Yazı Duyurusu

Menu

Browsing "Older Posts"

Browsing Category "güzel sözler"

DEYİMLER ve ANLAMLARI

27 Ocak 2022 Perşembe / No Comments

 

Deyim Örnekleri ve Anlamları

Günlük hayatta sıklıkla kullandığımız deyimler, Osmanlı döneminden itibaren ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte başka kültürlerden dilimize geçmiş olan birçok deyim de mevcuttur.

*

Açığa vurmak: Gizli, saklı bir şeyi herkese duyurmak, ortaya çıkarmak.”Yıllardır içinde sakladığı sırrı mahkemede açığa vurdu.”

*

Açık kalpli /yürekli: Samimî, içi temiz, içi dışı bir olan kimse. “Komşumuz kadar açık kalpli bir adam görmedim.”

*

Açık kapı bırakmak: Gerektiğinde bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak, ileriyi düşünerek ılımlı davranmak. “Bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun.”

*

Açıkta kalmak (olmak): 1. İş ve görev bulamamak. 2. Yersiz yurtsuz kalmak. 3. kimilerinin elde ettikleri bir yarardan mahrum olmak. “Çoluk çocuk açıkta kaldılar fabrika kapanınca.”

*

Açık vermek: 1) Geliri, giderini karşılamamak. “Maaşımız yetmeyecek bu ay, galiba açık vereceğiz.”  2) Ortaya çıkmaması gereken şeyi farkında olmadan belli etmek. “Dikkat et de düşmanlarına açık verme.”

*

Ağzı laf yapmak: Güzel, inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak. “Politikacı mı olacaksın, ağzın laf da yapmalı.”

*

Ağzına bir parmak bal çalmak: Amacına ulaşmak için birini tatlı sözlerle bir süre oyalamak, kandırmak; umut verip ikna ederek işini yaptırmak. “Öyle bir insan ki ağzına bir parmak bal çal, sonra her istediğini yaptır.”

*

Akşamdan kavur, sabaha savur: Kazandığını günü gününe harcayan, har vurup harman savuran, savruk kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır.

*

Akşamı iple çekmek: Gecenin olmasını sabırsızlıkla beklemek. “Ne güzel bir ziyaret olacak. Akşamı iple çekiyorum.”

*

Altı kaval, üstü şeşhane /Şişhane: Daha çok giyim için “altı, üstüne; bir parçası öbür parçasına uymaz.” anlamında kullanılır. “Çabuk çıkar şu üzerindeki altı kaval üstü şeşhane elbiseyi, yoksa rezil olacaksın el âleme.”

*

Anasından doğduğuna pişman: 1) Üşengeç, çok tembel. 2) Canından bezmiş. “O işi yaptı ama anasından doğduğuna bin pişman.”

*

Bağrı yanık : Çok dertli, acılı (kimse).

*

Bahtına küsmek : İşlerin ters gitmesi yüzünden karamsar olmak; şansına küsmek, talihine küsmek.

*

Barut kokusu gelmek (burnuna) : Savaş ya da tehlikeli bir şey olacağını sezmek.

*

Bastığı yeri bilmemek: Sevinç, heyecan, vb. etkisiyle davranışlarını denetleyememek, şaşırmak, ne yaptığını bilememek.

*

Başı dertte (olmak) : Sıkıntılı, tehlikeli bir durum içinde (olmak).

*

Başı kabak: 1. Saçları dökülmüş. 2. Başında şapka, başörtüsü vb. olmayan.

*

Bir araba laf: Bir yığın gereksiz, yersiz söz.

*

Bohçasını koltuğuna vermek : Kovmak, defetmek, işine son vermek.

*

Burnu büyümek : Kendini büyük biri olarak görmeye başlamak; başkalarını beğenmemek.

*

Can evi: 1. Yürek. 2. En duyarlı bölge. “Onları can evlerinden vurmaya yemin etti.”

*

Cinleri başına toplamak: Öfkelenmek, kızmak, çok sinirlenmek. “Zorla cinleri başıma topladınız.”

*

Cevabı yapıştırmak: Karşısındakinin, beklemediği, ters, güç duruma düşürücü bir cevap vermek. “Öyle bir cevap yapıştırdı ki karşısındaki donakaldı.”

*

Çam yarması: İri gövdeli insan.

*

Çekeceği olmak: Çok acı çekeceği, sıkıntıya gireceği bir iş ya da durumla karşılaşacağı sezilir olmak. “Öyle anlaşılıyor ki bu çavuştan çekeceğimiz var.”

*

Çiçeği burnunda: Çok taze, yeni koparılmış. “Çiçeği burnunda bir haber getirmek için yarışa girdi muhabirler.”

