Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

Browsing Category "çocuk yetiştirme rehberi"

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE AİLE EĞİTİM-4

8 Eylül 2022 Perşembe / No Comments
çocuk psikolojisi, aile danışmanlığı, çocuk neden yalan söyler, yalan söyleyen çocuğa nasıl davranmalı, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği,

Çocuğunuz Yalan mı Söylüyor?

Yalan söylemek, insanın kaygı ve korku duyduğu anlardan kurtulmak için başvurduğu savunma mekanizması, yani kendini koruma yoludur. Zararlıda olsa Zarasız da olsa yalan, yalandır. Sonuçta kişinin kendini aldatması ve bununla birlikte başkalarını da aldatmaya çalışmasıdır. Bir hatayı gizleme amacı ile gerçeğe uygun olmayan bu girişim sözle olabildiği gibi bazen de ,jest,yazı ve susma ile de olabilmektedir.

Yalan ile hayal gücüne dayalı abartılar birbirine karıştırılmamalı.
Aileler Çocuklarda 6-7 yaşlarına kadar görülen abartılı söylemler ve hayallerle ilgili ifadeleri gerçeğin tam olarak çarpıtılması anlamına gelen yalanla karıştırılmamalıdır. Çocukların gelişim süreci içinde gerçeklik duygusunun oturması biraz zaman alır. Çocuklar anlattıkları olayları biraz abartılı ve zengin hayal güçlerini kullanarak gerçek olmayan abartılı şeyler anlatabilirler. Örneğin; dev gibi bir kedi gördüğünü, sindi bebeği ile konuştuğunu söylemesi gibi. Aileler bu anlatılanlar ile bir uyum davranış bozukluğu olan yalanla karıştırılmamalıdır
Çocuklarda bir uyum ve davranış bozukluğu olarak görülen yalan söyleme davranışının altında yatan sebepler incelendiğinde

* Aile içinde veya çevrede çok sık yalan söyleniyor olması
Çocuklar ana-babayı model ve örnek alır. Anne-babalar “yalan söyleme” konusunda da model oluştururlar. Anne-babanın yalana başvurduğuna tanık olan çocuk, yalan söylemeyi öğrenir. Ör; eve gelmek isteyen misafire anne ve babanın gerçeği söyleme yerine “akşam başka bir yere davetliyiz” şeklinde yalan söylemesi birde bu söylemin çocuğun yanında yapılması ebeveynin çocuğunun yalan söylemesine zemin hazırlamış olur.

* Anne -babanın ve çevrenin yeterince sevgi, ilgi göstermemesi
Anne – babası ve çevresi tarafından sevilmediği ve ilgi görmediği hissiyle Kendini değersiz hisseden çocuk çevresindekiler tarafından değerli algılanma ve onaylanma ihtiyacıyla, sahip olmadığı bir şeye sahip olduğunu veya yapmadığı bir şeyi yaptığını ifade edebilir. Örneğin; başının ağrımadığı halde kendini acındıracak bir şekilde baş ağrısı çektiğini söylemesi, okul başarısı düşük olduğu halde anne ve babasına deneme sınavında soruların hepsini yaptığını söylemesi gibi

* Çocuk cezadan kaçmak için yalan söyler
Çocukları yalana iten diğer bir neden de ailesi tarafından aşağılanmamak ve cezalandırılmamak için yapmadığı davranışları yapmış gibi ya da yaptığı davranışları yapmamış gibi ailesine aktarabilir.
örn; Harçlığını ailesinin istemediği yerde harcayan çocuk, anne – babasının parasını ne yaptığını sorduğunda çocuğun “parasının çalındığını söylemesi” şeklinde cevap vermesi

* Çocuklar özlem duydukları, olmasını istedikleri şeyler için yalan söylerler
örn(babasından ayrı yaşayan bir çocuğun her gün babasının kendisini aradığını söylemesi).
örn (annesiz büyüyen bir çocuğun arkadaşlarına annesiyle yaptıklarından söz etmesi gibi)
Bazen de bunun tam tersi bir tutumla çocuk annesi yaşamasına rağmen öğretmenlerine veya arkadaşlarına, annesinin öldüğünü söylemesi şeklinde gözüke biliyor. Annesinin göstermediğini hissettiği sevgi ve ilginin özlemini cevreden telefi etmeye çalışması şeklinde gözükebiliyor).

* Çocuk çevresinin hayranlığını kazanmak için yalan söyler.
Örn (arkadaşlarına fakir olduğu halde çok zengin olduğunu, arabası olmadı halde son model bir arabası olduğunu söylemesi)

Anne-babası sevgi ve ilgisini paylaşmamak için yalan söyler.
örn (çocuk, anne babasına ablasının onu dövmediği halde kendisini dövdüğünü söylemesi )

* Arkadaşlarının sevgi ve ilgisini paylaşmamak için yalan söyler
Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarda arkadaşlarının ilgisini kendine çekmek için (“Ahmet senle dolaşmak istemiyormuş” bana öyle söyledi diyerek yalana başvurması buna örnek gösterilebilinir.)

* Erken çocukluk döneminde aşırı ödüllendirilen çocuklarda yalan söyler
Aşırı ödüllendirilen çocuk, sosyal hayatla tanışmaya başladığında sosyal hayatın içindeki arkadaş, öğretmen vb kişilerden de aynı ödüllendirmeyi bekler. Bunu da elde etmek için yalan söyleme tutumu içine girer. Ya da hiçbir davranışı ödüllendirilmeyen çocuk yalan söyleme gereksinimi duyabilir.

Anne-babanın çocuğu küçümsemesi ve aşağılaması kendi yalanına çocuğunu ortak etme çabası, çocuğundan beklentilerin fazlalığı, yapamayacakları şeylerin istemesi, çocuğuna doğruyu söyletme adına baskı yapması. Çocuktaki çekingenlik, saldırganlık, aşağılık duygusu, suçluluk duygusu vb etkenler çocuklarda yalan söyleme davranışına neden olmaktadır.
Kızmakla, bağırmakla yalancılık önlenmez insanlar sevdikleri saydıkları, aralarında sağlam ilişki bulunan kimseyi kolay kolay aldatmazlar

Çocuğumuzun yalancı olmasını istemiyorsak?

