19 (Korona) virüsler soğuk algınlığından, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), Şiddetli akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar geniş yelpazede salgına neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir.

Novel Coronavirüs / Covid-19 (Koronavirüs) Nedir?

Novel Coronavirüs (CoV) daha önce insanlarda tanımlanmamış yeni bir Corona / Covid-19 (Korona) virüs türüdür.

Hayvanlardan İnsanlara Novel Coronavirüs (Koronavirüs) Bulaşabilir mi?

Yapılan detaylı araştırmalar gösteriyor ki SARS-CoV’un 2002 yılında Çin’de misk kedilerinden insanlara ve MERS-CoV’un da Suudi Arabistan’da develerden insanlara bulaştığını ortaya çıkarttı. Bilinen ancak insanlara bulaşmayan coronavirüsler de bulunuyor. Virüs ailesi üzerinde dünya çapındaki araştırmalar devam etmekte.

Novel Coronavirüs / Covid-19 (Koronavirüs) için Aşı Var mı?

Novel Coronavirüs'ün / Covid-19 (Koronavirüs) tedavisi için henüz bir aşı bulunmamaktadır.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüsler İnsandan İnsana Bulaşabilir mi?

Virüs ailesi içinde yer alan bazı türleri insandan insana bulaşabilir. Genellikle enfekte olmuş bir kişi ile yakın temastan sonra; evde, iş yerinden ve/veya kalabalık insan gruplarının bulunduğu alanlarda bulaşma oranı oldukça artabilir.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Tedavisinde Yeni Bir Yöntem ve/veya İlaç Var Mı?

Novel Coronavirüsün / Covid-19 (Korona) neden olduğu hastalık için spesifik bir tedavi bulunmamaktadır. Bununla birlikte belirtilerin çoğu tedavi edilebilir. Hastanın klinik durumu uygulanacak tedaviyi belirlemektedir. Ayrıca enfekte olmuş kişiler için destekleyici bakım oldukça etkili olabilir.

korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
korona, corona, corona virüs, coronawirüs, korona virüs nedir, korona virüse karşı alınacak önlemler, korona virüs belirtileri nelerdir, korona virüs tedavisi, covid19, korona virüs teşhis
Kendimi Korumak İçin Ne Yapabilirim?

Hastalığa yakalanmayı ve bulaşmasını önlemek için en önemlisi el hijyeni, kalabalık ortamlarda maske kullanmak ve öksürme, hapşırma gibi solunum yolu hastalığı belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan kaçınmaktır. Güvenli gıda kullanımı da göz önünde bulundurulmalı, et, yumurta gibi hayvansal gıdalar iyice temizlenmeli ve iyice pişirilmelidir.

Medicana Çamlıca Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı
Uzm. Dr. Kadir Göktürk
Detaylı Bilgi Almak için: 0850 460 63 34


korona virüs nedir,corona virüs,korona virüs tedavisi,korona virüs belirtileri nelerdir,korona virüs teşhis,korona virüse karşı alınacak önlemler,korona,coronawirüs,corona,covid19,covid_19,pandemi,salgın hastalıklar


HZ. MUSA (a.s)'NIN HAYATI VE MUCİZELER

/ No Comments
ayetlerde hz musa, hz musa aleyhisselam, hz musa kimdir, hz musa mucizeler, hz musa ve firavun, hz musanın hayatı, israiloğulları, yahudilik, kuranda hz musa, peygamberler tarihi,

Hz. MUSA (a.s) KİMDİR?

Allahuteâlâ'nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu'l-Azm peygamberlerden biridir. Hz. İbrahim (a.s)'in soyundan olup, İsrailoğullarının akidelerini islah etmek ve onları Allahuteâlâ'nın dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti. Küfürle mücadelesi Kur'ân-ı Kerim'de uzun uzun anlatılmaktadır.

Hz. Adem (a.s)'den, Rasulullah (s.a.s)'e kadar pek çok peygamber gelmiştir. Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allahuteâlâ'ya iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkları diyarlardan çıkarılmışlar; ezilmişler, hor görülmüşler ve hatta öldürülmüşlerdir.

Mûsa (a.s) da, Allahuteâlâ tarafından İsrailoğullarına gönderilmiş bir rasul idi. O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çağırdı. Kavmine zulmeden ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavun'a karşı tevhid yolunda mücahede etti. Bu uğurda, bütün peygamberlerin karşısına çıkan güçlükler, onun da karşısına çıktı. Doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından öldürülmek gayesiyle kovalandı. Allahuteâla Kur'ân-ı Kerim'de bir ayette Hz. Mûsa (a.s)'dan şöyle bahsediyor:

"Kur'ân'da Musa'yı da an. Çünkü o ihlâs sahibi idi ve İsrailoğulları'na gönderilmiş bir peygamber idi."(Meryem, 19/51).
Hz. Musa (a.s)'nın Firavun ile olan kıssası, Kur'an'ın bazı sûrelerinde çeşitli üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıştır. Firavun ve ordusunun Kızıldeniz'de boğulmaları olayından sonra, İsrailoğulları ile ilgili kıssasına da genişçe yer verilmiştir.