*

Çoluk çocuğa karışmak: Evlenip, çocukları dünyaya gelip, onlarla uğraşır olmak. “Vay canına! Daha dünkü çocuktu, bugün çoluk çocuğa karışmış! Zaman ne çabuk da geçiyor.”

*

Dallanıp budaklanmak: Genişleyip yayılmak, gittikçe büyüyerek karışık bir durum almak. “İşi dallandırıp budaklandırmada üstüne yok hani!”

*

Dara getirmek: Aceleye getirmek, gerektiği gibi zaman ayıramamak. “Biraz erken kalkalım da dara getirmeden yapalım işi, güzel olsun.”

*

Defe (tefe) koymak: Dedikodusunu yapmak, kınayan bir dille başkalarına anlatmak, alaya almak. “Sakın söyleme, yoksa bizi defe koyarlar.”

*

Dili açılmak: Herhangi bir sebepten dolayı konuşamayan kimse, birden konuşmaya başlamış olmak.“Dili açıldı çok şükür!”

*

Ekmeğini kazanmak: Geçimini temin edecek, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmak. “Kaygılanma, ekmeğini kazanmasını bilir o.”

*

Eli hafif: İncitmeden, can yakmadan iş gören. “İğneyi Hatice hemşireye vurdurun eli hafiftir onun.”

*

Ensesi kalın: Parası çok, varlıklı, sözü geçer, ödeme gücü yüksek (kimse). “Neden şu ensesi kalın adamlardan yardım istemiyorsunuz.”

*

Eski hamam eski tas: Hiçbir şey değişmemiş, eski durumda kalmış. “Köy aynı, insanlar aynı, eski hamam eski tas.”

*

Et tırnak olmak: Sıkı bir ilişkiye girmek, birbirinden kopmamak.

*

Fener alayı: Bayram gecelerinde kalabalık halk topluluklarının, ellerinde fener veya meşalelerle şehri dolaşarak yaptıkları gösteri.

*

Fiskos etmek: Birilerinin bulunduğu bir yerde birkaç kişi gizlice ve alçak sesle konuşmak. “Utanmıyor musunuz bu kadar kişi içinde fiskos etmeye?”

*

Fütur getirmemek: Bezginlik getirmemek, umutsuzluğa düşmemek. “Sakın fütur getirme, göreceksin başaracağız.”

*

Gani gönüllü: Cömert, eli bol, vermekten kaçınmayan.“Gani gönüllü insanlara artık günümüzde pek rastlanmıyor.”

*

Gel gelelim: “Fakat, ama, ancak” ve “Ne çare ki..” anlamlarında kullanılır.“Gel gelelim onlara, daha teklifimizi kabul etmediler.”

*

Gönlü kara: Başkaları hakkında kötü düşünen, onların iyiliğini istemeyen.

*

Göz hapsine almak: Gözetlemek, bir şeyin üzerinden bakışlarını ayırmamak, birinin hiçbir davranışını gözden kaçırmamak. “Askerler, kaçak mahkûmun sığındığı evi bir saat kadar göz hapsine aldılar.”

*

Hacı ağa: Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan, taşralı bilgisiz zengin.“Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?”

*

Hakkını yemek: Birinin hakkı olan şeyi vermemek, onu kendisine maletmek.“Dürüst ol, milletin hakkını yeme, yoksa boğazında kalır.”

*

Halis muhlis: Saf, katışıksız, temiz, eksiksiz, içinde yabancı madde bulunmayan.“Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz.”

*

Har vurup harman savurmak: Hesapsızca, düşüncesizce harcamak; malını, parasını ölçüsüzce, bol bol harcayıp tüketmek.

*

Huyunu suyunu almak: Onun özelliklerini, davranışlarını ve karakterini yapısına geçirmek.

*

Hüsnükuruntu: İhtimalî bulunmadığı hâlde güzel bir şeyin olacağını sanma, hayal etme, buna kendini inandırma.

*

Iskartaya çıkarmak: İşi yaramaz, değersiz bularak bir yana atmak. “Beni hiç kimse ıskartaya çıkaramaz.”

*

Islah etmek: Hatası, yanlışı olan kimseyi yola getirmek, doğru olanı görmesini sağlamak. “Allah seni ıslah etsin, ne zaman düzeleceksin!”

*

İç gıcıklamak: 1. Huylandırmak. 2. İstek uyandırmak.

*

İflahını kesmek: Gücünü tamamen yok edip bir daha karşı koyamayacak, düzelemeyecek, iş yapamayacak duruma getirmek. “Ben adamın iflahını keserim, anladın mı?”

*

İpe un sermek: İstenilen işi yapmamak için birtakım bahaneler, sebepler ileri sürmek, güçlük çıkarmak, engeller göstermek.