1. Yalan söylem davranışını iyileştirmek, önlemekten daha zordur. Önemli olan, çocuğu yalana itecek durumlara meydan vermemektir
2. Anne ve babalar çocuklarına model olduklarını akıldan çıkarmamalı ve doğru model olmalıdırlar
3. Ebeveynin söyledikleri ile davranışları arasında tutarlılık olmalı.
4. Anne ve babalar çocuklarını çok iyi tanımalı ve yapabileceğinin üzerinde davranışlar, başaramayacağı şeyler istememeli
5. Çocuklarınızı, kardeşi ve çevresindeki diğer insanlar ile kıyaslamayın
6. Anne-baba çocuğa aşırı otoriter ve baskıcı bir tutumla yaklaşmamalı
7. Ebeveyn, çocuğu tehdit etmemeli
8. Anne-baba yalanlan söylemlerine çocuğunu ortak etmemeli “bu yaptığımızı annene söylemeyeceksin tamam mı oğlum”
9. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini anne-babası ile konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.
10. Yalan söylemekte ısrar eden çocuğa ulaşmanın yolu, kendisini yalan söylemeye iten sorunların çözülmesine yardım etmek ve yalan söylemeyi gereksiz kılacak bir ortam hazırlamaktır.
11. Çocuğun yalan söylemesine neden olan şeye odaklanmalı, yalanın içeriğine değil
12. Çocuğunuz yalan söylediğinde ona bu söylediğinin yalan olduğunu anladığınızı hissettirmeniz önemlidir. Anne-baba bir avcı gibi çocuğun yalanını yakalamaya çalışmamalıdır. Bu çocuğa güvenmediğinizi gösterir ve çocuk nasıl olsa güvenmiyor diye yalan söylemeye devam edebilir
13. Çocuğa yeterli ilgi ve sevgi gösterilmelidir.
14. Çocuğun yalan söylediğini tespit ederseniz, onu bu durumla hemen yüzleştirip yorum yapmayın.
15. Çocuğunuzu hangi durumlarda yalana başvurduğunu irdeleyin. Mesela; Okul başarısında problemi mi var? Baskıcı otoriter tepkinizden mi çekiniyor?
16. Yalanın her türlüsüne karşı olduğunuzu sadece çocuğunuzu uyararak değil, yaşayarak, örnek olarak da gösterin.
17. Çocuk yalana başvurmadığında, dürüst davrandığında onun bu davranışının ailesi tarafından fark edilmesi ve bu davranışı pekiştirilmesine yardımcı olunmalı.
18. Yalan, bazen bir patoloji (hastalık) belirtisi de olabilir. Ağır psikolojik dengesizliklerde ya da kişilik bozukluklarında yalana rastlanabilir. Bu durumlarda uzman yardımı alınmalı.
19. İnsanın her yaşta takdir edilmeye ve onaylanma ihtiyacı vardır. Çünkü çoğu kez onaylanma ihtiyacı nedeniyle yalan söylüyor olabilir.

Kaynaklar:
*Yörükoğlu, A. Çocuk Ruh Sağlığı. Özgür yayınları, İstanbul, 2003.
*Yavuzer, H. Çocuk Psikolojisi. Remzi Kitapevi, İstanbul, 1997.
*Öz,İ. Çocukta Uyum Ve Davranış Bozuklukları, kök yayıncılık ,Ankara,1997.
*Ağca, H.Ailede Eğitim,Seha Neşriyat,İstanbul,1995.



çocuk psikolojisi, aile danışmanlığı, çocuk neden yalan söyler, yalan söyleyen çocuğa nasıl davranmalı, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, 


ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE AİLE EĞİTİMİ-2

7 Eylül 2021 Salı / No Comments
çocuk psikolojisi, aile eğitimi, aile danışmanlığı, büyük kardeş küçüğü neden kıskanır, kıskanç çocuklara nasıl davranmalı, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği

Büyük kardeş küçüğünü neden kıskanır?

Bu, “esas çocuk” rolünü kaybetmekle ilgili bir buhran. Onu çatışmaya sürüklememek için kıskançlık duygusunu ifade etmesine izin verin. Özellikle babanın daha kaliteli ilişki ve paylaşımlarda bulunması çocuğun içine düştüğü bunalımı çok daha rahat atlatmasını sağlayacaktır. Ebeveyn ne kadar önlem alırsa alsın, büyük kardeş yeni doğan kardeşini kıskanır.

Bu can sıkıcı durum karşısında anne-baba, büyük çocuklarının şahsiyet gelişiminde bir kusur vehmedip telaşa düşerler. Böyle giderse, onun ileride kötü bir insan olacağını bile düşünürler. Çünkü onların nazarında, ortada kıskanılacak bir durum yoktur. Tam aksine, yeni bir oyun arkadaşı kazanmak üzeredir. Fakat, bu onların nazarında böyledir. Bir de çocuk açısından bakabilseler, durumun çok başka bir renkte göründüğünü idrak edebilirlerdi.

Büyük çocuğun yaşadığı kıskançlığın kökeninde, aslında, bir bunalım yatar. Bu bunalım, “esas çocuk” rolünü kaybetmekle ilgili bir bunalımdır. Aile ile çocuk arasındaki ilişkinin tabiatında anne-babanın çocuğun ihtiyaç ve isteklerini karşılaması, onunla ilgilenmesi ve ona şartsız sevgi göstermesi vardır. Bu ilişkide çocuğa düşen rol de, ağlayarak veya konuşarak ihtiyaçlarını ifade etmesidir. Kardeşi doğana dek büyük çocuk, böyle bir rolü oynamakta iken, kardeşi doğunca, bu rolü büyük oranda ona kaptırır. Anne-babanın ilgi ve alâkası da küçük çocuğa yönelmiştir. Onun emzirilmesi, altının değiştirilmesi, kucağa alınması, öpülüp okşanması gibi davranışlara tanık oldukça, büyük çocuk esas çocuk rolünü, bir anlamda kısa süre öncesine kadar sahip olduğu kendi pozisyonunu kaybettiğini anlar.

