Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

Browsing Category "acer"

ASALET...ASIL NE İSE NESİL DE O OLUR!

7 Eylül 2023 Perşembe / 2 Comments
acer, asıl ne demek, aslı ne demek, ata, derviş nedir, develer, eşek, fıtrat, hacı kime denir, kervan, mekke, tekke, vazife, nesil ne demek, yunus emre sözleri,

ASIL AZMAZ BAL KOKMAZ!
KOKARSA YAĞ KOKAR.
ONUN DA ASLI AYRANDIR...

*

EŞEK DERVİŞ OLMAZ ODUN ÇEKMEKLE TEKKEYE
DEVE HACI OLMAZ GİDİP GELMEKLE MEKKEYE!

*

Eşeğin aslı yani atası eşektir.
Vazifesi yük taşımak.
Devenin aslı da deve.
Vasifesi ise kervanda yük taşımak.
Yükün nereye taşındığı farketmez.
Eşek yine Eşektir.
Deve yine Devedir.
İnsan da İnsan gibi fıtratına uygun hareket etmelidir.
İnsan kalmalıdır vesselam...Acer


acer, asıl ne demek, aslı ne demek, ata, derviş nedir, develer, eşek, fıtrat, hacı kime denir, kervan, mekke, tekke, vazife, nesil ne demek, yunus emre sözleri, 

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

14 Ekim 2022 Cuma / No Comments
29 ekim, acer, atatürk, cumhur, cumhuriyet, cumhuriyet bayramı, irade, karekter nedir, millet, mustafa kemal, mustafa kemal atatürk, önder, sözharmanı, atatürk sözleri,

CUMHURİYET BAYRAMI

Cumhuriyeti, Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde 'Cumhur' kurmuştur.
Cumhuriyeti kuran irade, sonsuza kadar koruyacaktır.
Cumhuriyet milletimizin karekteridir...

*

CUMHURİYET NE ZAMAN BAYRAM İLAN EDİLDİ?

Cumhuriyet Bayramı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî bayramdır.

Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir. 29 Ekimlerde stadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise geleneksel olarak fener alayları düzenlenir.

1925 yılında çıkarılan bir kanunla Cumhuriyet'in ilanı günü yeni Türk Devleti'nin bayramı ilan edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.

CUMHURİYET’İN İLANI

Osmanlı Devleti, 1876 yılına kadar mutlak monarşi, 1876-1878 ve 1908-1918 arasında meşruti monarşi ile yönetilmişti. I. Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğramasının ardından işgale uğrayan Anadolu'da halkın işgalcilere karşı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiği Milli Mücadele, 1923 yılında milli güçlerin zaferi ile sonuçlandı. Bu süreçte, "Büyük Millet Meclisi" adıyla 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan halkın temsilcileri, 20 Ocak 1921'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adlı yasayı kabul ederek egemenliğin Türk ulusuna ait olduğunu ilan etmiş ve 1 Kasım 1922'de aldığı kararla saltanatı kaldırmıştı. Ülke, meclis hükûmeti tarafından yönetilmekteydi.

27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve yerine meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabinenin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için İsmet Paşa ile birlikte bir kanun değişikliği tasarısı hazırlayarak 29 Ekim 1923'te Meclis'e sundu. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan değişikliklerin kabulü ile Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilmiş oldu.

Cumhuriyetin ilanı, Ankara'da 101 pare top atışı ile duyuruldu ve 29 Ekim gecesi ile 30 Ekim 1923 tarihinde başta Ankara olmak üzere tüm ülkede bir bayram havasında kutlandı.

BAYRAM KABUL EDİLMESİ

Cumhuriyet ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemiş, kutlamalar konusunda bir düzenleme yapılmamıştı; 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günündeki şenlikleri halk kendiliğinden organize etti. Ertesi yıl, 26 Ekim 1924 tarihli 986 numaralı kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atılarak ve planlanacak özel bir programla kutlanmasına karar verildi. 1924 yılında yapılan kutlamalar, daha sonra yapılacak olan Cumhuriyet’in ilanı kutlamalarının başlangıcı oldu.
2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekaleti'nce (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir.[4] Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı; 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edildi. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, Cumhuriyet'in milli bir bayram olarak kutlanması resmi bir hüküm şekline geldi. Cumhuriyetin ilan edildiği gün, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde resmî bir bayram olarak kutlanmaya başladı.[5]

Cumhuriyet Bayramı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî bayramdır.

Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir. 29 Ekimlerde stadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise geleneksel olarak fener alayları düzenlenir.

1925 yılında çıkarılan bir kanunla Cumhuriyet'in ilanı günü yeni Türk Devleti'nin bayramı ilan edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.


bu yazı, notlar, sözler, 29 ekim, acer, atatürk, cumhur, cumhuriyet, cumhuriyet bayramı, irade, karekter nedir, millet, mustafa kemal, mustafa kemal atatürk, önder, sözharmanı, atatürk sözleri,

SEVGİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ

22 Eylül 2021 Çarşamba / No Comments
acer, aşk, aşkın anlamı, iksir nedir, kötülükler, sevgi sözleri facebook, sevilmenin yolu, sözharmanı,  sevgi nedir, sevginin anlamı, sevgi sözleri kısa, sevginin tanımı,

SEV

Bütün kötülüklerin ilacı sevgidir.
Sevginin olduğu yerde kötülük hüküm süremez.
Sevgi bir iksirdir ve tüm kötülükleri boğar.
O halde SEVELİM, SEVİLELİM...

*

SEVGİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ

Aşkın tanımını yaparken bir kişinin karşı cinse duyduğu yakınlık diye söylemiştik işte sevgide karşı cins olmaksızın herkese karşı olabilir. Bir başkasına duyulan çok güçlü yakınlık bağlılık olarakda tanımlayabiliriz. Aile içindeki sevgi, arkadaş dost sevgisi bunlardan bir kaç tanesidir. Şimdi Sevgi nedir?

Sevgi sözlüklerde şöyle tanımlanmaktadır;

Sevgi, sözlüklerde “İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” olarak tanımlanırsa da, bu tanımın yetersiz ve yüzeysel olduğunu söyleyen birçok yazar, sevginin tam anlamıyla tanımlanamayacağını düşünmektedir.

Sevgi denildiğinde genellikle akla ilk önce, iki karşı cins arasındaki duygusal çekim gelmekteyse de, aslında sevgi, yöneldiği hedefe (sevgiliye duyulan sevgi, Allah sevgisi, vatan sevgisi, ebeveyne duyulan sevgi, çocuğa duyulan sevgi vs.) ve biçimlerine bağlı olarak büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Şefkat, merhamet ve fedakarlık sevginin farklı kılıklardaki yansımalarıdır. Sevgi yalın anlamıyla bir duygu ve heyecan türüdür. Sevgi, insanın bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermesine denir. Bir başka tanıma göre de “sevgi, öğrenilen duygusal bir tepkimedir.”

İbn Arabî Hazretlerine göre sevginin tanımı yapılamaz. Sevgi ancak tadılır. Tadan kişi de sevginin ne olduğunu yeterince anlatamaz. Aynı zamanda sevgi evrensel bir duygudur. Annenin çocuğunu sevmesi, eşlerin birbirlerini sevmesi, ilâhî bir sır olarak, gayesi “bir tenle bir teni, bir canla bir canı kavuşturmak” olan sevginin evrenselliğine en güzel örnektir. Aynı zamanda İbn Arabî sevgi için, “Sevgi seveni sevilene bağlayan bir bağdır ve sevgi sevenin var oluşudur” der..