Musa (a.s)'nın Firavun ile olan mücadelesi, bir şahsın bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret değildir. Bilâkis bu hak ile bâtılın çatışması, Rahman'ın ordusu ile şeytanın ordusunun kaçınılmaz savaşıdır. Aslında hak ile bâtıl arasındaki bu savaş, insanoğlunun yaratılışından, insanları ıslah etmek üzere nebîler ve rasullerin hayat sahnesine çıkmasından beri devam edegelmektedir.

Sapıklık ve bâtıl, daima İblis ve onun ordusu tarafından temsil edilmiş; imana, tevhide, peygamberliğe, kısaca Hakka sürekli meydan okumuştur. Fakat kazanan daima Hak olmuştur. Allahuteâlâ şöyle buyuruyor:

"Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatında hem de meleklerin şahid olacağı günde muzaffer kılacağız." (Mü'min, 40/51).
Hz. Musa (a.s)'da gönderildiği kavmi cehalet ve sapıklık içerisinde buldu. Onları Hakka davet etti, yurdundan çıkarıldı, savaştı ve sonunda Allahuteâlâ'nın izniyle kazandı.

Hz. Musa (a.s)'nın Nesebi, Doğumu ve Hayatı

Musa (a.s)'nın babası, İmran'dır; Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir. Nesebi Yakub (a.s)'a ulaşır; ki, onun babası Hz. İshak (a.s), onun da babası Hz. İbrahim (a.s)'dır. Musa (a.s)'nın yanında gördüğümüz Harun (a.s) onun kardeşidir. Allahuteâla, Musa (a.s)'yı Firavun'a, imana davet için gönderdiğinde, Hz. Harun (a.s)'ı da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti. Hz. Musa (a.s) Allahuteâla'ya şöyle dua ederek, kardeşi Harun (a.s)'u kendisine yardımcı yapmasını istemişti:

"Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver. Kardeşim Harun'u (ver)." (Tâhâ, 20/29 ve 30).
Hz. Musa (a.s), Mısır'ın çok zor günler yaşadığı bir dönemde doğdu. Bu sırada, ilâhlık iddialarında bulunarak haddi aşan Firavun, İsrailoğulları halkına dayanılamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanları zulümle kasıp kavuruyordu. İsrailoğulları, Kıpt kavminin muamelelerinden ve krallarının ağır baskılarından bıkmışlardı. Mısır'da yaşamanın bir tadı kalmadığını biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardı. Ama onlardan her işinde istifade eden Firavun, yakalarını bir türlü bırakmak istemiyordu. Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanını yaptı. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de;

"Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacağız. Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) başkaldırmış ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine bağlamıştı." (Kasas, 28/3 ve 4) buyuruluyor.
Firavun, saltanatı sırasında İsrailoğulları'na çok kötü eziyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî işlerde çalıştırdı. Allahuteâlâ, İsrailoğulları'nı bu sıkıntıdan, azgın Firavun'un şerrinden, zulüm ve taşkınlıklarından kurtarmak için Hz. Musa (a.s)'yı gönderdi.

Sa'lebî, Kısas-ı Enbiya'sında İmam Suddî'den; Firavun'un bir rüya gördüğünü, korkup kederlendiğini naklediyor. Rüyasında Kudüs tarafından gelen bir ateş gördü. Bu ateş, Mısır'a kadar uzanıp, Firavun'un evlerini yaktı. Fakat sadece Kıpti'lere zarar verdi, İsrailoğulları ise kurtuldular. Uyanınca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayı tabir etmelerini istedi. Onlar dediler ki; "İsrailoğulları içinden bir çocuk dünyaya gelecek, Mısırlıların helâkına ve senin krallığının yok olmasına sebep olacak. Doğacağı zaman da iyice yaklaştı."

Bu haber üzerine telaşlanan Firavun, İsrailoğulların'dan doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. Kur'ân-ı Kerim'de bu olay şöyle anlatılıyor:

"Firavun, memleketin başına geçti ve halkı fırkalara ayırdı. İçlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu. Çünkü o bozguncunun biriydi." (Kasas 28/4).
İsrailoğulları arasında iş yapabilecek insanların azalması üzerine Kıptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eğer böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim işlerimizi yapacak kimse bulamayacağız." dediler. Firavun da erkek çocukların bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti. Erkek çocukların öldürülmediği sene Harun (a.s) doğdu. Öldürüldükleri sene ise Musa (a.s)...