Ve bir bunalıma sürüklenir. Bu bunalımın kökeninde, esas çocuk rolünü kaybetmesi, ama bir yetişkin davranışı sergileyecek durumda olmaması yatar. Eğer büyük çocuğun önünde bir ağabeyi ya da ablası olsa, bu bunalımı daha kolay atlatır. Çünkü önünde kendilerine benzeyebileceği bir rol modeli olmuş olur. Fakat, kendisinden büyük bir kardeşi yoksa, böyle bir şansı olmaz ve bir boşluğa düşer. Yukarı yönlü gelişim gösteremediği için gözünü tekrar aşağıya diker ve yeni doğan kardeşinin kaptığı pozisyonu tekrar elde etmeye çalışır. O koltuğa tekrar oturabilmek için yeni doğan kardeşine zarar vermeyi ciddi ciddi düşünür. Bazen bunu eyleme döker, bazen de anne babasının kızacağından korkarak niyetini gizleyebileceği bir ortama sürüklenir. Anne-babanın kıskançlık duygusunu onaylamadığı ve sert tepki gösterdiği aile tipinde, büyük çocuk genellikle bu yola sürüklenir ve kendi içinde bir çatışma yaşar.

Çocuk rolünde olmak isteme ile büyük gibi davranma arasında yaşanan bir çatışma. Büyük çocuğumuzu böyle bir çatışma ve bunalıma sürüklememek için her şeyden önce onların kıskançlık duygularını ifade etmelerine izin vermeliyiz. Ardından, anne-babaların yaşlara göre çocuklarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmeye devam ettiklerini belirtmeliyiz.

Örneğin, ebeveyn küçük kardeşe altını değiştirerek, büyüğüne ise derslerinde yardımcı olarak onlarla ilgilenmiş olduklarını ifade edebilirler. Elbette bunu desteklemek için, özellikle babaların büyük kardeşle daha kaliteli ilişki ve paylaşımlarda bulunmaları çok faydalı olacaktır. Böylece, büyük çocuk da “esas çocuk” rolünü kaybetmiş olsa bile, kendisine göre bir çocuk rolüne sahip olduğunu düşünecek ve içine düştüğü bunalımı çok daha rahat atlatacaktır...Formsante

çocuk psikolojisi, aile eğitimi, aile danışmanlığı, büyük kardeş küçüğü neden kıskanır, kıskanç çocuklara nasıl davranmalı, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE AİLE EĞİTİMİ-6

/ No Comments
çocuk psikolojisi, aile danışmanlığı, çocuğa nasıl davranmalı, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, çocuk eğitiminde altın kurallar
çocuk yetiştirme rehberi,çocuğa nasıl davranmalı,aile danışmanlığı,çocuk yetiştirmede aile rehberliği,çocuk psikolojisi,çocuk eğitiminde altın kurallar,ilk ders,okul
Çocuk Eğitiminde 50 Pratik Öneri

Çocuğunuzun eğitimindeki en önemli faktör sizin aktif katkınızdır. George Power’da bizim gördüğümüz fark ailelerin yarattığıdır. Bu yüzden çocuğunuzun eğitimine daha çok katkıda bulunmanızı sağlayacak bu 50 öneriyi yayınlıyoruz.

Bu  anlaşılması ve uygulanması kolay aktiviteler, iyi davranışlar (Good Behaviour) kitabının yazarları ve çocuk eğitimi, öğretimi konularında uzman olan Drs. Stephen  Marianne Garber ve Robyn Freedman Spizman tarafından geliştirildi.

Bunu çocuğunuz ve sizin için yararlı ve teşvik edici  bulacağınızı umuyoruz.

Ergenlik Eğitimi için lütfen tıklayınız...

1.Çocuğunuzla Konuşun: Çocuklar ilk altı yılda hayatlarının geri kalanında öğreneceklerinden daha fazlasını öğrenirler. Bebeğinizle ne yaptığınız, nereye   gittiğiniz  ve ne gördüğünüz hakkında  konuşun. Bebeğiniz bunun karşısında sadece tanımsız sesler çıkaracaktır, fakat onun sizin kelimelerinize ve cümlelerinize ihtiyacı vardır.

2. Soru Sormaya Cesaretlendirin: Merak öğrenme konusunda çocukların motive olduğunu gösteren en doğal işarettir. İlgiyi yüksek tutmak için, çocuğunuzun sorularını cevaplandırın ve daha fazla soru sormaları için onları cesaretlendirin.

3. Yetişkin Kelimeleri Kullanın: Konuşmalarınızın düzeyini düşürmeyin. Kelimelerinizin % 50’sini kendi kullandığınız kelimelerden seçin. Yeni kelimeleri olayların içinde, çocuğunuzla o olayı yaşarken tarif edin. Daha sonra çocuğunuzun  onu nasıl algıladığını ve kullandığını dinleyin.

4. Okul Zamanı Çocuklarınıza Düzenli Bir Yatma Saati Ayarlayın: Çocukların okulda ellerinden gelenin en iyisini yapmaları için çok fazla uykuya ihtiyaçları vardır. Çocuğunuzun yatma saatine karar vermek için, geceleri kaç saat uyuduktan sonra mutlu ve dakik olarak uyandığını belirleyin. Okula gitmek için kalkması gerektiği saatten geriye doğru sayarak yatması gereken saati bu şekilde bulabilirsiniz.

5. Yatakta Uyuma Saati : Belirli aktiviteleri içeren uyku saati etkinlikleri düzenleyen, belirli bir zaman dilimini okumaya, birkaç dakikanızı da ışığı kapatmadan önce anne yada babayla günlük olaylar hakkında konuşmaya ayırın. Hem bu yolla okumayı sevdirecek, hem anne babayla iletişim yollarını açık tutacak, hem de çocuğunuzun daha kolay dinlenmesini sağlamış olacaksınız.