*

İşi duman olmak: İşi ve durumu kötü olmak, berbat bir durumda bulunmak.

*

İzinden yürümek: Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek, fikirlerini ve hareketlerini aynen benimsemek.

*

Jeton düşmemek / takılmak : Söylenenleri, olup bitenleri anlayamamak.

*

Jetonu geç düşmek: Bir konuyu, sorunu ya da düşünceyi geç ve güç anlamak. “Jetonu geç düşüyor galiba, şaka yaptığımızı anlamadı hâlâ.”

*

Jurnal etmek: Biriyle ilgili, yetkili kimselere kötülemede bulunmak; yazılı, sözlü ihbarda bulunmak.

*

Kabuğuna çekilmek: Tek başına kalmak, dış dünya ile ilgisini kesmek, kimse ile görüşmemek. “Geçirdiği kazadan sonra iyice kabuğuna çekildi.”

*

Kağıt üzerinde kalmak: Yapılması kararlaştırıldığı halde uygulanmamak; konuşulan, kararlaştırılan yazıda kalmak. “O kadar yol yapımı, sulama kanalı hep kağıt üzerinde kaldı.”

*

Kelle götürür gibi: Gerekli olmayan bir acelecilikle, bir şey ulaştıracakmış gibi çok hızlı koşarak.

*

Kene gibi yapışmak: Yakasını bir türlü bırakmamak; istenmediği hâlde, çıkar sağladığı için birinin peşini bırakmamak. “Kene gibi yapışmıştı adamın yakasına, peşini bir türlü bırakmıyordu.”

*

Kızıl (kızılca) kıyamet kopmak: Bir meselede büyük, aşırı, gürültülü bir kavgaya yol açmak; yüksek sesli tartışma başlatmak. “Sizin bostanlara su vermeyeceğim deyince kızılca kıyamet koptu.”

*

Laf ebesi: Söyleyecek sözü bol olan, her söze karışan, herkese söz yetiştiren, çok konuşan. “Laf ebeliğini bırak da ne söyleyeceksen söyle!”

*

Leb demeden leblebiyi anlamak: Daha sözün başında ne demek istediğini anlamak, anlayışlı ve kavrayışlı olmak.

*

Lüpe konmak: Değerli bir şeyi bedavadan, emek sarf etmeden ele geçirmek.

*

Mahşer midillisi: Kısa boylu, fitneci kimse.

*

Mal bulmuş mağribi gibi: Büyük bir zenginliğe kavuşmuşcasına büyük sevinç ve coşku ile.

*

Mim koymak: 1. (Bir şey) unutulmaması için işaret koymak. 2. Önemli bularak üstünde durmak, dikkate almak, önemli şeyler arasında saymak. “Bu atasözüne bir mim koy, dedi öğretmenim.”

*

Mürekkebi kurumadan: Bir şeyin yazılmasından çok kısa bir süre sonra.

*

Ne akar ne kokar: Kimseye ne faydası ne de zararı dokunan pısırık, çekingen kimseler için kullanılır.

*

Nur topu: Gürbüz, sağlıklı, çok güzel ve temiz çocuklar için söylenir.

*

Nutku tutulmak: Korkudan, üzüntüden, heyecandan konuşamaz olmak. “Katili karşısında görünce nutku tutuldu.”

*

Oğul balı: 1. Evlât, evlâdın ana babaya yansıyan geliri. 2. Oğul arılarının yaptığı bal.

*

On parmağında on marifet: Çok hünerli, becerikli, ustalığı çok, elinden her iş gelir.

*

Oya koymak: Bir işin sonucunu belirlemek üzere oy verilmesini istemek, oylama yoluyla bir topluluğun görüşünü almak. “Bu görüşü oya koymayı teklif ediyorum, kabul edenler el kaldırsınlar.”

*

Ölmek var, dönmek yok: “Neye mal olursa olsun, iş sonuna kadar götürülecektir, yapılmasından kaçınılmayacaktır” anlamında kullanılır. “Özgürlük yolunda ölmek var, dönmek yok bize.”

*

Ömrüne bereket: “Var ol, sağ ol, ömrün uzun olsun” anlamında kullanılır.

*

Özü sözü bir: Düşünceleri, söyledikleri ve yaptıkları bir olan, ne düşünüyorsa onu söyleyen, içi dışı bir olan kimse. “Özü sözü bir olan insanlara rastlamak gittikçe zorlaşıyor.”

*

Pabuç pahalı: Girişilen işin tehlikeli olduğunu anlatmak için kullanılır. “Baktı ki pabuç pahalı, hemen geri döndü.”

*

Palas pandıras: Acele olarak, hazırlanmaya zaman bulamadan. “Palas pandıras evden çıkmak zorunda kaldık.”