Musa (a.s) doğunca, annesi çok üzüldü. Allahuteâlâ ona korkmamasını, üzülmemesini vahyetti. Kalbine bir rahatlık verdi. Bu, Kur'an'da şöyle anlatılıyor:

"Musa'nın annesine: 'Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil'e) bırak. Korkma, üzülme. Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız.' diye bildirmiştik." (Kasas, 28/7).
Musa (a.s)'nın annesi de ilham edileni yaptı ve yavrusunu bir muhafaza içerisinde suya bıraktı. Ablasına da, "Onu izle" dedi. Musa (a.s)'yı taşıyan sandık, Allah'ın izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un sarayına ulaştı. Yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun'un karısına götürdüler. Allahuteâlâ, Firavun'un karısı Asiye'nin kalbine bu çocuğun sevgisini koydu. Firavun çocuğu görünce öldürmek istedi. Ancak Asiye, çocuğu kendisine vermesini istedi. Çünkü hiç çocukları olmuyordu. Kur'an-ı Kerim, bunu şöyle anlatıyor:

"Firavun'un karısı: 'Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur, yahut onu oğul ediniriz.' dedi. Aslında işin farkında değillerdi." (Kasas, 28/9).
Hz. Musa (a.s) acıkınca onu emzirmek icab etti. Fakat o kimseden süt emmek istemiyordu. Allahuteâlâ, bunu şöyle zikrediyor:

"Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa'nın ablası; 'Size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?' dedi. Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun diye, ona geri çevirdik. Fakat çoğu bilmezler." (Kasas, 28/12-13).
Musa (a.s) böylece annesine dönmüş oldu. Üstelik Firavun'un sarayında büyüdü. Firavun ailesinin sevgisini kazandı. Allahuteâlâ şöyle buyuruyor:

"Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İyi davrananları böyle mükâfatlandırırız." (Kasas, 28/14).
Yetişip delikanlılık çağına gelen Musa (a.s) bir gün şehre indi. Öğle üzeriydi. Dükkanlar kapalıydı ve halk evlerinde istirahat ediyordu. Kur'ân-ı Kerim'de, şehirde geçen hadise şöyle anlatılıyor;

"Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre idi. Biri kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamı dövüşür buldu. Kendi tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Musa, onun düşmanına bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu. 'Bu şeytanın işidir; çünkü o apaçık saptıran bir düşmandır.' dedi. Musa, 'Rabbim! Doğrusu kendime yazık ettim, beni bağışla.' dedi. Allah da onu bağışladı. O, şüphesiz bağışlayandır, merhamet edendir. Musa; 'Rabbim! Bana verdiğin nimete and olsun ki, suçlulara asla yardımcı olmayacağım.' dedi."

"Şehirde, korku içinde, etrafı gözeterek sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kimse, bağırarak ondan yine yardım istiyordu. Musa ona: 'Doğrusu sen besbelli bir azgınsın.' dedi."

"Musa, ikisinin de düşmanı olan kimseyi yakalamak isteyince: 'Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi bana da mı kıymak istiyorsun? Sen ıslah edenlerden değil, ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun.' dedi." (Kasas, 28/15-19).
İsraillinin, olayı ağzından kaçırması üzerine, bütün halk Musa (a.s)'nın Mısırlıyı öldürmüş olduğunu öğrendi. Daha sonra bir adam koşarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi.

"Musa korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı. 'Rabbim! Beni zalim milletten kurtar.' dedi. Medyen'e doğru yöneldiğinde: 'Rabbimin bana doğru yolu göstereceğini umarım.' dedi." (Kasas; 28/21-22).
Musa (a.s) böylece yurdundan uzaklaştı. Yanına yiyecek hiçbir şey de almamıştı. Tam sekiz günlük yolu, ağaç yaprakları yiyerek aştı. Mısır ile Medyen arası sekiz günlük bir mesafedir. Allahuteâlâ'nın bu seçkin kulu, aç ve bitap düşmüş olarak bu uzun mesafeyi katetti ve nihayet Medyen'e ulaştı. Kur'ân-ı Kerim'de kıssa şöyle devam ediyor:

"Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü. Onlara: 'Derdiniz nedir?' dedi. 'Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz)' dediler. Musa onların davarlarını suladı. Sonra gölgeye çekildi: 'Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım.' dedi." (Kasas, 28/23 ve  24).

İbn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayı şöyle anlatıyor:

"Medyen suyunda çobanlar koyunları suladıktan sonra, kuyunun ağzına büyük bir kaya koyarlardı. Bu iki kadın da artan sularla koyunlarını sulamaya çalışırlardı. Musa (a.s), kayayı kuyunun ağzından tek başına kaldırdı, su çekti ve kadınların koyunlarını suladı. Sonra tekrar kayayı yerine koydu. Bu kayayı ancak on kişi kaldırabilirdi. Musa (a.s) ise, on kişinin halledebileceği bu işleri tek başına halletmişti. Kızlar babalarına gidip Hz. Musa (as)'ı ve yaptığı iyiliği anlattılar."