6. Planlayın ve Organize Edin: Özel projeler, raporlar ve testler için bir takvim işaretleyin. Çocuğunuza bir görev verin, ve bu görevi başarabilmesi için ona yardım edin, her görev için takvimde tamamlama tarihini işaretleyin. Tamamladığında çocuğunuzu tebrik edin, ödüllendirin.

7.Planlarınızı Paylaşın: Düzenli olarak yaptığınız aile toplantılarında, çocuğunuza model rolünde bir ebeveyn olarak kendi planlarınızdan bahsedin. Planlı olunduğu takdirde her işinizi zamanında nasıl bitirdiğinizi anlatın. Çocuğunuza ders dışında extra aktiviteler planlaması için yardımcı olun ve ders çalışma proğramının aralarına aile toplantıları koyun.

8. Kitap Okuma Saatlerinin Kaydını Tutun: Yatay eksende haftanın günlerinin yazılı olduğu bur grafik tutarak çocuğunuzu okuma konusunda motive edebilirsiniz. Çocuğunuzun en sevdiği kitaptan her akşam kaç sayfa okuyacağı konusunda hedef  belirlemesini sağlayın ve grafiği nasıl işaretlemesin gerektiğini öğretin. Bu şekilde her gün okuduğu sayfa sayısının arttığın göreceksiniz ve daha da önemlisi çocuğunuza bu ilerlemesinden dolayı övdüğünüz zaman yüzündeki ışıltıyı sizde fark edeceksiniz.

9. Problemlerine Yardımcı Olun (Sorunlarıyla İlgilenin): Çocuğunuzun okulda sürekli tekrar eden bir problemi olduğunda, çocuğunuzun öğretmeniyle konuşun ve problemi çözmek için planlar yapın. Buna rağmen sorun hâlâ devam ediyorsa, çözülmemişse ilerlemesine engel olan belirli bir öğrenme problemi olup olmadığını anlamak için bir test uygulayın.

10. Dinlenme Metotlarını Öğretin: Eğer çocuğunuz sınav olurken panikliyorsa, ona küçük bir dinlenme, rahatlama tekniği öğretin. Önce, karnından yavaş ve rahat nefes almasını söyleyin. Daha sonra, nefesini verirken  fısıltıyla D-İ-N-L-E-N demesini söyleyin. Çocuğunuza gerginliği ve vesveseleri arttığında bu yeni metodu uygulaması için cesaretlendirin. Bunu aynı zamanda siz de uygulayabilirsiniz.

11. Sınavlarda Kendine Güvenmesi Gerektiğinin Tahşidatını Yapın: Bazı çocuklar herhangi bir sınava tam olarak hazır olduklarını hissetmek için aşırı çalışma ihtiyacı duyarlar. Eğer sizin çocuğunuzda bu kategorideki çocuklardan biriyse, sınav gününden günlerce önce tekrar etmesini sağlayan, makul bir ders planı hazırlamasına yardımcı olun. Çocuğunuzun kendine güvenini kuvvetlendirecek  uygulama sınavlarına girmesini sağlayın.

12. “Araştır, Sor, Oku, Anlat, Tekrar Et” Metodunu Çalışma Aracı Olarak Kullanın: Sayısal sözel veya herhangi bir ders ile alakalı bir konuya çalışmaya başlamadan önce, çocuğunuza önce o konunun genel olarak ne hakkında olduğunu anlaması için araştırması gerektiğini, daha sonra konudaki başlıklar hakkında kendi kendine sorular üretmesi gerektiğini, bir sonraki aşmada bu sorulara verilen cevapları okumasını, daha sonra verilen bu cevapları kendi kendine anlatmasını ve en son olarak  da bütün öğrendiklerini tekrar etmesi gerektiğini öğretin veya sağlayın.

13. Yazıyı Resmetmeyi (Görselleştirmeyi) Öğretin: Yazım (imla) becerilerini geliştirmek için, çocuğunuza harflere, şekillere, kelimenin sesine ve sonrada onunla ilgili bir imge (resim) oluşturması gerektiğini öğretin. Çocuğunuza gözlerini kapatmasını ve kelimeyi zihninde görmeye çalışmasını söyleyin daha sonra gördüğü  o kelimeyi yazmasını ve en sonra da orijinal kelimeyle aynı olup olmadığını kontrol etmesini söyleyin ve öğretin. Yazım hatası yapmayan insanlar herhangi bir kelimeyi yazarken sadece o kelimenin sesine bakmazlar, kelimeyi yazarken onun doğru yazıldığını bilirler. Çünkü yazdıkları kelime zihinlerinde çizdikleri kelimeyle aynıdır.

14. Kendi Kendine Olumlu Konuşmalar Yapmasını Öğretin: Çocuğunuzun paniklemesine sebep olan düşüncelerden kendi kendine olumlu konuşmalar yaparak etkilenmekten  kurtulabileceğini öğretin. Mesela; “Eğer acele etmezsem, cevabı hatırlayabilirim. Bunu yapabilirim. Ben bu konuya çalışmıştım.” Böyle bir yöntem korkuya engel olacak ve çalışılan konuyu hatırlamak için bir yol açacaktır.

15. Hatırlatmayı Kolaylaştıracak Nesneler ve Benzetmeler Kullanın: Bir kelime, bir cümle ve hatta bir resim hatırlamayı kolaylaştırabilir. Mesela; çocuğunuzun bir listeyi hatırlaması gerektiği zamanlarda, listedeki her kelimenin harflerinden  anlamsız cümleler yaptırabilirsiniz.

16. Bilgiyi Kontrol Etme: Yapılan dikkatsizlikleri asgariye indirmek için çocuğunuza kendi işini kontrol etmesini öğretin. Yaptığı bir imla hatasını, noktalama işaretleri ile ilgili bir yanlışı ve benzeri, yine kendisinin düzeltmesini ona öğretin. Yaptığı düzeltmeler için adını yazıp imzalamasını isteyin.

17. Doğru Olanın Altını Çizin: Çocuğunuzun yaptığı ile gurur duymasını sağlayın. En iyi yaptığı alıştırmayı veya herhangi bir çalışmayı daire içine aldırın. Hiçbir zaman yaptığı işle tatmin olmayan ve yaptıklarını daima küçük gören, huzursuz olan çocuklar için kimsenin kusursuz olmayacağı gerçeğini onlara anlatın bunun önemini vurgulayın.