*

Para sızdırmak: Kandırarak, zorlayarak birinden para almak. “Kabadayılar esnaftan az para sızdırmadılar.”

*

Postu kurtarmak: Can tehlikesini atlatmak, öldürülme tehlikesi olan yerden kaçıp kurtulmak. “Postu kurtardık çok şükür.”

*

Pösteki saymak: İçinden çıkılması zor ve anlamsız bir işle uğraşmak.

*

Pupa yelken: 1. Alabildiğince, hiçbir şeye bağımlı olmadan. 2. Yelkenler, arkadan esen rüzgarla şişmiş olarak, tam yolla. “Pupa yelken açıldık denize.”

*

Rest çekmek: 1. Kesin tavır almak, herhangi bir konuda son sözü söylemek. 2. Bir oyunda önündeki paranın tümünü ortaya koymak. “Öyle bir rest çekti ki görmeliydiniz.”

*

Rüzgar gelecek delikleri tıkamak: İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.

*

Saçı bitmedik (yetim): Doğalı çok olmamış, henüz yeni doğmuş çocuk (yetim). “Bu parada, saçı bitmedik yetimlerin de hakkı vardır.”

*

Sağır sultan bile duydu: İşitmedik kimse kalmadı, hemen herkes işitti, duymayan kalmadı. “Haklarında çıkan dedikoduyu sağır sultan bile duydu ama siz duymadınız öyle mi?”

*

Salkım saçak: Dağınık, düzensiz bir durumda; parçası bir yana ayrılmış.

*

Sıfırı tüketmek: 1. Elinde avucunda bir şey kalmamak, malı ve parayı bitirmek. 2. Gücü kalmamak. “Bu kadar düşüncesiz davranmasaydı sıfırı tüketmezdi.”

*

Sipsivri kalmak: Tek başına, çaresiz ortada kalmak. “Sipsivri kalakalmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum.”

*

Süt liman olmak: Dingin, gürültüsüz, sakin olmak. “Ortalık bir anda süt liman olmuştu.”

*

Şeytan dürtmek: Durup dururken uygunsuz, kötü bir davranışta bulunmak. “Güzel güzel oynarken arkadaşına vurup kaçtı, şeytan dürttü herhalde.”

*

Şüphe kurdu: Kişinin içini kemiren, onu tedirgin eden kuşku. “Onu arkadaşlarıyla birlikte gönderdim ama yine de içimi bir şüphe kurdu kemirip duruyor.”

*

Tabanları kaldırmak: Çok hızlı yürümeye ya da çok hızlı koşarak kaçmaya başlamak. “Polislerin geldiğini görünce tabanları kaldırdı.”

*

Temel taşı: 1. Bir yapının temeline konan taş. 2. Bir şeye temel olan öğe, kişi, bir şeyin aslî unsuru, en güçlü dayanağı. “Bu şiir, onun şiir anlayışının temel taşıdır.”

*

Tokat aşketmek: Ansızın el içi ile vurmak.

*

Tut kelin perçeminden: Güç bir durumda çözümün zor olduğunu anlatmak için kullanılır.

*

Tüyü düzmek: Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek, iyi yaşama kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak.

*

Ucunda bir şey olmak: Bir şeyde gizli bir amaç bulunmak. “Bu davranışının ucunda bir şey var ama anlayamadım.”

*

Ununu elemiş, eleğini asmış: Hayatta yapmak istediklerini yapmış, geri kalan ömrü süresince artık yapacak önemli bir işi kalmamış kimseler için söylenir.

*

Uzun uzadıya: Çok ayrıntılı olarak, en ince noktalarına inerek. “Meseleyi uzun uzadıya inceledik.”

*

Üste vermek: Fazladan ödeme yapmak. “Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim.”

*

Üvey evlât gibi tutmak (saymak) : Horlamak, haksızlık etmek, iyi davranmamak, küçümsemek. “Dokunma bana, beni hep üvey evlât gibi tuttun, ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden.”

*

Üzüm üzüm üzülmek: Haddinden fazla, çok üzülmek. “Anneciği üzüm üzüm üzülüyor ama bir çare bulamıyordu.”

*

Vaktini almak: Epey zaman harcanmasını gerektirmek, başka bir işe ayrılmış zamanı tutmak. “Vaktini alıyorum ama başka çarem de yok.”

*

Varlık göstermek: Beğenilir bir iş yapmak; kendini kanıtlayacak, göze görünür bir görevini yerine getirmek; kendini göstermek. “Oynadığı ilk oyunda bir varlık gösteremedi.”

*

Vız gelmek (vız gelip tırıs gitmek): Hiç önemsememek, aldırış etmemek. “Onun sözleri vız gelir bana, önce kendine söz geçirsin.”