Kur'an-ı Kerim'de kıssa şöyle devam ediyor:

"O sırada, kadınlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: 'Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor.' dedi. Musa ona gelince, başından geçeni anlattı. O: 'Korkma! Artık zâlim milletten kurtuldun.' dedi."

"İki kadından biri: 'Babacığım, onu ücretli olarak tut. Ücretle tuttuklarının en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdır.' dedi."

"Kadınların babası, 'Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan, o senden bir lütuf olur. Ama sana ağırlık vermek istemem. İnşallah beni iyi kimselerden bulacaksın." dedi."

"Musa: 'Bu seninle benim aramdadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım, bir kötülüğe uğramayacağım. Söylediklerimize Allah vekildir.' dedi." (Kasas, 28/25-28).
İbn-i Kesir şöyle diyor: "Kızların babasının kim olduğu hakkında görüş ayrılığı vardır. Bunun Şuayb (a.s), olduğu hususunda kanaatler vardır. Ulemanın çoğunluğu da bu görüştedir. Hasan Basri, Malik b. Enes'den naklolunan bir rivayeti delil getirerek diyor ki: "Hz. Şuayb kavmi helâk olduktan sonra uzun bir ömür yaşamış, tâ ki Musa (a.s)'a ulaşmış ve kızını ona nikâhlamıştır."

Hz. Şuayb (a.s)'ın kızıyla nikâhlandıktan sonra Musa (a.s), Medyen'de kalıp, hanımının mehri olmak üzere on yıl koyun güttü. Bir rivayete göre, Peygamberimize (asv) tam olarak ne kadar çalıştığı sorulmuş; o da on sene olduğunu buyurmuştur. Buradan anlaşıldığı üzere, tam on yıl çobanlık yapmıştır.

Hz. Musa (a.s) ya Peygamberliğinin Bildirilmesi

Musa (a.s) Medyen'de on sene kalıp mehrini tamamladıktan sonra, Mısır'a dönmeye karar verdi. Ailesiyle birlikte yola koyuldu. Karanlık ve soğuk bir gecede yolu şaşırdı ve dağ geçidinin yolunu bir türlü bulamadı. Çakmak taşıyla bir şeyler tutuşturmaya çalıştı, başaramadı. Soğuk iyice şiddetlendi. Karısı da hamileydi ve doğum zamanı da yaklaşmıştı. Musa (a.s) ve ailesinin gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Kur'an-ı Kerim'de, bu olay şöyle anlatılıyor:

"Musa, süreyi doldurunca ailesiyle birlikte yola çıktı. Tür tarafından bir ateş gördü. Ailesine: 'Durunuz, ben bir ateş gördüm; belki oradan size bir haber veya tutuşmuş bir odun getiririm de ısınabilirsiniz." dedi."

"Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: 'Ey Musa! Şüphesiz ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.' diye seslenildi. 'Değneğini at!' Musa, değneğin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. 'Ey Musa! Dön, gel. Korkma. Şüphesiz güvende olanlardansın.' denildi."

"Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kollarını kendine çek! Bu ikisi Firavun ve erkânına karşı Rabbinin iki delîlidir. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir millettir, denildi."

"Musa: Rabbim! Doğrusu ben onlardan bir cana kıydım. Beni öldürmelerinden korkarım."

"Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu, beni destekleyen bir yardımcı olarak benimle gönder, çünkü beni yalanlamalarından korkarım,  dedi. "Allah: 'Seni kardeşinle destekleyeceğiz, ikinize bir kudret vereceğiz ki, onlar size el uzatamayacaklardır. Ayetlerimizle ikiniz ve ikinize uyanlar üstün geleceklerdir.' dedi." (Kasas, 28/29-35).
Tâhâ Sûresi'nin ilk ayetlerinde, Allahuteâlâ ile Musa (a.s) arasında geçen konuşma, daha ayrıntılı bir şekilde verilir. Şu ayetler Allahuteâlâ'nın Musa (a.s)'ı rasul olarak görevlendirdiği zamanın anlaşılmasında yardımcı oluyor:

"Ben seni seçtim, artık vahyolunanı dinle. Şüphesiz ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et, Beni anmak için namaz kıl!" (Tâhâ, 20/13 ve 14).
Ve daha sonra Allahuteâlâ, Musa (a.s)'a şöyle buyuruyor:

"Firavun'a gidin; doğrusu o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar." (Tâhâ, 20/43 ve 44).
Allahuteâlâ'nın, Musa (a.s)'aa bunu emretmesinden sonra, Musa (a.s) ile Firavun arasında amansız bir mücadele de başlamış oluyordu. Hak ile bâtılın amansız savaşı. Bütün peygamberlerin birbirlerine miras bıraktıkları tevhid mücadelesi...