18. Ödevin Önemini Öğretin: Ders yılı başında öğretmenlerinizle görüşün. Ödev ve test günlerine ilişkin bilgi sahibi olun. Hatta ödevler için bir küçük deftere verilen ödevlerin yazılmasını isteyin. Böylece çocuğunuz bugün “ödev yok” veya “ödev yapmayı unuttum” gibi ifadelere baş vurmasına fırsat vermemiş olacaksınız. Çalışan, ödevini zamanında bitiren çocuklara oyun oynama ve TV seyretme izni vererek onları ödüllendirmek de gerekir.

19. Olumlu Olana, İyiye, Güzele Kıymet Verin: Çocuğunuzun önemini kontrol ettiğinizde, önce doğru olanın altını çizin “ Veavv, 10 problemin 10’nu da doğru!” Sonra da çocuğunuza son alıştırmalara bir daha göz atmasını önerin. Çocuğunuzun daha dikkatli bir kişi olmasını sağlayın. Böylece çocuğunuzun anlayışını geliştirmiş olursunuz.

20. Öğretmeniyle Konuşun: Ev ödevi, çocuğun gündüz öğrendiğini pekiştirmeli, öğrenciyi korkutmamalıdır. Eğer çocuk bir ödev üzerinde saatlerini harcıyorsa, yapmakta güçlük çekiyorsa, öğretmeniyle konuşun çünkü bu noktada sıkıntı çekiyorsa bu, nefreti doğurur ve çocuğu öğrenmeye kapatır.

21. Televizyon İzleme Vaktini Sınırlayın: Çocuğunuzun her hafta kaç saatini TV önünde geçireceğine karar verin. TV rehberinden, proğramları ve showları çocuğunuzun önceden seçmesini sağlayın. Uygun zamanlarda tekrar izletmek için özel proğramlar kaydedin.

22. Aile Olarak Yılda TV’den Uzak Kalmayı Planlayınız: Yılda bir hafta TV izlemeyin. Bu süre daha zevkli işlerin yapılmasına ve yeni şeylerin öğrenilmesine  vesile olabilir.

23. Çocuğunuzla Beraber TV İzleyin: Programın içeriğini çocuğunuza açıklayın. Çocukların gerçek ve hayali ayırt etmelerine yardımcı olun. Reklamları tartışın ki çocuğunuz bilinçli bir tüketici olabilsin.

24. Beraber Okuyun: Bütün ailenin aynı anda katılabileceği bir okuma saati ayarlayın. Çocuklar, anne-babalarını okurken görmeye ihtiyaç duyarlar. “Söylediğimi yap”, ifadesinin “Yaptığımı yap” kadar etkili olmadığını unutmayın.  Okuma kelime dağarcığını arttıracaktır ve sohbetleri zevkli hale getirecektir.

25. Öğretici Oyunlar Oynayın: Bekleme zamanlarında ve diğer boş vakitlerde, çocuğunuzun düşünmesini harekete geçirmek için aklınızda bir oyun hazır olsun, Twenty Quetions (20 soru), Categories (sınıflar) ve I Spy (casusluk yaparım) sınıflandırma becerilerini ve yöntemini öğretir. En erken yaşlardan başlayarak, çocuğunuzun  aletlerin çalışma şeklini, kavramları ve çevresindeki  nesnelerin özelliklerini anlamasının nasıl geliştiğini gözlemleyin.

26. Mantıklı Hedefler Belirleyin: Bir çocuk için C’den A’ya derece atlamak imkansız gibi görünür. Her seferinde çocuğunuzun her gece çalışması için destekleyin ve gösterdiği çaba için her gün onu tebrik edin. Gelişmeyi göreceksiniz.

27. Soruları Cevaplayın: Öğrenme, saat 3’te bitmez. Soruları, öğrenme deneyimine çevirin. Eğer çocuğunuzun sorularının cevabını bilmiyorsanız bir kaynak kitaba baş vurun. Bir gezi planladığınızda, önce biraz ev ödevi yapın. Beraber gideceğiniz yerin tarihini araştırın. Görülmeye değer yerlerin listesini yapın ve bu yerin neden önemli olduğunu bulun.

28. Matematiği Gerçekçi Yapın: Çocuğunuz, gerçek yaşam durumlarını yansıtan kelime problemine sahip olduğunda, gerçek araçları kullanın. Oturma odanızı adımla ölçün. Belli bir hızla gidilirse, büyükannenin odasına gitmenin ne kadar süreceğini hesaplayın. Matematiği gerçek hayatta ilişkilendirmek, çocuğunuzun öğrenme için ilkeleri ve sebepleri anlamasını kolaylaştırır.

29. İyi Bir Dinleyici Olun: Çocuğunuzun, size her gün okumasını sağlayın. Onu sadece yanlış okuduğu kelimeleri düzeltmek için dinlemeyin. Birbiriyle bağlantılı kavramlar  hakkında, o durumda karakterlerin başka neler yapmış olabileceği hakkında, daha sonra ne olabileceği hakkında konuşun. Çocuğunuzun, benzer temalarda okumuş olduğu hikayeleri hatırlamasını ve onları karşılaştırmasını sağlayın.

30. Okumaya Erken Başlayın: İçinde kelime veya kavramların olmadığı kitaplarla başlayıp, resimli ve metinli kitaplara geçin. Bu tür kitapları yıllarca çocuğunuza geceleyin okumaktasınız. Çocuğunuza kitap okumak, sağlayabildiğiniz en önemli öğrenme deneyimlerinden bir tanesidir.

31. Dünyada Olup Bitenden Haberdar Edin: Dünyada  meydana gelen olayları açıklayarak ve onların da fikirlerini alarak çocukları yetişkinlerin sohbetlerine dahil edin. Eğer çocuklarınız kendi yorumlarının önemsendiğini fark ederlerse haberlere daha çok dikkat edeceklerdir. Fakat olayları açıklarken çocuğun seviyesine uygunluğunu dikkate almalısınız.