*

Vücudunu ortadan kaldırmak: Öldürmek. “Sabaha kadar adamın vücudunu ortadan kaldırın, yoksa başımıza çok iş açacak.”

*

Yâd etmek: Anmak, hatırlamak. “Seni her gün yad ederiz buralarda.”

*

Yağlı müşteri: Bol paralı, çok alışveriş yapan zengin alıcı. “İki üç yağlı müşterimiz de olmasa kapamak zorunda kalacağız bu dükkânı.”

*

Yahudi pazarlığı: Tarafların çıkarlarını düşünerek çekişe çekişe yaptıkları pazarlık. “Benimle Yahudi pazarlığı yapmaya kalkma lütfen.”

*

Yel yeperek yelken kürek: Telâş içinde, çok acele olarak, heyecanla.

*

Yıldızı sönmek: Ününü ve itibarını kaybetmek. “Yıldızının bu kadar çabuk söneceği kimin aklına gelirdi ki!”

*

Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay, değerli eşya (altın, elmas gibi.)

*

Yüzü kasap süngeri ile silinmiş: Utanacak, sıkılacak, arlanacak yanı kalmamış; arsız.

*

Zehir zemberek: İnsanın içine işleyen, onurunu zedeleyen çok acı söz.

*

Zokayı yutmak: Aldatılıp zarara sokulmak.

*

Zülfüyâra dokunmak: İşle ilgili olanı, hatırlı ve güçlü kimseyi veya yüksek bir makamı kimi söz ve davranışlarla gücendirmek, darılmasına yol açmak. “Hayır geri duramam, zülfüyâra dokunsa da söyleyeceğim.”


deyimler,türkçe deyimler,anlamlı sözler,altınsözler,deyimler sözlüğü,en güzel deyimler,deyimlerin anlamları,deyim anlamı,güzel sözler,mecazi sözler,mecaz anlamlar,mecaz sözler

KALPTEN SÖZLER

2 Ekim 2019 Çarşamba / No Comments
kalp sözleri, en güzel aşk sözleri, altın sözler, iyi kalpli, kalp, kalp ağrısı, kalp krizi, kalp sızısı, kalp temizliği, resimli aşk sözleri, resimli mesajlar, sızmak, güzel sözler, kalpten sözler


Kalbinizde güzellikler biriktirin.
Çünkü dışarı o sızar!..

*
altın sözler, en güzel aşk sözleri, güzel sözler, kalp, kalp ağrısı, kalp krizi, kalp sızısı, kalp sözleri, kalp temizliği, kalpten sözler, resimli aşk sözleri, resimli mesajlar, sızmak, 
KALP ile İLGİLİ EN GÜZEL SÖZLER

”Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur…” (Hz. Mevlana)
*
”Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah’a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, her şeyi bilendir…” (Kuran-ı Kerim Tegabun Suresi 11. Ayet)
*
”İnsan vücudunda bir et parçası vardır, o temiz olursa bütün vücut temiz olur, o bozulursa bütün ceset bozulur, dikkat edin o kalptir.” (Hz. Muhammed)
*
”Kalbin en büyük düşmanı, insanın yine kendisidir.” (Christian Barnard)
*
”İnsan kalbi, her çeşit bilgi ve ilimden ziyade, mülayemet ve okşamak ile kazanılır.” (S. J. Chrysostome)
*
”Eğilip insanları yerden kaldırmak kadar, insanın kalbine iyi gelen bir antrenman olamaz.” (John Andrews Holmer)
*
”Politika ve harp tarihi kılıcın zaferleriyle doludur; fakat kültür ve medeniyet tarihini yapan kalbin zaferidir.” (Peyami Safa)
*
”Kalp bir bahçe gibidir. Onda mutlaka bir şeyler bitecektir. O halde güzel şeyler ekin ki güzel şeyler bitsin…” (Hz. Mevlana)
*
”Kalp malzemeyi sağlar , akıl ise onu şekillendirir. Malzeme olmadıktan sonra çok akıllı olmak bir işe yaramaz. Akıl olmayınca da elde ne kadar malzeme olursa olsun harcanır gider.” (Nevzat Tarhan)
*
”Kalbini kırıyor diye üzülme, belki de hak etmediği yerden çıkmak istiyordur…” (Nazan Bekiroğlu)
*
”Kalpler silahla değil, sevgi ve yüksek gönüllülükle yenilirler.” (B. Spinoza)
*
”Kalp denize benzer; fırtınaları, sakin zamanları ve taşkınlıkları vardır, bazen de derinliklerinde inciler gizlidir.” (Heinrich Heine)
*
”Yalnız kalpleri harekete geçiren kimse, dünyayı hareket ettirir.” (Ernest Wiehert)
*
”Kalplerine yatırım yapmayanların hayatları ve insaniyetleri derinleşemez. Sokakları saran başıboşlukların ardında, neden yaşadığını keşfedememiş insanların çaresizliklerini okursunuz.” (Muhammed Bozdağ)
*
”Eğer kalbin yanlış yollara sapıyorsa, yeryüzünde bil ki sana kalbinden başkası, düşman değildir.” (Firdevsi)
*
”Kalbin kendisine mahsus sebepleri vardır ki akıl, hiçbir zaman idrak edemez.” (Blaise Pascal)
*
”Aklen halledilemeyen, nice güç şeyler vardır ki ancak kalben çözülebilir.” (Alexandre Vinet)
*
”Kendi kalbine baktığın zaman orada kötü bir şey görmezsen, üzülecek ve korkacak bir şey yoktur.” (Confucius)
*
”İnsanın kalbi bir değirmen taşına benzer. Ona buğday koyduğunuz zaman döner, buğdayı öğütür ve un haline getirir. Eğer buğday koymazsanız, yine döner ve kendi kendini öğütür.” (Martine Luther)
*
”Bir defa kalp kırmak; Kâbe’yi alt üst etmekten daha kötüdür! Zira Kâbe’yi Hz. İbrahim inşa etmiş, gönlü; Allah yaratmıştır…” (Hz. Mevlana)
*
”Kalplerinizi değiştirin. Size hakikat gibi görünen şeylerin hemen değiştiğini görürsünüz. Kalp değişir miymiş istenince?Dünyanın en sert ve en yumuşak madeni, kalp. Ateşini bulsun; hemen değişir.” (Necip Fazıl Kısakürek)
*
”At koşmazsa çok üzgün olur, köpek koku alamazsa çok üzülür, insan ise ruh temizliğini, kalp temizliğini ve faziletini kaybettiği gün, felakete düşer.” (Epictetos)
*
”Allah’ım, sen ki bize hayatta o kadar çok şey verdin, merhamet et de bir şey daha ver, bize bütün bu nimetlere karşı, nimet ve şükran duygusu taşıyan bir kalp de ihsan et.” (George Herbert)
*
”Fikir, kalpten aldığı hızla ilerler.” (Confucius)
*
”Hiçbir kalp, zorla elde edilmez.” (Jean B. Moliere)
*
”Büyük fikirler, kalpten doğar.” (Luc Vauvenarques)
*
”Her kalp, kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir.” (Abdülkâdir Geylani)
*
”İnsan, kalbinin kölesidir…” (Ali Suad)
*
”Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez.” (Neşet Ertaş)
*
”Kalp zaten atıyor, marifet ritmi değiştirebilende.” (Can Yücel)
*
”Kalp için küçük olay diye bir şey yoktur. Kalp her şeyi büyütür.” (Balzac)
*
”Sevmek, kalbinize bir kapı takmaktır.” (Howard Thurman)
*
”Kalp boşaldıkça, kese dolar.” (Victor Hugo)
*
”Benim bildiğimi herkes bilebilir; ama kalbim yalnızca benimdir.” (Goethe)
*
”Allah sadece kalbi verir, içini sen doldurursun.” (Şems-i Tebrizi)
*
”Bir insanı avucunuza almanın en güzel yolu, kalbini kazanmaktır.” (Cordaire)
*
”Gözlerden kalbe giden yol akıldan geçmiyor…” (Gilbert Chesterton)
*
”Kalbin gözleri, vücudun gözlerinden çok daha iyi görür.” (Reşat Nuri Güntekin)
*
”Kalp temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar.” (Hz.Ali)
*
”Sözler kalpten çıkarsa kalbe kadar ulaşır, ağızdan çıkarsa kulaktan öte gidemez…” (Arap Atasözü)
*
”Tanrının yarattığı şeyler içinde insan kalbi, en çok ışık saçanı, ne yazık ki en çok da karanlık olanıdır.” (Victor Hugo)
*
”İnsanın kalbi şeytanın yuvasıdır. Bazen kendi içimde bir cehennemin olduğunu anlıyorum.” (John Burroughts)
*
”Bir budalanın kalbi ağzındadır, ama aklı başında adamın ağzı kalbinin içindedir.” (Benjamin Franklin)
*
”Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.” (Kuran-ı Kerim Tegabun Suresi 4. Ayet)
*
”Sevgiye açık bir kalp kadar, dünyada değerli bir şey yoktur.” (Goethe)
*
”Kalp kadar yumuşak ve kalp kadar, sert bir şey yoktur.” (G. C. Lichtenberg)
*
”Akıl maddeyi, kalp manayı fetih içindir.” (Muhammed İkbal)
*
”Beni anlamaya ve kalbinde saklamaya çalış…” (Franz Kafka)
*
”Kalp söze başlayınca akıl sağır olur…” (Cenap Şahabettin)
*
”Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun, belki şarkı söyleyen bir kuş gelip konar.” (Çin Atasözü)
*
”İyi kalpli olmanın, mükemmel olmaktan daha değerli olduğunu öğrendim.” (Jackson Brown)
*
”Dokunulmasa da, görülmese de, kalpte yer verilir bazısına; nedensiz.” (Cemal Süreya)
*
”Dünyada hiçbir yol, kalple beyin arasındaki kadar uzun değildir.” (Selma Lagerlöf)
*
”İnsanı en çok yıpratan şey, kalbin sertleşmesidir…” (Pestalozzi)
*
”Kalp ne ile doluysa, dudaklardan o dökülür gider.” (Goethe)
*
”İnsanın kalbi altına benzer. Ne kadar saf ise o kadar yumuşaktır.” (E.Sabine)
*
”Akıl ne kadar ilerlerse ilerlesin, kalbi asla geride bırakmaz.” (Voltaire)
*
”Kalbimiz benliğimizin iç kabesidir, aklımız her an süratle onu tavaf eder.” (Knematirul)
*
”Karnı açlardan çok, kalbi açlara acırım.” (Cenap Şehabeddin)
*
”Kalp kilitlidir, her kalbin anahtarı farklıdır… Ne kadar zorlarsan zorla, yanlış anahtar doğru kalbi açamaz.” (Mevlana)
*
”Akıl ve dirayetin ak saçlılarınki gibi; ama kalbin masum çocuklarınki gibi olsun.” (Friedrich Schiller)
*
”Kalbin, muhakemenin asla tanımadığı fikirleri vardır.” (Blaise Pascal)