Hz. Musa (a.s), Allahuteâlâ'nın bu emriyle Firavun'a gitti. Onu güzellikle Allah'a iman etmeye davet etti:

"Musa: Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbinin peygamberiyim! Bana, Allah'a karşı ancak gerçeği söylemek yaraşır. Size Rabbinizden bir mucize getirdim, İsrailoğullarını benimle beraber salıver." (A'raf, 7/104 ve 105).

"Firavun: 'Musa! Rabbiniz kimdir?' dedi. Musa: 'Rabbimiz, her şeye ayrı bir özellik veren, sonra doğru yola eriştirendir.' dedi." (Tâhâ, 20/49 ve 50).
Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi. Musa (a.s)'ı zindana atmakla tehdit etti. Musa (a.s)'da Firavun'a, belki iman eder diyerek, ispat edici bir delil getirmek istedi. Asasını yere attı, kocaman bir yılan oldu. Elini koynuna sokup çıkardı, gözleri kamaştıran bir güneş parçası oluverdi. Musa (a.s)'ın gösterdiği bu mucizeler karşısında Firavun gerçekten korkmuştu. Bunun üzerine o da sihirbazlarını toplayıp, Musa (as)'ı mağlup etmeyi kararlaştırdı. Ülkesindeki bütün ünlü sihirbazları çağırttı ve onlardan Musa (a.s)'ın yaptıklarından daha büyük bir sihir yapmalarını istedi. Onlarda hazırlandılar ve bir gün kararlaştırdılar. O gün gelince de halkın gözleri önünde Musa (a.s) ile yarışmaya başladılar.

"Sihirbazlar: 'Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalım.' dediler. Musa: 'Siz koyun.' dedi. Sihirbazlar marifetlerini ortaya koyunca, insanların gözlerini sihirlediler ve onları ürküttüler, büyük bir sihir yaptılar. Biz de Musa'ya: 'Asanı koyuver.' dedik o da koyuverdi. Hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı. Hak tahakkuk etti. Onların yaptıkları boşa gitti. İşte orada yenildiler, küçük düştüler. Sihirbazlar secdeye kapanıp: 'Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık.' dediler." (A'râf, 7/115-122).
Sihirbazların iman etmeleri, Firavun'u çok kızdırdı. Onları öldürmekle tehdit etti. İşte küfür, acizliğini bu olayla bir kere daha ortaya koymuş oldu.

Gelişen bu olaylar, Firavun'u yola getireceği yerde, onu daha çok azdırdı. Ve Musa (a.s) ile kavmini ortadan kaldırmadıkça rahata kavuşamayacağına inanıp, bu arzusunu yerine getirmeye çalıştı. Musa (a.s), Firavun ve kavmini, imana çağırmaya devam etti. Firavun inkâr ettikçe, Allahuteâlâ onun kavmine tufan, çekirge, haşarat, kurbağa, kan gibi çeşitli azaplar gönderdi. Ancak bunların hiç biri, Firavun ve kavmini yola getirmedi.

Firavun, küfür ve inadında, ısrar ve Musa (a.s)'ın davetine de icabet etmemeye devam etti. Allahuteâlâ, Musa (a.s)'a İsrailoğullarını bir gece Mısır'dan çıkarıp Filistin diyarına götürmesini vahyetti. Bir gece Musa (as) ve kavmi şehirden çıkıp, Süveyş halici boyunca Kızıldeniz'e yöneldiler. Firavun şehirde İsrailoğullarından hiç bir iz göremeyince, kaçtıklarını anladı ve bütün ordusunu seferber ederek, peşlerine düştü. Firavun ordusunun çok kalabalık olduğu rivayet edilmektedir. Firavun iki gün sonra İsrailoğullarına yetişti. İsrailoğullarının önlerinde geçilmesi mümkün olmayan bir deniz arkalarında kocaman bir ordu vardı. İsrailoğulları "Yakalandık yâ Musa" diye yakınmaya başladılar. Kur'ân-ı Kerim'de olay şöyle anlatılıyor:

"Musa: 'Hayır, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir.' dedi. Bunun üzerine Biz Musa ya: 'Değneğinle denize vur!' diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi. İşte oraya geridekileri de yaklaştırdık. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık." (Şuara, 26/62-65).

"Firavun, ordusuyla onları takib etti. Deniz de onları içine alıverdi. Hem de ne alış!" (Tâhâ, 20/78).
Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ, bir zâlimin, kâfirin sonunu böyle anlatıyor; ve bir kavmi nasıl kurtardığını da. İşte Hak, Bâtıl'ın tepesine böyle inip, onu ortadan kaldırabiliyor.