32. Kitapları Sevdirin: Tatil ya da doğum günü listelerine de kitap ilave etmeyi unutmayın. Çocuğunuzu koleksiyonuna başlarken en iyi satan bir kitabı hediye ederek şaşırtın. Karikatür kitaplarını, magazinleri ve gazeteleri ihmal etmeyin. Eğer çocuğunuz okurken keyif alacağı şeyleri bulabilirse daha çok okuyacaktır.

33. Referans Kitapları Bulundurun: Her evde yetişkin bir de öğrenci için sözlük, bir atlas ve bir ansiklopedi bulunmalı ki çocuklar ihtiyaçları olduğunda rahatlıkla araştırma yapabilsinler. Bir ansiklopedi gerçek bir bilgi kaynağıdır. Tüm kaynakları nasıl kullanabileceğini çocuğunuza gösterin. Karşılaştığı sorunları bu referans kitaplarından araştırırken ona eşlik edin.

34. Kütüphaneyi Sık Sık Ziyaret Edin: Her çocuğun bir kütüphane kartı olabilir ve de olmalıdır. Kart için başvuru yapmak kayda değer bir aşamadır. Kitap kullanım ve araştırma kurallarını açıklayın ve düzenli olarak kütüphaneye gidin. Ayrıca, çocuğunuzu kütüphane kitaplarını özel bir yere koyması için teşvik edin. Böylelikle  kitap teslim zamanlarında aksama olmayacaktır.

35. Yazı Yazma Malzemesi Bulundurun: Çocuk harfleri doğru yazma yeteneğini geliştirmeden çok önce bir kalem tutup basit işaretler yapabilmektedir. Her zaman, silinebilir renkli kalemler ve çeşitli yazı malzemelerini hazır bulundurun. Çocuğa çeşitli ortamlar yaratarak destek olun. Örneğin, yapay bir sınıf ortamı yada restoran ortamı hazırlayın. Çocuğunuzu kısa teşekkür mesajları ve hikayeler yazmaya teşvik edin.

36. Okulda Yaptıklarından Haberdar Olun: Yardımınız gerektiğinde çocuğunuzun okul ödevleriyle ilgilenin. Çocuğunuza okulda o gün ne yaptığını sormayı alışkanlık haline getirin. Ona gün boyunca başına gelen en iyi ve en kötü şeyin ne olduğunu sorun. Çocuklar gerçekten ilgilendiğinizi fark ettiğinde mutlaka sizinle paylaşacaklardır.

37. Öz Yetenek Geliştirin: Çocuğunuzun okuldaki başarılarını dile getirerek yada onda olumlu sonuçlar yaratan çalışmaları keşfederek çocuğunuzun ilgi ve beceri alanını geliştirin. Başarılı olduğu bir alan buluncaya kadar ona sanat, resim, müzik, dans, spor gibi uğraşı alanları sağlayın. Çocuğunuzda hoşunuza giden şeylerin bir listesini yapın ve çocuğunuzun da listeye eklemeler yapmasını sağlayın.

38. Birlikte Sesli Okuyun: Çocuğunuz okumaya başladıktan sonra ona kitap okumayı sürdürün. Şiir ve klasiklere de yer verin ve çocuğunuza okutturun. Sizin çocuğunuza okuduğunuz kitapların çoğu daha sonraları en sevilen ve tekrar tekrar okunan kitaplar arasında yer alır.

39. Okul İşlerinde İstekli Olun: Çocuğunun gittiği okulun faaliyetlerini destekleyen velilerden olun. Özel durumlarda okulda bulunacak telefon konuşmalarında bulunarak okula yardımcı olun. Çocuklar anne ve babalarını okulda görmekten çok hoşlanırlar. Ayrıca okulun sizin yardımınıza ihtiyacı var.

40. Öğretmenlerle Konuşun: Çocuğunuzun öğretmeniyle görüşmek için bir sorun çıkmasını beklemeyin. Diyaloğu ilk günlerden başlatın ve devan ettirin. Okulun ve öğretmenlerin yaptığını takdir etmek, bunu onlara hissettirmek çok önemlidir. Ufak bir teşekkür pek çok yol aldırır. Öğretmenlerin de olumlu tepkilere ihtiyacı vardır.

41. Konuşmayı Genişletin: Küçük çocuklar konuşmaya başladığı zaman onlara baş sallayarak yada tek kelimelik cevap vermeyin. Çocuğunuzun kelime dağarcığını genişletin ve onları düşünmeye sevk edecek cevaplar verin. Sonraları, çocuğunuzun uzun cümleler kurmasına ve düşüncelerini detaylarıyla açıklamasına yardımcı olun.

42. Çak Pratik Yaptırın: Mükemmellik amaç değildir. Büyüklerle kurulan en küçük bir diyalog, oyunlarda rol alma gibi faaliyetler çocuğunuzun pratik yapmasını sağlayacaktır.

43. Her Gün Matematikle Uğraşın: Çatalları saydırarak, kurabiyeleri toplatarak, malzemelerin ölçülerini verdirerek, termostatı ayarlatarak vb. çocuğunuza matematiğin önemini sezdirin.

44. Okul Takip Çizelgesi Tutun: Çocuğunuzun her yıl çalışmasını gösteren bir çizelge belirleyin ve böylece onun neleri öğretmekte olduğunu anlayabilirsiniz. Bu şekilde sık sık tekrarladığı hataları yada dikkatsizlikleri saptayarak gerektiği zaman bu çizelgenin size yardımcı olmasını sağlayabilirsiniz.

45. Okul Çalışmalarını Saklayın: Çocuğunuz okulda olamadığında ev ödevlerini gözardı etmeyin. Çocuğunuzun ödevlerini düzenlemesinin önemli bir yeri vardır. Bu çocuğunuzun çalışmalarını  saklı tutmasına ve hergün sınıfta olanların önemli olduğunun sizin tarafınızdan bilinmesine  yardımcı olacaktır.

46. Ev Ödevi Planı Yapın: Çocuğunuza ödevlerini yapması için iyi bir ışık ve aydınlatma sağlayın. Düzenli bir zaman ayarlayın. Çocuğunuzun yaptığı ödevleri zamanında ve doğru biçimde övün.