Sevgi konusunda bazı düşünürlerin görüşleri şöyledir;

Sevgi insanların ruhunda bulunan değerli ve olumlu bir yetenektir.
Fakat insanlar bu yeteneklerini her zaman ideale yakın bir değer olarak kullanamamaktadırlar. Yani insanlar birbirlerini gerektiği gibi sevememektedirler.
Sevgi her şeyden önce fedakarlıktır, yani hiçbir karşılık beklemeden başkasına kendinden bir şeyler vermek esasına dayanır.
Gerçek sevgi merhamet, şefkat, fedakarlık gibi diğerkamca davranışlarla, uygulamalarla kendini gösterir; aksi takdirde kuru bir laftan ibaret kalır.
Gerçek mutluluk, ebedi olmayan maddi değerlerle değil, ebedi olan canlı varlıklara, özellikle insan ruhlarına duyulan sevgiyle ve diğerkamca hareketlerle ilgilidir.
Edayla gelen duyguları göz önüne koyarak verilmesi gereken bir karardır.

Ne sevgiye ne de nefrete yol açmamak dünya bilgeliğinin yarısıdır: hiçbir şey söylememek ve hiçbir şeye ınanmamak da öteki yarısı. – Arthur Schopenhauer

Amellerin en hayırlısı sevdiğini Allah için sevmek buğzettiğine de Allah için buğzetmektir. – Hz. Muhammed(s.a.v)

Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. – Bolivya atasözleri

Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile, sadece onunla başkaları için fedakarlık yapabiliriz. – Kızılderili atasözleri

Sevgi her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışır. – Mahatma Gandhi

Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur. – Mahatma Gandhi

Sevginin olduğu yerde hayat vardır. – Mahatma Gandhi

Kalpler silahla değil, sevgi ve yüksek gönüllülükle yenilirler – Baruch Spinoza

Eski sevgi paslanmaz. – İsveç atasözleri

Sevginin ölçüsü, ölçüsüz sevmektir. – Baruch Spinoza

Istırabın dağladığı sevgi kuvvetlidir. – Selma Lagerlöf

Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sevmeyesin. Sevgini de, sadece yüreğinin eline ermeyesin. En çetin imtihan “sevgi”yle olanıdır. “Kişi ne kadar bahadır olsa da, muhabbete tuş olur.” diyen atanın sözünü aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin ideallerin ve geleceğe dair hedeflerin var oğul. – Şeyh Edebâli

Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum – Gabriel Garcia Marquez

Sevgiye ve tutkuya açık bir kalp kadar dünyada değerli bir şey yoktur.- Johann Wolfgang von Goethe

Sevgi her zaman karşılık görür, kinde de. – Dostoyevski

Sevgi şu küçük cümleciklerle anlatılmıştı;

•Sevmek inanmaktır.
•Sevmek yaşamaktır.
•Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır.
•Sevmek sevdiği olmaktır.
•Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur.
•Sevmek paylaşmaktır . Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.
•Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden.
•Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O’nun adına istersin. O’nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler.
•Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir.
•Sevmek; sevmek istemektir.
•Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O’ndan anlasılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında.
•Sevmek, gücenmemektir.
•Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi ögrenmek demektir.
•Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek.
•Sevmek ölmektir.
•Sevmek, ölmesini bilmektir.
•Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek!
•Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden.
•Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir.
•Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir.
•Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere.
•Sevmek yürümektir gönüllerde.
•Sevmek güvenmektir.
•Sevmek onaylanmaktır.
•Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek.
•Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva’nın Adem’in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek.
•Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek.
•Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir.
•Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir.
•Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir. Sevgilinin olmadığı Cennete de gitmemektir sevmek.
•Sevmek, sevgiliyi cennet etmektir.
•Sevmek bir olmaktır.
•Sevmek yaşamaktır.
•Ve sevmek inanmaktır.
•Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.
•Sevmek sevmesini haketmektir.
•Sevmek sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır.
•Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır. S
•evmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi.
•Sevmek sevmesini bilmektir.
•Sevmek ölmesini bilmektir.
•Sevmek SEVMEK olmaktır.
•AŞK olmaktır.
•Aşk bir kere sevmektir.
•Sevmek aşkın kendisi olmaktır.
•Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz

Kaynak: Nazlim.net


acer, aşk, aşkın anlamı, iksir nedir, kötülükler, sevgi sözleri facebook, sevilmenin yolu, sözharmanı,  sevgi nedir, sevginin anlamı, sevgi sözleri kısa, sevginin tanımı, sevginin önemi, 

'ADAM' KİME DENİR?