Firavun ordusu, bir tek kişi kalmamacasına yok oldu. Firavun ise, ölümün geldiğini anlayınca iman ettiğini açıkladı:

"Firavun boğulacağı anda: 'İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben de ona teslim olanlardanım!' dedi. Ona: 'Şimdi mi (inandın)? Daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin.' dendi." (Yunus, 10/90, 91).
Bu olaydan sonra Allahuteâlâ, Hz. Musa (a.s)'aa kavmiyle birlikte Beyti Makdis'e yönelmelerini emretti. Yola koyuldular. Çölde su bulamayıp, şiddetli bir susuzluğa kapıldılar. Gelip Musa (a.s.)'a sitem ve şikayette bulundular. Allah, Musa (a.s)'a, âsâsını taşa vurmasını emretti. Vurunca taşın on iki yerinden su fışkırdı. Her Yahudi kabilesine bir göze/pınar düşüyordu. Onlar bu gözelerden kana kana içtiler, susuzluklarını giderdiler. Allahuteâlâ İsrailoğullarına, gökten kudret helvası ve bıldırcın eti de gönderdi. Fakat İsrailoğullarının o ikiyüzlülükleri, bütün bu nimetlere rağmen, kendini burada da ortaya çıkardı. Bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylediler:

"Ey Musa! Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız. Bizim için Rabbine yalvar da bize yerin bitirdiği sebze, kabak, sarmısak, mercimek ve soğan yetiştirsin.' demiştiniz de 'Hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, orada şüphesiz istediğiniz vardır.' demişti." (Bakara, 2/61).
Sonra Allahuteâlâ Hz. Musa (as)'a, Filistin'e gitmeyi emretti. Orada Heysanilerin kalıntıları ve Kenanlılardan meydana gelen zalim bir topluluk ile karşılaştılar. Musa (a.s) kavmine, buraya girip bu zalimlerle savaşmalarını, ve onları bu mukaddes beldeden çıkarmalarını emretti. Fakat, İsrailoğulları buna cesaret edemedi:

"Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız, demişlerdi." (Maide, 5/24).
Çünkü İsrailoğulları, Firavun ülkesinde zillet ve adiliğe, aşağılanmaya alışmışlardı. Onlar için bazı değerleri ele geçirmek için savaşmak, bir manâ taşımıyordu. Allah da onları Tih çölüne attı ve yollarını şaşırttı. Kavmine söz geçiremediğinden yakınan Musa (as)'a, Allah Teâlâ:

"Orası onlara kırk yıl haram kılındı. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen, yoldan çıkmış bir millet için tasalanma, dedi." (Maide, 5/26).
Zamanla, bu zillet içinde yaşayan nesil, yerini hürriyetle yetişen ve izzetle yaşayan bir nesile terketti. Bunlar da bir müddet sonra Arz-ı Mukaddes'e girmeye muvaffak oldular.

İsrailoğulları, bu kırk yıl içinde çok çeşitli sapıklıklarda bulundular. Hz. Musa (as)'ın Tur dağında kırk gün geçirdiği bir zamanda, Sâmirî isimli bir şahsın imal ettiği ve "İşte sizin de Musa'nın da tanrısı" dediği altından bir buzağıya tapmaya başladılar. Musa (a.s) döndüğünde onları buzağıya tapınır görünce çok üzüldü. Harun (a.s)'a çıkıştı. İsrailoğullarını buzağıya tapınmaktan vazgeçirmeye çalıştı. İsrailoğulları ise, her fırsatta ikiyüzlülüklerini sergilediler. Musa (a.s), hayatı boyunca tevhid yolunda mücadele etti. Bu uğurda pek çok eziyetle karşılaştı. Yurdundan çıkarıldı, ölümle tehdit edildi ve etrafında kendisiyle beraber, inanan pek az insan bulabildi.

Musa (a.s), Tih çölünde, Harun (a.s)'dan sonra öldü. İsrailoğullarını Arz-ı Mukaddes'e sokamadı. Öldüğünde yüz yirmi yaşında idi. Buhârî, onun ölümü ile ilgili olarak şunları rivayet ediyor:

"Ölüm meleği geldiğinde, Musa (a.s) onun yüzüne dikkatle baktı. Canını almaya gelen Azrail (a.s) korktu ve gözü karardı. Sonra: "Yarabbi, beni bir kuluna gönderdin ki, ölmek istemiyor" diye tazarru eyledi. Allahuteâlâ, o hali üzerinden kaldırarak, tekrar Musa (as)'a gönderdi: "Söyle, sayılı olmak şartıyla istediği kadar yaşasın." Hz. Musa (as): "Yarabbi, sonra ne olacak?" dedi. "Öleceksin" buyuruldu. "Öyle ise ölüm şimdi gelsin" niyazında bulundu. Sonra AllahUTeâlâ'dan, kendisini bir taş atımı Beyti Makdis'e yaklaştırmasını, orada ölmesini ve oraya gömülmesini istedi. 