kalp sözleri, en güzel aşk sözleri, altın sözler, iyi kalpli, kalp, kalp ağrısı, kalp krizi, kalp sızısı, kalp temizliği, resimli aşk sözleri, resimli mesajlar, sızmak, güzel sözler, kalpten sözler

GÜL

7 Mayıs 2018 Pazartesi / No Comments
diken, gül, gül bülbül, gül kokusu, gül neyin sembolü, gül sembolü, gülün dikeni, güzel koku, güzel sözler, resimli mesaj, gül çeşitleri, türkiyede gül yetiştiriciliği, ısparta gülü özellikleri, gül isimlerinin anlamı, altın sözler

GÜL VE DİKEN

Gülü seven dikenine katlanır.
Gül dikenine katlandığı için güzel kokar.

*

Gül Çeşitleri

Güller yıllarca hayatta kalmayı başarabilen ve genel olarak kışın yaprak döken ağaççıklardır. Yüzyıllardır aşkın sembolü haline gelmişler, bu yönüyle, şarkılara, şiirlere konu olmuşlardır. Pek çok renkte çiçek açabilirler. Sarılar, pembeler, beyazlar ve kırmızılar en yaygın olanlardır. Humuslu toprağı, aşırı olmamak şartıyla, güneşi ve gölgeyi severler. Ancak rüzgârdan hiç hoşlanmazlar. Tohum kullanılarak ya da genç ve sağlam gül dallarından çelikleme biçiminde yetiştirilirler. Dikenleri ve taç yaprakları bütün çeşitlerinin genel özelliğidir. Güllerin dönemsel olarak budanması çok önemlidir. Tomurcuk vermeden budanarak yaz için hazırlanmaları gerekir. 

Türkiye’de Gül Yetiştiriciliği

Türkiye’de 25 farklı gülün varlığı bilinmekte olsa da yaygın olan gül çeşitleri şunlardır:


Isparta Gülü, Orijinal Adıyla “Rosa Damascena”: Yetiştirilen güllerin büyük bir bölümü Isparta’da bulunur. yalnızca Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamakta kalmaz, aynı zamanda, dış ülkelere de satılır.

Yabani Gül, Orijinal Adıyla “Rosa Canina”: Genellikle 2-3 metre uzunlukta olup, pembe ve beyaz çeşitleriyle, ülkemizde oldukça yaygındır. Kuşburnu adında meyveleri bulunur. Bol miktarda C vitamini içerdiğinden, çayını ve marmelatını çok fazla kullanırız.

Güller o güzel kokuları ve muhteşem dolarıyla losyonlarımız, sabunlarımıza, parfümlerimize ve kremlerimize dönüşürler. Bu kadarla da kalmaz, tatlarına bayıldığımız şuruplara, sirkelere, reçellere dönüşürler. Güller kullanılarak, parklar, bahçeler, balkonlar ve teraslar süslenir. Hediye edilen çiçek türlerinin başta gelenidir.