28 Kasım 2019 Perşembe / No Comments
 acer, adam olmak, adam olmanın yolu, altın sözler, cinsiyet meselesi, cinsiyet nedir, hikmetli sözler, on numara insan olmak, on altın kural, insan olmak, kadın, adam ile erkek arasındaki fark
acer, adam ile erkek arasındaki fark, adam olmak, adam olmanın yolu, altın sözler, cinsiyet meselesi, cinsiyet nedir, hikmetli sözler, insan olmak, kadın, on altın kural, on numara insan olmak, 
'Adam olmak'

 Erkeklerde, kadınlarda ADAM OLMAK ister.
Adam olmak bir cinsiyet meselesi değildir.
Adam olmanın yolu, insan olmak geçer...

*

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, narsisistik vakaların son dönemlerde tehlikeli bir artış gösterdiğine dikkat çekti. Özellikle erkeklerde daha çok görülen bu psikolojik sorunun çözümünün de mümkün olduğunu kaydeden Dr. Keçe şunları kaydetti:


“10 NUMARA İNSAN OLMAK…”

“10 numara insan olmak… Bunu hastamdan duydum. Diyor ki:
‘Ben 10 numara insan olmak istiyorum.’
Peki, nasıl olmak istiyor? Giydiği kıyafetleriyle, bindiği arabasıyla, makamıyla mevkisiyle, birlikte olmayı tercih ettiği karşı cinsin özellikleriyle, koluna taktığı pahalı saatiyle veya insanların onun için sarf ettiği hayranlık ve takdir dolu sözlerle 10 numara insan olmaya çabalıyor. Ama 10 numara insan olmayı içinde hissedemeyip dışarıda aradığı için de hiçbir şekilde bunu gerçek manada başaramıyor. Sahte ve ‘mış’ gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Ama gerçekten 10 numara insan olmak demek bunu içimizde hissetmek demek.”

10 ALTIN KURAL


Dr. Keçe’ye göre psikolojik açıdan sağlık bir insan olmak mümkün.

İşte '10 numara' insan olmanın 10 altın kuralı:

1- Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin, sevin ve kimseyle mukayese etmeyin.
2- Değerliliği karşı tarafın bakışlarında ve sözlerinde değil kendi içinizde arayın.
3- Buğdaylar gibi büyüdükçe başınızı yere eğin ve alçak gönüllü olun.
4- Eleştiriye karşı hoşgörülü olun.
5- Her olayda suçlamak yerine sorumluluk alın.
6- Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
7- Karşınızdakini değil önce kendinizi değiştirmeye çalışın.
8- Anlamanın ve dinlemenin konuşup üste çıkmaktan daha önemli olduğunu unutmayın.
9- Haklı olmak yerine mutlu olmaya çalışın.
10- Alabileceğin en büyük intikam; affetmektir ve bazen karşınızdakine verilebileceğiniz en güzel cevap; gülüp geçmektir.


“KENDİNİZİ ÖLÇÜYÜ KAÇIRMADAN SEVİN”


Dr. Keçe, büyük bir tehlike haline gelen narsisistik yapıya yönelik tüm bu tespitlerine, önerilerine ve normal sağlıklı bir insan olmanın tüm ipuçlarına, son kitabı “Sevemez Kimse Beni Benim Sevdiğim Kadar”da yer verdi.


“Narsisizm özsevi, özsevgi, özsaygı, özdeğer, ego saygısı, kendilik değeridir” diyen Dr. Keçe, insanın kendi değeri ve değerliliği konusunda hissettiklerini ‘güzel duygular’ olarak tanımlıyor. Dr. Keçe, bu durumun patolojik olmadığına vurgu yaparken, kendini değerli hissetmenin insanda olması gereken, olağan ve doğal bir yapı olması gerektiğinin de altını çiziyor.