Ebu Hureyre (r.a) şöyle diyor: "

Rasulullah (s.a.s): Eğer ben sizinle beraber orada bulunsaydım, onun yol kenarında ve kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan kabrini size gösterirdim, buyurdu."


Bu yazı, ayetlerde hz musa, hz musa aleyhisselam, hz musa kimdir, hz musa mucizeler, hz musa ve firavun, hz musanın hayatı, israiloğulları, yahudilik, kuranda hz musa, peygamberler tarihi, ile ilgilidir.

PROF. DR. NEVZAT TARHAN'DAN SÖZLER

5 Kasım 2020 Perşembe / No Comments
psikolojik sözler, psikoloji sözleri, altın sözler, nevzat tarhan, nevzat tarhan sözleri, psikolojik savaş, felsefi sözler nevzat tarhan, felsefe sözleri, felsefi sözler


"Sözlere değil,davranışlara bakın."
*

"Başarılı olan kişi,çok çalışan kişi değil,doğru çalışan kişidir."
*
"İnsan beyni 'kullan ya da kaybet' kuralı ile çalışır."
*
"Azim başlamak,sabır bitirmek için gereklidir."
*

"Bütün kötülükler toplanıp bir odaya konulsa kapısı kibir anahtarı ile açılır."
*
"Karı-koca birbirinin kölesi değil,iki hür insandır."
*

"Baskı ve şiddetle sonuçlar alınmaz."
*
"Fikirlerine güvenen kişi şiddete başvurmaz."
*

"Bilgilerini kuma değil taşa yazanlar unutma sorunu yaşamayacaklardır."
*
"Sizin nasıl göründüğünüzü her kes görür,ama nasıl olduğunuzu pek az kişi bilir."
*

"Kadın ve erkeğin beyinleri farklı çalışır.Kadın kendini kötü hissettiğinde,morali bozuk olduğunda duygularını ağlayarak dışa vurur.Erkek ise bunu öfke şeklinde yansıtır."
*
"Kin duygusu mutluluğa zarar verir.Sevgiyi azaltır,zamanın ve enerjinin boşa harcanmasına sebep olur."
*

"Sevgi,insanlar arasındaki en kısa nörolojik mesafedir."
*
"İnsansan,yalan söyleme hatası işlediysen,pişmanlık ve gönül alma ile kendini yıka.Kötülükte en iyi mücadele yöntemi iyilikleri artırmaktır.Böylece hem temizlen,hem güzelleş."
*

"Bencillik insanın sorumluluktan kaçmasına sebep olur.İnsanı başkalarını anlama çabasından,çoğulcu düşünmekten,yakınları için iyilik yapmaktan alıkoyar.Bencilliğin içerisinde kolaycılık vardır."
*
"Tv izleyen çocuklar,büyüyünce ne olacaklarından ziyade ne alacaklarını düşünür oldular.Amaçsız,ego ideali olmayan,cinsellik ve parayla erken tanışan gençlik,insanlığı kimbilir nereye götürecek..."
*

"Çocuğun kişliğini övmek doğru değildir,çabalarını övmek gerekir."
*
"Evliliği tanımlarken biz H2O örneğini kullanırız.Hidrojen de oksijen de atmosferde özgür,istedikleri gibi dolaşırlar.Fakar ikisi de kimyevi bir aşkla bir araya gelirse suya dönüşür ve havanın uçuculuğundan suyun akıcılığına yükselirler.Havanın iniş çıkışı,soğuğu sıcağı çok geçişkendir.Oysa su stabildir.Evlilik de bir aşkı-ı kimyevidir.Uçuculuktan akıcılığa,çalkantılardan durağanlığa bir yolculuktur."
*

"Eğitimsiz toplumların,demokrasiye daha çok ihtiyaçları vardır."
*
"Propagandanın cephanesi söz ve kelimelerdir."
*

"Her gün Tv karşısında yeni bir haber bekleyen ve arzulayan kitleler,propagandistler için güzel iyi bir avdır."
*
Kötü bir ağaca güzel bir ağaç aşılanırsa o ağaç da meyveler vermeye, verimli olmaya başlar..
Kötü bir ağaca aşı yapıldığında o ağaç bile değişebiliyorsa kötü bir insan da mutlaka değişebilir.
İnsanların bazı kötü yönleri olsa da birtakım hâlleriyle iyiliğe yol açabileceklerini unutmamak gerekir. Mesnevi Terapi, Nevzat Tarhan 