47. Öğrenmede Başarıyı Öğretin: Çocuğunuzun ilgisini daima konuşmacının yüzüne olmasını, konuşmacının sorusunda ne kastettiği ve konuşmacı konuşma bitişinde ne dediğini gözden geçirmeyi öğretin.

48. Yeri Olmayan Eşyaları Engel Olun: Kitap ve kitap çantaları için bir yer dizayn edin. Çocuğunuza tereddüt etmeyi, kendini görmeyi ev veya okuldan önce, ve ödevi, kitap, gözlük, öğle yemeği  ve kot gibi unutulacak şeyleri hatırlamayı öğretin.

49. Yönetimi Takip Edin: Yönetimlerin nasıl takip edileceğinin öğrenilmesi, hem okul hem de evdeki başarı için çok önemlidir. Bu başarının gelişmesine yardım etmek için, yöntem vermeden önce çocuğunuzla göz göze gelin, o zaman içinde bir kısım yöntemleri verin ve uygulamaya başlamadan önce tekrar ettirin.

50. Model Öğrenme: Çocuklar, ebeveynlerinin yaptıklarını görerek öğrenirler. Çocuğunuza sınıfa katılmayı, eğitici gösterilmeyi ve okumayı bizzat kendiniz gösteriniz.

www.psikologakara.net

çocuk psikolojisi, aile danışmanlığı, çocuğa nasıl davranmalı, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, çocuk eğitiminde altın kurallar

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE AİLE EĞİTİM-3

1 Aralık 2017 Cuma / No Comments
çocuk psikolojisi, aile eğitimi, aile danışmanlığı, ders çalışmak istemeyen çocukların eğitimi, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, çocuklar nasıl ders çalışır

Ders çalışmak istemeyen çocukla 5 adımda başa çıkın!

“Ders çalışma sorunu, hem öğretmenlerin hem de anne-babaların en fazla şikayet ettikleri konulardan biri. Yetişkinlerin bakış açısına göre, çocuklara her türlü imkan ve fırsat sağlanmasına rağmen büyük bir sorumsuzluk göstererek ders çalışmıyorlar. Öğretmenler, anne babalar, ellerinden geleni yapmalarına rağmen istedikleri sonucu alamayınca da zaman zaman aşırı kaygılanıp öfkeleniyorlar. Duygularını yönetemedikçe de çocuklarının ders çalışma sorunu içinden çıkılamaz bir hal alıyor”


Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın’ın bu sözleri aslında binlerce velinin hislerine tercüman oluyor. Ders çalışmamak bir suç değil beynin tercihi! Ders çalışmama gerçekten de birçok öğrencinin sorunu. Çocuklar her türlü imkana göre neden çalışmıyor?

“Beyin ve öğrenme ilişkileri”, “Zeka ve zekanın geliştirilmesi”, “Üstün zekalı çocukların eğitimi” konularında ihtisas yapan Oktay Aydın işte bu noktada veli ve öğretmenlerin bilmesi gereken bilimsel gerçeklere dikkat çekiyor:

“Çocukların ders çalışmamaları sanıldığı kadar basit bir sorun değil. Ders çalışmamanın çocuğa göre farklılaşan nedenleri olmakla birlikte bazı ortak nedenlerden söz edilebilir. Bu sorun sadece çocuklarımızın değil aslında öğrencilik sürecini geçirmiş tüm insanların ortak noktası. Aslına bakılırsa, ders çalışmak özünde kimsenin zevk alarak yaptığı bir şey değil. Çünkü, ders adı altında sunulan konuları bizler belirlemiyoruz, dışımızdan birileri tarafından belirleniyor. Doğal olarak da bu kimseye çok heyecanlı gelmiyor. Hatta diyebiliriz ki, bir çocuğun ders çalışmayı istemesi değil, istememesi daha doğaldır.”

Ders çalışmanın gerçek ödülünün çok uzun zaman sonra üniversite sınavı ya da iyi bir meslek sahibi olunduğunda alındığını söyleyen Oktay bu ödüllerin en büyük tehdidinin çocuğun burnunun ucunda duran, bilgisayar, TV, sinemaya gitme, arkadaşlarla sosyal bir ortamı paylaşma gibi etkinlikler olduğunu söylüyor: “Bir çocuğun ders çalışabilmesi için, şimdiki hazdan vazgeçip uzun vadeli sıkılmayı göze alması gerekiyor. İşte bu, çoğu zaman beynimizin tercihleri ile örtüşmeyen bir durum. Çünkü beynimiz en kısa sürede haz veren faaliyete yönelmeyi sever. Beynin, hazzı kontrol eden alın bölgesi en geç olgunlaşan (yirmili yaşlar) bölümüdür. Bu nedenle, çocukların ders çalışmayı istememesi bir suç değil, beyinlerinin tercihidir.”

Çocuğunuza ders çalıştırırken şu yöntemi uygulayın

Çocukların ders çalışmasını sağlamak çok iyi yönetilmesi gereken bir süreç. Yaşa göre farklı uygulamalar söz konusu olsa da genelde bu çocuklar üzerinde uygulanan ve başarı elde edilmiş bir modelden söz etmek mümkün. Bu yöntem henüz ders çalışma alışkanlığı oturmamış çocuklarda etkili oluyor…

Psikolojik Direnci Kırma

Bu aşamada, çocuğunuzla konuşarak günde en az ne kadar ders çalışabileceğini sorun. Diyelim ki yarım saat demiş olsun. Bu sürenin yarısı olan 15 dakikayı esas alın. Çocuğunuza da, “Sen yarım saat dedin ama ben senden yarım saat çalışmanı istemiyorum, sadece 15 dakika çalışmanı istiyorum” deyin.