Gül Çeşitleri

Güller farklı açılardan pek çok şekilde çeşitlendirilirler.

Yapıları açısından gül çeşitleri: Bodurlar, sarmaşıklar ve uzun boylular olmak üzere üç çeşittirler. Bodur olanlar genellikle saksılarda yetiştirilirler. Sarmaşık gülleri reçellerimizin yapımında ve yağ üretiminde kullanırız. Uzun boylu olanlar, hediyelik buketler için idealdirler. En çok kırmızı renk tercih edilir. Yaklaşık 40-50 metreye kadar uzadıkları görülmektedir.

Kokuları açısından gül çeşitleri: Kokulular, kokusuzlar olmak üzere iki çeşittirler. Kokulular genellikle kozmetik ve temizlik sektöründe kullanılanlar, kokulu olanlardır. Bunlar taç yapraklarının üstünde yer alan “yağ noktaları” sayesinde, bir tür özel koku saçarlar.

Çiçekleri açısından gül çeşitleri: Yalınkatlar, yarım katmerliler, katmerliler.

Yetişme zamanları açısından gül çeşitleri: Yılda bir açanlar, yılda pek çok kez açan yediverenler olmak üzere iki çeşittirler.





diken, gül, gül bülbül, gül kokusu, gül neyin sembolü, gül sembolü, güzel sözler, resimli mesaj, gül çeşitleri, türkiyede gül yetiştiriciliği, ısparta gülü özellikleri, gül isimlerinin anlamı, altın sözler

ALTIN SÖZLER

30 Ocak 2018 Salı / No Comments
altın sözler, altından sözler, en güzel sözler, pek güzel sözler, güzel sözler, altın gibi sözler, candan sözler, elmas sözler, tatlı sözler, söz harmanı


Kazanacağınızı ya da kaybedeceğinizi düşünüyorsanız, her iki durumda da siz haklı çıkarsınız!
*
Edep’in ne kadar önemli olduğunu bilseydiniz, Allah’tan rızık yerine, edep talep ederdiniz.
*
Kurnaz insanlar okumayı küçümser, basit insanlar ona hayran olur. Akıllı insanlar da ondan yararlanırlar.
*
Okunu hedeften öteye atan okçu, okunu hedefe ulaştıramayan okçudan daha başarılı sayılamaz.
*
Ben derdimi ne dostuma söylerim ne de düşmanıma. Zira dostum üzülür, düşmanım sevinir. Beni en iyi Rabbim bilir.
*
Bu dünyada başarı bilenlerin değil yapabilenlerindir. Yapabilmek için yapmaya başlamak gerekir.
*
Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın, benim gibi bir acizden korkmuş Allah’tan korkmamışsın.
*
Hiçbir zafer amaç değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli başlı bir vasıtadır.
*
Büyük insan dinlemeyi bilendir.
*
Hayatın gerçek amacı bilgi değil eylemdir.
*
Hayatın amacı, amaçlı bir hayattır.
*
Başarı hataları, başarısızlık yetenekleri gizler.
*
Başarıncaya kadar her başarı hayaldir.
*
Kabul edilen bir yanlışlık, kazanılmış bir zaferdir.
*
Kişisel başarı için televizyonunuzu öldürün.
*
Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.
*
Başarı yolundaki sürat isteğin şiddeti kadardır.
*
En büyük ve karlı yatırım, kendine yapılan yatırımdır.
*
Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.
*
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
*
Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.
*
İnsanlar sizden eleştiri isterler ama tek duymak istedikleri övgüdür.
*
Paranın değerini öğrenmek isterseniz, borç almaya çalışın.
*
Acı çekmeden mutlu olunmaz. Ve mutlu iken de acılardan kaçınılmaz.
*
Siz kendinizi başarılı yapmazsanız, kim sizi başarılı yapar ki?
*
Umut içerisinde yolculuk etmek gidilecek yere varmaktan daha güzeldir.
*
Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapandır.
*
Bol bol gülümse. Hem maliyeti sıfırdır. Hem de bedeline paha biçilemez.
*
Kişinin geleceğe yönelik umudu, şimdiki gücünün kaynağıdır.
*
Dışımızdaki dünya bizden daha hızlı değişiyorsa sonumuz yakın demektir.
*
Bir insanın büyüklüğü, çenesinden yukarıya bakılarak ölçülür.
*
Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
*
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
*
Yaşanmadan öğrenilmez felsefesi, öğrenmeden yaşamayı seçenlerin ideolojisidir.
*
Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.







altın sözler, altından sözler, en güzel sözler, pek güzel sözler, güzel sözler, altın gibi sözler, candan sözler, elmas sözler, tatlı sözler, söz harmanı