*
Bazı insanların şahsi kusurları topluma getirdikleri faydanın yanında ufak kalır.
Bilge kendine şekil verir, âlim başkalarına şekil verir, arif ise hem kendine hem de başkalarına şekil verir.
Bir insan bilgelikle manevi bakımdan ilerleyebilir.
Bir diğer insansa kendine çok iyi şekil veremeyebilir ama başkalarını şekillendirmesinden, iyi insanlar yetiştirmesinden ve onların yaptıkları iyiliklerden kazandığı sevapla kurtulabilir. Mesnevi Terapi, Nevzat Tarhan
*
Bir gün Ebu Cehil, Hz. Peygamber'i (sav) gördü ve
"Haşim oğullarından bir çirkin belirdi" dedi . Peygamberimiz
"Haddini aştın fakat doğru söz söyledin" dedi.
Daha sonra Hz. Ebubekir, Peygamber'i (sav) gördü ve
"Sen bir güneşsin, parlayarak dünyayı aydınlattın" dedi.
Hz. Peygamber ona da
"Doğru söyledin ey Ebubekir" dedi. Bu manzaraya tanık olanlar bunun nedenini sordular . Hz. Peygamber (sav)
" Ben bir aynayım , kim bakarsa bende kendini görür" dedi. Mesnevi Terapi, Nevzat Tarhan
*

Uçurtmaların uçmasını sağlayan rüzgârdır diye bilinir ancak asıl etken uçurtmanın rüzgâra dayanma gücüdür.
Hayat da böyledir..Mesnevi Terapi, Nevzat Tarhan
*
Güzel şeyleri ortada bırakmak, güzelin özelliğine uymaz. Onun için nasıl ki variyetimiz içindeki güzel şeyler kasalarda muhafaza ediliyorsa, insanın da güzelliklerinin örtünmesi onun negatif etkilere karşı korunması demektir.
Mesnevi Terapi, Nevzat Tarhan
*
Çaresizliği, korkuyu öğrenmiş bireylerden oluşan
toplum hep çoban arayışı içerisindedir. Psikolojik Savaş, Nevzat Tarhan
*
Sistemli psikolojik taciz beklentilerin aksine verimi ve kaliteyi artırmaz,
hatalı ürünü artırır. Ekonomik hareketliliği azaltır. Psikolojik Savaş, Nevzat Tarhan
*

Dedikodular, toplantılarda terslemeler, söz hakkı vermemeler,
yetkileri kısıtlamalar, saf dışı bırakmak için geliştirilen sistemli
taktikler ile hakimiyet sağlanmaya çalışılır. Psikolojik Savaş, Nevzat Tarhan
*
Aileden ülke yönetimine kadar her yerde sistematik
baskı ile insanlar pasifize edilir ve kolay yönetilir hale getirilir. Psikolojik Savaş, Nevzat Tarhan
*


psikolojik sözler, psikoloji sözleri, altın sözler, nevzat tarhan, nevzat tarhan sözleri, psikolojik savaş, felsefi sözler nevzat tarhan, felsefe sözleri, felsefi sözler, sosyoloji sözleri

ESMAÜL HÜSNA (YA HAMİD)

/ No Comments
dualar, esmaül hüsna anlamları ve sırları, el hamid, el hamid anlamı, el hamid fazileti, el hamid duası, ya hamid fazileti, ya hamid 3844, ya hamid kaç kere okunur

EL- HAMİD; Çok övülen, övgüye layık olan, bütün varlığın kendi diliyle övdüğü ve ancak kendisine hamd edilen anlamlarına gelmektedir.

Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Fatiha/1

Her Müslüman O’nu sevdiği kadar O’nu övmelidir de. Hamd ve övgünün yalnız Allah’a ait olduğunu bilmelidir.

Meleklerin de arşın etrafını kuşatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Zümer/75

Musa dedi ki: Siz yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz, iyi biliniz ki Allah hepinizden zengindir, Hamd edilmeye layıktır. İbrahim/8

EL- HAMİD ZİKRİ VE DUASI:

Tavsiye edilen zikir şekli “Yâ Hamîd Yâ Allah” şeklindedir.

Bu ismi şerifi, kazancın genişlemesi için günde 3844 kere okumak faydalı olur.
Ya Hamid ismini sürekli zikredenler övgüye mazhar olurken, ahlakları amelleri ve sözleri güzel olur. Tüm mahlûkatın sevgisini kazanırken hem maddi hem de manevi olarak güçlenir. Bütün zor işleri kolaylaşır.

Bu ismi şerifi günde 5 vakit namazın ardından 100 defa zikretmeye devam edenler Allah’ın Salih ve Saliha kullarından olurken, dünya adeta o kulun hizmetçisi olur.

Bu yazı, dualar, esmaül hüsna anlamları ve sırları, el hamid, el hamid anlamı, el hamid fazileti, el hamid duası, ya hamid fazileti, ya hamid 3844, ya hamid kaç kere okunur ile ilgilidir.