“Çünkü, şu an sende öncelikle ders çalışma alışkanlığını kazandırmamız gerekiyor” gibi bir açıklama, uygulamanın başlangıç mantığını çocuğun fark etmesini sağlar. Rutin oluşturun İkinci aşamadaki temel hedef, çocuğunuzun belirlenen süreyi her gün çalışmasını sağlamak olmalı. Bunun için ona, “Belirlediğimiz süre ile ilgili bazı kurallarımız var. Bu kurallarımızdan birincisi, belirlediğimiz bu 15 dakikalık çalışma süresini her gün tekrarlayacağız. Tüm sürelerimizi biriktirip hafta sonu çalışmak yok” şeklinde bir açıklama yapın. Düzeni kurun Bu aşamada, çocuğunuzun çalışma ortamı ile ilgili düzenin oturtulması gerekiyor. Çocuğa, “İkinci kuralımız, televizyon karşısında, yatarak, uzanarak çalışmak yok. Belirlediğimiz süreyi, çalışma odamızda ve masamızda tamamlıyoruz. Çünkü, senin hep aynı ortamda çalışmanı sağlayarak çalışma alışkanlığını pekiştirmek istiyoruz” demelisiniz.

Otokontrolü sağlayın

Çocuğunuzun belirlenen sürenin altına düşmemesini sağlayın. Bu aşamada çocuğunuzla, “Senden, belirlediğimiz 15 dakikalık sürenin altına düşmemeni istiyorum. Bunun nedeni, senin ders çalışma alışkanlığını kazanabilmen için otokontrolünü güçlendirmeyi istememiz. Böylece, belirli bir öz disiplin kazanacak ve bu alışkanlığı iyice güçlendirmiş olacaksın” şeklinde konuşun. Masasına bir çalar saat koyarak kurmasını istemek ve süreyi çalar saatle kontrol altına almak mümkün.

Motivasyonu artırın

Beşinci son adımda, çocuğunuzun motivasyonunu geliştirici hamleyi yapmak son derece önemli. Çocuğunuza, belirlenen sürenin üstüne çıkmakta serbest olduğunu söyleyin. Bir başka ifadeyle, “Eğer istersen, 15 dakikadan daha fazla çalışabilirsin” anlamında bir mesajla, çocuğun çalışma isteğindeki yoğunlaşmaya bağlı olarak tercih yapması sağlayın. Özellikle bu aşamada, çocukların birçoğu, kendilerinin bile farkında olmadıkları şekilde belirledikleri sürenin üstüne çıkıyor. Böylece çocuklar, düşündükleri ve belirledikleri sürenin üstüne çıkmanın gururunu yaşıyor ve başarılı oldukları ya da başarılı olacakları inancını iyice güçleniyor. Bu hissediş, onlar açısından önemli bir kırılma aşaması. Unutulmamalı ki, her başarısızlık bir sonraki başarısızlığın, her başarı da bir sonraki başarının zeminini hazırlar.

“Ders çalışmada hırslı olmak değil, azimli olmak gerekiyor. Hırslı çocuklar, yapacakları işe değil, arkadaşlarına odaklanır. Sürekli rekabet halindedir ve arkadaşlarını geçmeye çalışırlar. Bu nedenle, çocuklarda hırsı beslememek gerekiyor. Ancak aşırı iç motivasyon ‘hırs’ olarak karşımıza çıkabiliyor. Hırs ise asla beslenmemesi gereken bir özellik. Çünkü aslolan hırs değil, azimdir. Azimli çocuklar, görev odaklı olup üzerlerine düşen görevi sonuna kadar yapar ve mutlu olurlar. Oysa hırslı çocuklar ilişki odaklıdır. Bir başka ifadeyle, üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmekten çok arkadaşlarını geçmeye çalışırlar.””

MOTİVASYON TİPİNE GÖRE ÖNLEM ALMAK GEREKİYOR!

Ders çalışmayı engelleyen en önemli şeyin motivasyontipi olduğunu söyleyen Aydın, insanda bir iç bir de dış motivasyon diye tanımlanabilecek iki yapı bulunduğunu ve bunların doğuştan gelen kişiliğin bir parçası olduğunu söylüyor.

İç motivasyonu yüksek çocuklar

1- Genelde amaçlarını bilmek isterler

2- Planlı çalışmayı severler

3- İstekli ve sabırlıdırlar

Dış motivasyonu yüksek çocuklar

1- Sürekli yönlendirilmeye ihtiyaç duyarlar

2- Sonuç odaklıdırlar ve kısa sürede işi tamamlamak isterler

3- Kısa sürede tamamlanmayan işlerden çok çabuk sıkılırlar ve enerjileri düşer

4- Başladıkları işleri çoğu zaman yarım bırakırlar ve sürekli mazeret üretirler

5- En belirgin özellikleri de ertelemedir. Sorumluluklarını sürekli erteler ve biriktirirler

Oktay Aydın’a göre, çocuğu sürekli suçlayıp eleştirmek yerine motivasyon tipini anlamak ve ona uygun önlemler almak gerekiyor: “Dış motivasyon tipine sahip çocukların iç motivasyon kaynaklarını harekete geçirecek faaliyetler yaptırılmalı. Buradaki en kritik nokta da, çocukta, başarılı olduğu ve başarılı olacağı inancının hep üst düzeyde tutulması.”

Dikkat

Temel alışkanlıkların ve yeni davranışların kazandırılması için yaklaşık olarak 21 gün tekrar edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, çocukların ders çalışma alışkanlığını kazandırmak amacıyla yapılacak bu uygulama 2-3 hafta kadar hiç değiştirilmeden aynen devam ettirilmeli. Böylece, çocuğun beyninde ders çalışma ile ilgili nörolojik aktiviteyi iyice belirginleştirmek ve kalıcılığı sağlamak mümkün olur. Bu süre sonunda, çocukla tekrar görüşerek, çalışma süresinin üzerine 5-10 dakika eklenmesini sağlayabilirsiniz. Süreç bu şekilde adım adım ve azar azar ileriye doğru götürülerek ideal süreye kadar devam ettirilmeli.

Kaynak: Vatan-Türkan Hiçyılmaz




çocuk psikolojisi, aile eğitimi, aile danışmanlığı, ders çalışmak istemeyen çocukların eğitimi, çocuk yetiştirme rehberi, çocuk yetiştirmede aile rehberliği, çocuklar nasıl ders çalışır