Dr. Keçe şunları kaydetti:
“Kişinin uyumlu yaşayabilmesi için, kendini ölçüyü kaçırmadan sevmesi gerekir, bu sevgiye narsisizm denir. Ancak narsisizm toplumda bir aşağılama gibi algılanır. ‘Pis narsist, kendini beğenmiş, bencil’ gibi kullanımlar yaygındır. Bu kullanımlar bizce doğru değil. Narsisizm yemek yemek veya su içmek gibi normal ve doğal bir ihtiyaçtır. İnsanlar, narsisizmi sağlıklı bir şekilde oluşturamadıklarında veya abartıp patolojik hale getirdiklerinde sıkıntı yaşarlar ve narsisistik yapıyı geliştirirler.


İPUÇLARI DİZİ KAHRAMANLARINDAN…


Hızla toplumsal bir sorun haline gelen narsisistik yapıya karşı insanlara çözümün anahtarını sunan Dr. Keçe, kitabında tedavilerini yürüttüğü hastalarına, kimlik bilgilerini ve hayat hikâyelerini deşifre etmemek için etik ve ahlaki nedenlerden dolayı milyonlar tarafından izlenen dizi filmlerdeki karakterlerin isimlerini verdi. Tedavilerinden kesitler sunan Dr. Keçe, onların patolojik narsisizmleri ile normal sağlıklı narsisizm arasındaki farkları karşılaştırıyor. Dr. Keçe, patolojik narsisizmi olanların kendilerini nasıl geliştirip normalleştirebileceklerinin de ipuçlarını veriyor.


Dr. Keçe’nin tespiti oldukça çarpıcı:


“FACEBOOK VE TWITTER’DAN MEDET ARANIYOR”


“Birçoğumuz içimizdeki değersizliği yok etmek, kendini ispatlamak ve başkaları tarafından takdir görmek adına Facebook veya Twitter gibi sosyal paylaşım ağların başından ayrılmıyor ve adeta buralarda medet arıyor. İnsanların değeri borsadaki hisse senetleri gibi artıp azalmaz. Başkalarının yaptığı hiçbir şey kendi değerimizi azaltmaz veya arttırmaz. Değerlilik duygusu içten hissedilen bir duygudur ve kişi ancak kendine yatırım yaparsa, kişisel gelişimle kendi değerini kendi arttırabilir. O da içten hissedilebilir ve asla dışarıdan edinilebilecek bir duygu değildir. Hepimiz dizilerdeki ünlü karakterler gibi, bir Ezel ya da Polat olmaya çabalıyoruz. Behlül, Kuzey veya Güney olmak için uğraşıyoruz. Kendi içimizde hissedemediğimiz değerliliği onlarla özdeşim kurarak veya başkalarının gözlerinde arıyoruz ama bu beyhude bir çırpınıştır. Aslında hepimizin içinde bir cevher yatmaktadır. Bu cevheri dışarıda aramak yerine içimizdekini çözüp olgunlaştırmamız ve kendi iyiliğimizi düşünmemiz gerekli. Ayrıca kendi iyiliğimizle birlikte başkalarının iyiliğini düşünmeyi de öğrenirsek, herkesin etrafımızda döndüğü güneş olma sevdasından vazgeçebilir, kendi başımıza ışıldayan bir yıldız olabiliriz. Ve böyle bir yıldız olarak diğer yıldızların varlığına da izin verebiliriz.”

acer, adam olmak, adam olmanın yolu, altın sözler, cinsiyet meselesi, cinsiyet nedir, hikmetli sözler, on numara insan olmak, on altın kural, insan olmak, kadın, adam ile erkek arasındaki fark

UTANIYORUM!

18 Aralık 2016 Pazar / No Comments
analar, babalar, beden, bulutlar, donuk gözler, evlat, fidanlar, gardaşlar, insan, parçalanmış, resimli mesajlar, resimli sözler, rüzğarlar, selalar, şehitler, terör, unutmak, utanıyorum, vatan can verenler, abdurrahman acer şiirleri, acer




analar, babalar, bulutlar, donuk gözler, evlat, fidanlar, insan, resimli mesajlar, resimli sözler, rüzğarlar, selalar, şehitler, terör, unutmak, utanıyorum, vatan can verenler, abdurrahman acer şiirleri, acer